2020-04-22 19:30:00

Çocuklara özel filmler!

Mehmet Erduğan

22 Nisan 2020, 19:30

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olması vesilesiyle sinemada çocukluğun büyüme serüveni nedir, çocukların dünyasına inen filmler nelerdir diye seyrettiğim filmleri şöyle hızlıca bir tarayayım ve bu yönde size öneriler yapayım istedim.

Ancak, dünya sinemasında hem çocukların ergenlik çağını bitirmeden gelişmelerine çok şey katacak onların hayatına yön verecek, hem de yetişkinlerin çocuk dünyasını anlamalarına yardım edecek sayısız başyapıt varken Türk sinemasının bu konuda çok kısır olduğu gerçeğiyle yeniden yüzleştim.

Türk sinemasında uzun bir süre çocuk yıldız kavramının “Ayşecik”, “Güllüşah”, “Ömercik”, “Sezercik” ve “Yumurcak” karakterlerinden ibaret olduğu bir dönemden günümüze uzanan yolculuğuna baktığımda “masumiyetten” yavaş yavaş “tedirginliğe” uzanan bir gelişim olduğunu son zamanlarda görmek mümkün. Bu süreç bir anlamda Türk sinemasında çocuk oyuncu kavramının da olgunlaşma ve büyüme hikayesi aslında.

Her ne kadar çocuk bayramı nedeniyle çocuklar için bir öneri yapmak için yola çıkmış olsam da sinemada çocuk figürü denildiğinde konu biraz dallanıp budaklandığı için size üç başlık altında bir öneri listesi hazırladım.

ÇOCUK FİGÜRÜ ÜZERİNDEN YETİŞKİN DUYGULARIN ETKİLEYİCİ BİR BİÇİMDE AKTARILDIĞI YERLİ FİLMLER:

Beş Vakit

Yönetmen: Reha Erdem / Oyuncular: Özkan Özen, Selma Ergeç Ali Bey Kayalı, Elit İşcan, Bülent Emin Yarar, Taner Birsel, Yiğit Özşener, Sevinç Erbulak, Cüneyt Türeli, Köksal Engür, Tilbe Saran / Süre: 110 dakika

Beş Vakit adlı bu film, sırtını yüksek kayalıklara dayamış, yüzünü yüce bir denize dönmüş, etekleri zeytinliklerle süslü küçük, fakir bir köyde yaşayan üç çocuğun büyüme hikâyesini konu ediniyor.

Zamanı her gün ezan sesiyle beş ayrı vakte bölünen köyün sakinleri sert bir coğrafyayla başa çıkmak için uğraş veren, sade ve çalışkan insanlardır. Yetişkinler büyüklerinden gördüklerini çocukları üzerinde devam ettirirler. Sevgilerini beceriksizce gösterip, dayağı cennetten çıkma sayarlar. Babalar daima oğullarından birini ötekine üstün tutar. Anneler kızlarına acımasızca buyurur.

Çocukluktan gençliğe geçen, 12-13 yaşlarında üç çocuk Ömer, Yakup ve Yıldız ise köyün bu beş ayrı vaktinde öfkeyle suçluluk arasında gidip gelerek, ağır ağır büyürler.

Ömer, zekâsı ve sevimliliği ile ailenin tüm ilgisini üzerine toplayan kardeşi Ali’yi kıskanmaktadır. Babasının Ali’ye gösterdiği ilgiyi kendisinden esirgediğini düşündüğü için babasını öldürme hayalleri kurar. Ömer’in en yakın arkadaşı Yakup ise öğretmenine karşı umutsuz bir aşk beslemektedir. Yıldız ise babasını hayranlık derecesinde sevmektedir.

Olaylar geliştikçe çocuklar, yetişkinlerle aralarındaki benzerlikleri ve farklılıkları keşfetmeye başlar. Üç arkadaşın büyüme sancısı, çocuklar kadar aileleri için de sıkıntılı bir dönemin yaşanmasına sebep olacaktır.

Kar Beyaz

Yönetmen: Selim Güneş / Oyuncular: Ziver Armağan Acil, Kaya Akkaya, Sinem İslamoğlu, Hakan Korkmaz, Gürsan Piri Onurlu / Süre: 110 dakika

Issız bir dağ köyünde yaşayan Hasan, babası hapiste olduğu, annesi ise köye dört saat uzaktaki nahiyede hizmetçilik yaptığı için evdeki iki kardeşine bakmak zorundadır. Küçük yaşında hayatın tüm yükünü sırtlanan Hasan, yaz-kış her gün yürümek ve geri dönmek mecburiyetinde olduğu uzun bir yolu kat edip bir yolcu durağında ayran satarak para kazanma çabasındadır.

Sebahattin Ali’nin 1938 yılında yazmış olduğu “Ayran” isimli öyküsünden Selim Güneş’in yönetmenliğinde beyazperdeye aktarılan Hasan’ın bir günlük yürek sızlatan hikayesi, 46. Chicago Film Festivali’nde “Dünya Sineması“ kategorisinde gösterilmiştir. Film, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Müziği Ödülü”, 15. Sofya Uluslararası Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü”, 22. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi ikinci Film”, “Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı” ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerinin de sahibi olmuştur.

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak

Yönetmen: Ahmet Uluçay / Oyuncular: İsmail Hakkı Taslak, Kadir Kaymaz, Gülayşe Erkoç, Boncuk Yılmaz, Hasbiye Günay / Süre: 98 dakika

Ahmet Uluçay’ın ilk sinema filmi olan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, “karpuz kabuğundan gemiye binersen çabuk inersin” mesajını adına konu alan, ünlü oyuncuların oynamadığı, yönetmenin kendisinin de rol aldığı imece usulü çekilmiş özgün bir yapım.

Uluçay’ın kendi yaşamından kesitler sunduğu film oldukça doğal ve şiirsel gerçekçi tarzda işlenmiştir. Birçok ödül de kazanan film; biri karpuzcunun, diğeri berberin yanında çırak olarak çalışan iki çocuğun köylerinde film oynatmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor.

Naif, hüzünlü ama umut dolu, sıcak bir işlenişe sahip olan filmde; Recep ve Mehmet sinemaya delicesine tutkundur. Gündüzleri kasabada çalışıp, geceleri köydeki evlerinin ahırında bir yandan derme-çatma bir film projeksiyon makinası yapmaya çalışırken, diğer yandan da hayatlarını tümden değiştirecek olan rejisörlük hayalleri kurmaktadırlar. İşin içine Recep’in kendisinden yaşça büyük olan Nihal’e aşkı da karışınca, hayatlarında derin izler bırakan unutulmaz bir yaz mevsimi yaşarlar.

Piano Piano Bacaksız

Yönetmen: Tunç Başaran / Oyuncular: Rutkay Aziz, Emin Sivas, Meriç Başaran, Serap Aksoy, Yaman Okay, Meral Çetinkaya, Ayşegül Ünsal / Süre: 80 dakika

65. Akademi Ödülleri’nde Türkiye’nin yabancı dilde en iyi film dalında Oscar aday adayı olarak seçilen Piano Piano Bacaksız adlı filmde olaylar 1940’lı yılların buhran içindeki İstanbul’unda, eski ahşap bir konakta geçer. Her odasında bir ailenin oturduğu konakta yaşanılanlar günümüzün acımasız dünyasında kopup giden dostluklar sekiz yaşındaki bir çocuğun gözüyle anlatılır.

Kemal Demirel’in çocukluk maceralarından yola çıkarak yazdığı Evimizin İnsanları adlı kitaptan uyarlanan, senaryosu Ümit Ünal tarafından yazılan, kuşaklar boyu renkli karakterlerinden, sürükleyici hikâyesinden ve samimiyetinden hiçbir şey kaybetmeyen Piano Piano Bacaksız, Tunç Başaran’ın bir çocuğun gözünden, karmaşık bir dünyayı anlattığı çok değerli bir film.

İkinci Dünya Savaşı’nın henüz başlarındaki eski bir konakta; kişilik olarak birbirlerinden oldukça farklı ancak tek gayeleri yatağa tok girmek olan insanlarla tanışıyoruz. Onların yer yer trajikomik bir hale bürünen hikâyesini de küçük Kemal’den dinliyoruz. Kemal bizi hem kendi küçük umutları hem de masum dünyasıyla tanıştırırken bir yandan da dönemin sosyo-ekonomik yapısına, zorlu hayat şartlarına ve o karanlık ruh haline ortak ediyor.

Uçurtmayı Vurmasınlar

Yönetmen: Tunç Başaran / Oyuncular: Nur Sürer, Ozan Bilen, Füsun Demirel, Rozet Hubeş, Güzin Özipek, Güzin Özyağcılar, Yasemin Alkaya, Meral Çetinkaya, Hale Akınlı / Süre: 100 dakika

Feride Çiçekoğlu’nun aynı adlı romanından Tunç Başaran’ın eşsiz anlatımıyla sinemaya uyarlanan Uçurtmayı Vurmasınlar Türk sinemasında yürek burkan hikayesi ve unutulmaz replikleriyle kült mertebesindedir. Ve benim için hala Türk sinemasının en iyi filmi ve gelmiş geçmiş en iyi çocuk oyuncusuna sahiptir.

İstisnasız her bir oyuncunun samimi performansıyla başrol oyuncusu olduğu film, 10. Akdeniz Ülkeleri Film Festivali’nde “En İyi İkinci Film”, 26. Antalya Film Şenliği’nde “En İyi Görüntü Yönetmeni”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Kadın Oyuncu” ve “En İyi Film”, İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Türk Filmi” ödüllerini hak etmiş aynı zamanda 1989 yılında Türkiye’nin ilk “Oscar Aday Adayı” çalışması olmuş fakat seçilememiştir.

Annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok daha farklıdır.

Cezaevinin yüksek duvarları ve kasvetli demir kapıları arasında hayata merhaba diyen ve koğuştaki kadınlarla bir arada büyüyen Barış’ın gözünden suçu, insanı, sevgiyi ve özgürlüğü, boğazınız düğümlenerek izlerken filmin sonunda elinize bir uçurtma alıp gökyüzünde olabildiğince yükseklerde uçurma isteğinin doğması muhtemeldir.

ÇOCUK FİGÜRÜ ÜZERİNDEN YETİŞKİN DUYGULARIN ETKİLEYİCİ BİR BİÇİMDE AKTARILDIĞI YABANCI FİLMLER:

‘93 Yazı

Yönetmen: Carla Simón/ Oyuncular: Laia City, Paula Blanco, Etna Campillo, Bruna Cusí, Jordi Figueras / Süre: 97 dakika

Carla Simon’un yazıp yönettiği Estiu 1993 (Summer 1993), altı yaşındaki Frida’nın hayatının değiştiği ‘93 yazını anlatıyor.

Annesiyle babası hayatlarını kaybedince dayısıyla yengesi altı yaşındaki Frida’yı taşradaki evlerine, yanlarına alırlar. Annesinin hasretini içinden atamayan Frida gecelerini dua ederek, gündüzlerini ise yeni ailesinde kendine bir yer edinmeye çalışarak geçirir.

Otobiyografik öğeler taşıyan ’93 Yazı, küçük Frida’nın iç dünyasını bir yaz süresince, duygu sömürüsüne kaçmadan gözlemliyor.

Katalan yönetmen Carla Simon’un küçük bir kızın evlatlık gittiği ailedeki sıkıntılı günleri hakkındaki ilk uzun metrajlı duygusal filmi, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nin Generation Kplus bölümünde yaptı. 90. Akademi Ödülleri’nin "Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü" kategorisinde yarışmak üzere İspanya'nın adayı olan film 36. İstanbul Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü'nün sahibi olmuştur.

400 Darbe

Yönetmen: François Truffaut / Oyuncular: Jean-Pierre Léaud, Albert Rémy, Claire Maurier / Süre: 99 dakika

François Truffaut, 27 yaşında yönettiği ve kendisine Cannes’da “En İyi Yönetmen” ödülünü getiren Les quatre cents coups (The 400 Blows) adlı bu ilk filminde yarı otobiyografik bir şekilde kendi parçalanmış çocukluğunu anlatır.

12 yaşında Parisli bir çocuk olan Antoine Doinel, annesi ve üvey babasıyla birlikte, besleme muamelesi görerek yaşamaktadır. Baskıcı eğitim sistemi ve ailesinin ilgisizliği yüzünden kendini değerli hissetmeyen Antoine, okuldan kaçarak küçük suçlar işlemeye başlar. Paris’in sokaklarında gezen küçük bir çocuğun var olma çabasıyla güçlü bir özgürlük düşüncesi filme yön verirken ailesinin Antoine’ın asi yapısı ile baş edememe gerekçesi çocuğu ıslah eviyle buluşturur.

Yönetmen ve alt benliği Jean Pierre Leaud arasında kurulan eşsiz iletişim filmin başarısını perçinlerken yeni dalga ile birlikte muhteşem bir oyunculuk performansını da izleyiciye sunuyor.

Babam ve Ustam

Yönetmen: Paolo Taviani, Vittorio Taviani / Oyuncular: Omero Antonutti, Saverio Marconi, Marcella Michelangeli / Süre: 114 dakika

Padre Padrone (My Father and My Master), babası tarafından altı yaşında okuldan alınıp toplumdan soyutlanarak çoban olması için dağa götürülen yazar Gavino Ledda’nın otobiyografik romanından beyazperdeye uyarlanmıştır.

Film, gelenekleri kendi yaşantımızda sürdürmek isterken oluşabilecek hataların yansımasını tüm gerçekliği ile verirken günümüze de ayna tutarak yazarın çocukluktan yetişkinliğe geçişinin sancılı sürecini de gözler önüne sermektedir.

Sardunyalı bir çoban olan babasının izinden gitmek istemeyen, babasının zalim otoritesinden, çevresindeki cehaletten kurtulmak için sabrı ve kişisel çabasıyla kendi kimliğini kazanma savaşı veren genç adamın dilbilimci olma yolundaki hikayesi 1977 yılında Cannes’da bir ilki başararak hem Altın Palmiye’ye, hem de Uluslararası Eleştirmenler Ödülü’ne sahip olmuştur.

Şeker Portakalı

Yönetmen: Marcos Bernstein / Oyuncular: João Guilherme Ávila, José de Abreu, Caco Ciocler, Eduardo Dascar, Fernanda Vianna, Pedro Vale, Leônidas José, Julia de Victa, Kathia Calil, Eduardo Moreira, Tino Gomes / Süre: 99 dakika

Brezilya’nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan ve sekiz yaşlarında küçük bir çocuk olan Zeze’nin hayal gücü çok gelişmiştir. Şehir dışında yaşamını sürdüren ve maddi sıkıntılarla boğuşan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Küçük yaşına rağmen olgun ve hassas bir yapıya sahip olan Zeze’nin hayatında en çok hoşlandığı şeylerden biri tek başınayken türlü, türlü hayallere dalıp hikayeler üretmektir.

Bir süre sonra ailesiyle birlikte taşınmak zorunda kalan Zeze, taşındıkları yerde bir portakal ağacı görür ve sığınabileceği tek şey de o olur. Karşısına çıkan zor şartları portakal ağacı ile atlatmaya çalışan küçük çocuğun tek güvenebileceği ve sırrını paylaşabileceği yegâne varlık haline gelir.

Zeze’nin hüzün dolu çocukluk dönemini kadrajına alan My Sweet Orange Tree onun dostlukları ve hayallerine yer veriyor.

Brezilya ve Güney Amerika edebiyatının en özgün yazarlarından olan Jose Mauro de Vasconcelos’un 1968 yılında kaleme aldığı dram yüklü romanın bu uyarlaması çocukları anlamlı bir yolculuğa çıkarırken eminim sizi de çocukluğunuza götürerek duygu yüklü anlar yaşamanıza sebep olacak.

Yükselen Ay Krallığı

Yönetmen: Wes Anderson / Oyuncular: Bruce Willis, Edward Norton, Bill Murray, Frances Mcdormand, Tilda Swinton, Jared Gilman, Kara Hayward, Jason Schwartzman, Bob Balaban / Süre: 95 dakika

Üvey annesi ve babası tarafından Khaki Scout yaz kampına gönderilmiş yetim bir izci olan on iki yaşındaki Sam Shakusky ile Summer’s End olarak bilinen bir evde, avukat anne-babası ve üç erkek kardeşi ile birlikte yaşayan Suzy Bishop’un yolları, adanın kilisesinde yapılan bir piyeste kesişir.

Suzy’den etkilenen Sam adanın bir ucundan gönderdiği mektuplar ile Suzy’nin yalnızlığına girmeyi başarır ve arkadaşlıklarını ilerletirler. Bir süre sonra da herkesin pek bilmediği Gelgit Koyu’nda kendileri için küçük bir krallık kurmak için birlikte kaçmaya karar verirler. Bu büyük kaçış Suzy ve Sam’in birbirlerini daha yakından tanıma fırsatını sağlarken kendi bitmeyen ergenlikleriyle meşgul olan yetişkinlerin dünyasında da endişeli ve fırtınalı bir arayışın başlamasına sebep olurlar.

Senaryosunu Wes Anderson ve Roman Coppola’nun yazdığı, prömiyeri Cannes Film Festivali’nde yapılan Moonrise Kingdom filminde kırık evlilikler, intihar, depresyon, isyan, aşk gibi oldukça sert insan halleri Wes Anderson’un sinemasal temalarıyla yumuşayarak eşsiz bir görsel çekicilik kazanmakta, müzikleri ise bu krallığın büyüsünde kaybolmanızı sağlamaktadır.

ÇOCUKLARA UYGUN UNUTULMAZ FİLMLER

Can Dostlar

Yönetmen: Tuğçe Soysop / Oyuncular: Selim Bayraktar, Berat Efe Parlar, Esat Polat Güler, Eda Döğer, Dora Dalgıç, Taha Sönmezışık, Zeynep Ilgın Çelik / Süre: 103 dakika

Çektiği filmleri ve filmlerinde yarattığı dünyaların her birini çok sevdiğim ve keyifle seyrettiğim Tuğçe Soysop’un “Bizim Köyün Şarkısı”ndan sonra çektiği ikinci filmi “Can Dostlar” ile yine rengarenk, yine sıcacık bir film ile çıkagelmiş. Film, teknoloji çağında “ah şimdiki çocuklar eskisi gibi mi!” diye dert yanıp onları itham eden yetişkinlere ders niteliğinde bir hikâye anlatmış.

Sürekli telefonlarıyla oynayan çocuklar artık sokakta oynamayı unutmuş gibilerdir. Mahalleye yeni gelenlerin de ısrarıyla, çocuklar bu gidişata son vermek için yeniden parkta oynamaya karar verir. Ama bir sorun vardır; parkın bitişiğindeki evde oturan Kötü Kazım. Parka gelen herkesi korkutan Kötü Kazım’ın kimsenin bilmediği sırrı nedir? Çocuklar bir olup parkı Kazım’dan geri alabilecek midir?

Parklarını Kötü Kazım’ın elinden almak için bir araya gelen mahalleli bir grup çocuğun hikâyesini anlatan Can Dostlar’ı hem eğlenmek hem de arkadaşlık kavramını pekiştirmek isteyen büyük-küçük herkes için tavsiye edebilirim.

Charlie'nin Çikolata Fabrikası

Yönetmen: Tim Burton / Oyuncular: Freddie Highmore, Johnny Depp, David Kelly, Helena Bonham Carter, Noah Taylor, Missi Pyle, James Fox, Jordan Fry, Deep Roy, Christopher Lee, Annasophia Robb, Julia Winter / Süre: 115 dakika

Charlie ailesi ile zor bir şekilde geçinen fakir bir çocuktur. Tüm dünya ve Charlie, çikolata fabrikasıyla zengin olmuş Willy Wonka’nın esrarengiz ve yıllardır kapalı olan fabrikasını merak etmektedir.

Bu sırada Willy Wonka da son derece sıra dışı bir yapıya sahip olan çikolata fabrikasını kendisinden sonrası için bırakabileceği birini aramaktadır. Bunun için bir değerlendirme yapabilmek için yarışma düzenler. Beş çocuğu fabrikasına davet etmeye karar verdiği zaman, beş farklı çikolata paketine beş altın bilet koyarak büyük heyecan yaratır. Altın biletleri bulan beş çocuk fabrikaya girme hakkına sahip olacak ve içlerinden biri hayallerinin ötesinde bir dünyaya kavuşacaktır.

Willy Wonka kazanan kişiyi önce eğitecek sonra da zamanla yerini devredecektir. Biletler, birbirinden farklı karakterdeki kişiler tarafından bulunmaya başladığında, beşinci bilet, Charlie Bucket adında yoksul ama çok özel bir çocuk tarafından bulunur. Böylelikle Charlie, ödül olarak büyükbabasıyla birlikte dünyanın en eğlenceli fabrikasını dolaşmaya hak kazanır.

Fakir bir aileden gelen Charlie diğer çocuklara göre daha akıllı, sakin ve tokgözlüdür. Veruca ise fabrikadaki her şeyi ister, çok şımarıktır ve zengindir. Mike televizyon bağımlısı bir oğlan, Violet sakız delisi ve hırslı bir kız, Augustust ise açgözlü her şeyi yemek isteyen bir çocuktur.

Diğerleri ile birlikte çikolata fabrikasını gezen Charlie’nin orada görecekleri, onu çok etkileyecek ve Wonka’nın hayal alemine çekecektir.

Charlie and the Chocolate Factory filmi, birçok çocuğun okurken hem iştahını hem de hayal dünyasını kabartan Roald Dahl’ın 1964’te yazdığı kitabından, Tim Burton’ın eşsiz fantastik dünyası ile harmanlanarak aynı isimle sinemaya aktarılmış keyifli bir ahlak masalıdır. Filmi izlerken şeker ormanlarında dolaşmanın, fıstık ezmesi havuzuna dalmanın, çikolata şelalelerinde yıkanmanın göz alıcı şöleniyle zevkten dört köşe olurken, kontrolünüz dışında hareketlenecek endorfin salgılarıyla sarhoş olmanız yüksek ihtimaldir.

Pek çok kategoride Oscar adaylığı da bulunan film, tuhaf şarkılar söyleyen komik fabrika işçileri Umpa-Lumpalar’ı, masalsı atmosferi, çılgın Willy Wonka rolündeki Johnny Depp’i ve Charlie rolündeki Freddie Highmore’u ile çocukların olduğu kadar büyüklerin de aklını başından alacak güzellikte.

Heidi

Yönetmen: Alain Gsponer / Oyuncular: Bruno Ganz, Anuk Steffen, Katharina Schüttler, Quirin Agrippi, Isabelle Ottmann, Anna Schinz, Rebecca Indermaur / Süre: 111 dakika

Johanna Spyri’nin aynı adlı klasik romanından uyarlanan Heidi, yaşlı dedesi ile İsviçre Alplerinde huzurlu ve mutlu bir çocukluk geçirmektedir. En yakın arkadaşı Peter ile Alplerde özgürce eğlenmekte ve keçileri ile vakit geçirmektedir. Bu özgürlük, maceracı ikiliye durdurulamaz bir enerji vermektedir. Taa ki, Heidi’nin Frankfurt’ta yaşayan zengin teyzesi tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan kızı Clara ile çıkıp gelene kadar...

Sekiz yaşında İsviçreli yetim bir kız çocuğu olan Heidi’yi teyzesi Frankfurt’ta varlıklı Sesemann ailesinin evlerinde yaşaması için dedesinin ayırır. Böylelikle Heidi, Sesemann ailesinin yanında korunaklı bir şekilde ve tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşayan Clara’ya refakatçilik yapar. Her zaman için dedesini ve dağ evindeki yaşantısını özleyen Heidi mutsuzluğuna rağmen her durumun olabileceğince en iyisi olmasını sağlar.

Clara ve Heidi farklı hayatlar yaşamalarına rağmen biliyoruz ki, arkadaşlıklar dünyada birçok şeyi değiştirebilir.

Pinokyo

Yönetmen: Norman Ferguson, T. Hee / Oyuncular: Cliff Edwards, Dickie Jones, Christian Rub, Mel Blanc, Walter Catlett, Charles Judels, Evelyn Venable, Frankie Darro, Thurl Ravenscroft / Süre: 88 dakika

Masalların unutulmaya başlandığı, kitap okuma alışkanlığının günden güne azaldığı, insan ilişkilerinin zayıfladığı modern zamanlarda dahi belleğimizde özel bir yeri olan Pinokyo, İtalyan yazar Carlo Collodi’nin fantastik kalemiyle 1878 yılında bir gazetede can bulmuştur.

Merakı ve öğrenme isteği ile başı dertten kurtulmayan, söylediği yalanlarla burnu uzayan bu kuklanın düşünülenin ötesinde oldukça beğenilen mini seri formatındaki hikayesi gördüğü ilgi üzerine Enrico Mazzanti’nin resimleriyle 1883’de kitap haline getirilmiştir.

Walt Disney tarafından 1940 yılında ikinci animasyon projesi olarak sinemaya aktarımıyla da unutulmaz klasikler arasında yerini almıştır.

Günümüzün kurgu-bilim güdümündeki bol şiddet içerikli çizgi film anlayışından oldukça farklı yapıdaki naif karakteriyle dünyamıza giren Geppetto’nun sevimli kuklası Pinokyo, gerçek insan olmak için Mavi Peri ve Jimmy Cricket’in rehberliğinde, kendi vicdanını bulma yolunda ehlileşirken seyirciye de ahlaki bir eğitim vermektedir. Film, “When You Wish Upon a Star” şarkısıyla “Özgün Beste” ve “Şarkı Dalında En İyi Müzik” kategorilerindeki Akademi Ödülleri’nin sahibi olurken, söylenen diğer şarkılar da film boyunca düşsel bir yolculuğa eşlik etmiştir.

Rafadan Tayfa: Dehliz Macerası

Yönetmen: İsmail Fidan / Oyuncular: Nusret Çetinel, Şirin Giobbi, Yağmur Sergen, Hakan Coşar, Levent Kol, Emine Sergen Kazbek, Aysın Işımer / Süre: 89 dakika

Türkiye’nin en sevilen çizgi dizilerinden Rafadan Tayfa’nın sinemaya uyarlanmış bu versiyonu beni şahsen hem kendi çocukluğumdaki o sokak oyunları ve maceralarına doğru keyifli bir yolculuğa çıkaran hem de çok sevdiğim İstanbul’un hep olmasını istediğim haliyle ekrana taşıyan yapımlardan. Serinin İstanbul dehlizlerinde geçen bu bölümü eminim çocuklara soluksuz bir macera yaşatacak.

Rafadan Tayfa Dehliz Macerası, yıkım tehlikesindeki mahallelerini kurtarmak için mücadeleye girişen Rafadan Tayfa ekibinin maceralarını anlatıyor.

Bir inşaat firması mahalledeki evlerin sağlam olup olmadıklarına dair rapor çıkarmak için binaları incelemektedir. Ortada henüz bir netice yokken bile oldukça eski olan bu evlerin yıkılacağı söylentisi de mahalleli arasında hızla yayılmış, paniğe yol açmıştır.

Hafızasına pek de güvenilmeyen Kuşçu Baba’nın tarihi değerinden dolayı mahalleye dokunulamayacağını söylemesi mahalleli tarafından ciddiye alınmamış, bir tek Rafadan Tayfa’nın dikkatini çekmiştir.

Çocuklar Kuşçu Baba’nın kütüphanesinde bu tarihi değerin ne olduğunu öğrenirler; İstanbul’un en eski dehlizlerinden bir tanesi mahallenin altından geçmektedir. Geriye yapılacak tek bir şey kalmıştır, bu dehlizi keşfetmek ve mahalleyi kurtarmak.

@mehmetsfilms info.mehmetsfilms@gmail.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.