Çılgın Bediş'im yok başka işim!

DİZİ

1976 doğumludur Çılgın Bediş. Doğum yeri Gırgır dergisi, annesi Özden Öğrük’tür. Öğrük, Bediş’i doğurduğunda, daha doğrusu çizmeye başladığında henüz sadece 18 yaşındadır. İlhamı en çok kendisinden alır bu yüzden. Uçarı, haşarı, deli dolu, komik bir genç kız, bir lise talebesi… O yıllarda, o yaşlarda bir genç kız ne hisseder, ne yaşar, dünyaya nasıl bakar, hepsinin bir izdüşümüdür Bediş’in Gırgır dergisinde her hafta karikatür bandı şeklinde yayımlanan maceraları.

Karikatürün hayatlarımızda şimdikinden çok daha fazla yer tuttuğu yıllardır çünkü çizerlerin “Aman suya sabuna dokunmayayım” kaygısı yoktur. Karikatürlere gülerken, gündelik yaşama, hayata, sanata, siyasete, insan ilişkilerine dair çok şeyin farkına varır, çok şey üzerine düşünürüz. Karikatür kolay ve uçucu gibi gözüken zor ve kalıcı bir sanattır. Karikatürde süreklilik taşıyan hikâyeler çizmek, tipler yaratmak da zordur. Özden Öğrük bunu başarır ve erkek egemen karikatür tarihimize şahane bir kadın karakter kazandırır.

Çılgın Bediş, doğumundan tam 20 yıl sonra, bu kez bir televizyon dizisine evrilir. Senaryoyu beş kişilik bir yazım ekibiyle birlikte Zeki Keskin kaleme alır, yönetmenliği Turgut Yasalar yapar. Çılgın Bediş’i Yonca Evcimik, yakın arkadaşları Mükü ve Banu’yu Çiçek Dilligil ve Sonay Aydın, Bediş’in annesini Selma Sonat, dedesini ise Selahattin Taşdöğen canlandırır. Dizinin en büyük kozu, bir kuşağın hafızasına yer etmiş bu karakterlerin, Özden Öğrük’in kalemiyle çizdiği tiplere birebir benzemesidir. Dergi sayfalarından çıkıp canlanmış gibidir hepsi. Nitekim dizinin jeneriği de bu şekilde hazırlanır.

Sonrasını biliyorsunuz zaten. İlk bölümü 8 Temmuz 1996’da Kanal D’de ekrana gelen “Çılgın Bediş”, 20 yıl sonra bambaşka bir kuşağın fenomeni olur. 1999 yılına kadar üç sezon, 65 bölüm olarak ekrana gelir. Başrol oyuncusu Yonca Evcimik’in yapımcılarla arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle senaristler Bediş’i yanan bir evin içinde bırakarak bitirir diziyi. Herkesin ağzının tadı kaçar. Herkesin ama özellikle çocukların eğlenerek, severek, mutlu olarak izlediği diziye bu dramatik final hiç yakışmamıştır.

Sonra ne olursa olur ve 2000 yılının son günü “Çılgın Bediş” yine Yonca Evcimik’in başrolünü oynadığı yeni bir bölümle ekrana gelir. Böylece en azından Bediş’in ölmediğini öğrenmiş oluruz ama bu yeni sezon sadece beş bölüm sürer ve sonrasında dizi tamamen tarihe karışır.

“Çılgın Bediş” dizisinin çok sevilmesinde kuşkusuz Yonca Evcimik’in o yıllarda çok popüler olmasının da etkisi büyüktür. Çok küçük yaşlarından itibaren sahneye çıkmaya başlayan, sahnede hem oyuncu hem dansçı olarak önemli prodüksiyonlarda, müzikallerde boy gösteren Yonca Evcimik, 1991 yılında “Abone” adlı ilk albümüyle şarkıcı olarak da kendini göstermiş ve pop müzikte tek başına bir kulvar açmıştır. Role uygunluğu kadar, şarkıcı olarak kazandığı popülerlik de diziye büyük bir avantaj olarak yansır. Nitekim dizinin şarkısını da kendisi seslendirir.

Dizinin müziklerini Aykut Gürel hazırlar. Çekirdekten yetişme, çok deneyimli ve yaratıcı bir müzisyendir Aykut Gürel. O günlerde pop müziğin yeni nesil aranjör ve bestecilerinden biri olarak da önemli işlere imza atmaktadır. “Çılgın Bediş”, kariyerinde çok az sayıda dizi müziği çalışması olacak Gürel’in bu alanda yaptığı ilk iştir. Akut Gürel’in bestelediği ve sözlerini Gökhan Aybek’in yazdığı “Çılgın Bediş” şarkısı, o günlerde herhangi bir albümde yayımlanmamış olmasına rağmen dillere düşer, hafızalara yer eder.

“Çılgın Bediş” şimdilerde dijital platformlarda izlenebilen dizilerden biri. Jenerik müziği ise farklı versiyonlarıyla birlikte müzik dijital platformlarında bulunabiliyor. Ne var ki diziyi YouTube’dan izlemek istediğinizde jenerik şarkısını duyamıyorsunuz (Blu TV’de böyle bir durum yok); sanırım bir telif anlaşmazlığı olsa gerek.

Şimdilerde olsa herhalde Bediş karakteri gençlere kötü örnek oluyor diye yer yerinden oynar, RTÜK diziye ceza yağdırırdı ama aslında her gencin yaptıklarını ya da yapmasa bile içinden geçirdiklerini yapan bir tipti Bediş. Eğlenceliydi; eğitici öğretici olmak, rol modeli teşkil etmek gibi bir durumu yoktu. Bu yüzden sıkıcı değildi zaten. Bu yüzden çok abartılı tiplemelerine rağmen bir yanıyla da çok gerçekti. İnternetin, sosyal medyanın, cep telefonlarının olmadığı bir zaman diliminin, bir hayat biçiminin çılgınlıktan başka işi olmayan kahramanıydı Çılgın Bediş. Tıpkı şarkısında kendisinin de söylediği gibi:

“Çılgın Bediş’im yok başka işim

Silerim hüznü baştan çizerim

Elim dursa, durmaz ki dilim

Yalan dünya, yine de severim…”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.