İdeal çift olmanın sırrı

DİZİ

Birbirine benzemeyen çiftlerin çocuklarının çok zeki ve sağlıklı olduklarına dair bazı makalelere rastladım geçen günlerde. Geçmiş kadim bilgeliklerde ve ilkel zamanlarda malum doğum kontrol yöntemi yok. İnsanlar çiftleşiyor ve bir düzine çocuk doğuyor. Bu çocuklar da avcı ve savaşçı olmak zorunda. Ve tabii güçlü ve sağlıklı olmaları gerek. Ve kadim bilgeliklerde en güçlü ırkın melez doğanlardan olduğuna dair inanç var. Sonrasında bu inancı destekleyen bilimsel araştırmalar mevcut. Hatta insanların kendilerinin tam aksi fiziksel özelliklere sahip karşı cinsten hoşlanmaları da bu sebebe bağlanıyor. DNA’ya kodlu olan sistemin bu olduğuna dair görüşler var. Kadın ve erkekler kendilerinden farklı ırklarla çiftleşerek gelecek nesillerin bedensel ve zihinsel yapılarını güçlendiriyorlar.

Şimdi ben buradan nereye varmak istiyorum. Sinem Kobal ve Kenan İmirzalıoğlu çiftinin kızlarına uzanacağım. Öne kocaman bir maşallah diyorum. Fiziksel olarak birbirlerine hiç benzemeyen ve çok yakışan bu ikilinin birlikteliği tamamlanmış bir aşk izlenimi veriyor bana… Aynı seviyede ünlü olan bir çiftin bu kadar huzur dolu bir birliktelik yaşaması kolay olmasa gerek. Dengeyi tutturmak… “Sen mi ben mi daha önemliyim” kısmını geçebilmek… Bunu başarıyorlar sanki. Şimdi anne-baba da oldular. Kızlarının çok sağlıklı ve zeki olacağını düşünüyorum ve inşallah diyorum.

Ünlüler dünyasında bir diğer sevdiğim çift Bergüzar Korel ve Halit Ergenç'de de aynı durum söz konusu. Onları restoranımın olduğu dönemden tanıyorum. Sakinler, normaller, herkes gibiler. Birbirlerine saygılılar, sevgi dolular. Buraya da maşallah emojisi koyduğumu farz edin. Gerek Kobal-İmirzalıoğlu gerek Korel-Ergenç çiftinde göze çarpan taraf birbirlerini kabullenmiş ve arayışta olmama hali. Ünlü olmayan çiftlerin bile birbirlerinin gözünü oyduğu ya da birbirlerine tahammül sınırlarının en aza indiği günümüzde büyük bir iş başardıklarını düşünüyorum.

Masumlar Apartmanı’nda da birbirinden yapısal olarak çok farklı bir çiftle karşı karşıyayız. Han ve İnci… Bakalım Han mı İnci’nin hayatını mahvedecek yoksa İnci mi Han’ın hayatını güzelleştirecek? Umarım ikincisi olur ama dizi formatlarını düşündüğümde bunun pek mümkün olmadığını tahmin ediyorum. Evin titizlerinin durumu malum. Ama hiç olmazsa onların ne oldukları çok açık. Han karakteri bu noktada en tehlikeli görünen…“Hiçbir şey göründüğü gibi değildir” mesajını bu kadar net vurgulayan bir karakteri uzun zamandır görmemiştim dizilerde. Yazar Budayıcıoğlu olunca, daha bir merak ediyor insan… “Acaba nasıl ince ince işlemiştir karakterin psikolojisini diziye” diye düşünüyor.

Erkek izleyiciler Masumlar Apartmanı’nı kadınlardan daha çabuk terk edecek görünüyor. En azından benim çevremde böyle. Safiye’nin temizliği, Gülben’in gözü yaşlı hali, Han’ın çöp tenekelerine olan ilgisi, İnci’nin Polyanna hali kadınları sürüklese de erkekleri çabuk sıkacak sanki. Roman okurlarının da çoğunlukla kadın olduğu düşünülürse bu sonuç çok da şaşırtmaz kimseyi. Açık söyleyeyim, ben de ruhumu daraltan dizilere uzun süre dayanamıyorum. Masumlar Apartmanı’ndan da araya biraz keyif katan detaylar bekliyorum. Bakalım ilerleyen günlerde neler görüp beğeneceğiz. Nelerden vazgeçeceğiz? Masumlar Apartmanı’nı ömürlük mü yoksa bir iki sezonluk mu seveceğiz?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.