Sundance ana yarışmasına üç film damga vurdu!

ÖZEL HABER

Sundance’in Jarmusch’tan Solondz’a uzanan önemli isimler çıkaran meşhur Kurmaca Ana Yarışması’nda 2023’te 12 film yarıştı. Özellikle “Magazine Dreams”, “The Persian Version” ve “The Accidental Getaway Driver” geriye kalacak. Baskın tema farklı dönemlerde ve bölgelerde öteki, kadın, kuir ve siyahi haklarıydı.

Tabitha Jackson’ın son programcılık yılında kalitenin yükselmesi şaşırtıcıydı. Dikkat çekici tür gelenekleri izledik. Ama daha ziyade gerçekçilik baskın çıktı. Büyük oranda da bir hastalığa dönüştü. Özellikle etnik köken ve renk sebebiyle seçkiyi oluşturma geleneği yine baskındı. 8 kadın, 3 siyahi ismin yer alması ilginç. Ancak genel anlamda azınlık veya köşeye sıkıştırılanların ağıtları niyetine bir temasal bütünlük mevcut.

TÜRLER ÜRPERTİCİ BİR BODY-BUILDING PYSCHO-NOIR’I!

Bunlar arasında “Magazine Dreams”, “Accidental Getaway Driver” ve “Persian Version” kalıcı olacak. İlki özellikle siyahi Refn “Siyah Kuğu”yu (“Black Swan”, 2010) çekmiş izlenimi bırakan bodybuilding pyscho-noir’ı hissiyle tüyler ürpertici! Adam Arkapaw, Avustralya sinemasından çıkmış bir görüntü yönetmeni ama bu dünyaya çok yakışmış. Adeta şov yapıyor.

Yedinci sanat geride kalan bu türde kalıcı bir film kazanıyor. ‘Dükkan Rüyaları’ adının bile ikonikliğini üzerine alan özel bir film “Magazine Dreams”. Jonathan Majors da acid ve melankolik düş olarak planlanan yapıtın finalindeki şiddet eylemiyle gerçekten başka boyuta ulaşıyor. Eliaj Bynum aslında bundan önce bir A24 filmi yapmıştı. Burada 2.35:1’de döktürmesiyle hemen Searchlight’a satıldı.

Zihinsel yolculuğa ciddi bir alt kültüre hakim müdahele gerçekleşiyor. Kısa vadede kült olmayı garantileyen çalışma aslında bir Refn suç filmi gibi planlanmış. Ciddi anlamda klostrofobik ve stilize. Bu camp dünyadan çıkanları yeniden içeri almak istiyor. Bunun için de fazlasıyla talepkar davranıyor.

BOLLYWOOD USULÜ QUEER İŞLEVSİZ AİLE FİLMİ

Seçkinin ikinci bilinen yönetmeni Maryam Kerzhavarz idi. 2011’de “Koşul” (“Circumstance”) ile çarpıcı bir queer aşk filmine imza atmıştı. O zamandan beri ABD’de faaliyet gösteriyor. “The Persian Version” aslında kendi kişisel dünyasının ve göçmenliğinin ruhunu yansıtan bir işe imza atmış. Müthiş bir enerjisi var. Uluslararası bir teknik kadro ile çalışıyor. Bu sefer “Mutluluk”a (“Happiness”, 1999) ve “Amerikan Güzeli”ne (“American Beauty”) cevap vermek istiyor.

Büyük oranda kendi ses-müzik evrenini arayan Bollywood usulü bir işlevsiz aile filmi olarak anılabilir. Kendi bu kez oynamıyor. Ama yine de kendi dünyasını taşıyan olgun bir çalışma. İsminin de orijinalliğini arkasına laıyor. Dinamik bir şekilde kurgulanmış. Biçimci kurgusuyla şaşkına çeviriyor. İran sinemasından “Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız”ın (2014) Ana Lily-Amirpour’u kadar önemli bir yaratıcı. Diloy Gülün’ün filmin Yürütücü Yapımcıları’ndan olması kıvanç noktası.

ABD’de tabulara stilize bir şekilde geliyor. Göçmen hikayesinin de altını doldurmayı beceriyor aslında. Bu anlamda ‘çizgi romansı’ya yakın tadı, formüllerle oynama babında anlamlı hale getirebiliyor. Sıra dışı bir cinsel kimlik öyküsü aslında temelde izlediğimiz. Plastik evreniyle de cezbedici hale geliyor.

VİETNAM’IN ‘TAKSİ ŞOFÖRÜ’-‘İHTİYAR DELİKANLI’ KIRMASI FİLMİ CEZBEDİCİ

“Accidental Getaway Driver” adeta ABD’de yaşayan Koreli Sing J. Lee’nin Vietnam’ın “Taksi Şoförü”-“İhtiyar Delikanlı” kırması filmi. Tek mekanda bir sıkışmışlık üzerine gidiyor. Ancak 2016’da yaşayan rehin alma olayının ırkçı taraflarını da gayet dozunda ele alıyor. Stilize ve gerçekçi bir yapısı var. Çarpıcı rehine gerilimlerinin arasına adını yerleştiriyor.

Vietnamlı oyuncu Dustin Nguyen de her şeyin tadı tuzu olmuş. Ciddi anlamda filme destek veriyor. Dingin yapı ve akıcı kurgunun, hikaye kurgusunun sürprizli halinin destekçisi. Bu açıdan da ‘ismi’nin çarpıcılığı ile hatırlanacak özenli bir film izliyoruz. Stilize suç geleneği, melez yapısıyla da gerçek öyküsüyle de içine çekiyor.

‘DAUGHTERS OF THE DUST’IN POST-OBAMA DÖNEMİNDEN ARDILI

En başarılı ilk filmlerden biri Raven Jackson’ın “All Dirt Roads Taste of Salt” oldu. Julie Dash 1991 yılında “Daughters of the Dust” ile “Piano”ya kardeş gelen bir başyapıta imza atmıştı. Güney Karolina kıyılarında Gullah kültürünü keşfe çıkmıştı. Burada ona cevap bir ilk deneme var. İddialı sinematografi-müzik uyumuyla Herzog-Jenkins kırması şiir gibi bir film.

Büyülü duyusal meditasyona özgün siyahi görüntü yönetmeni Jomo Fray’nin yanı sıra Apichatpong ekibinden Chamateritekol de destek veriyor. Ama acemi oyuncular ve kitabi diyaloglar sebebiyle iddiasının altını uzadıkça kaybeden bir film izliyoruz. Barry Jenkins’in yapımcılığı ile şaşırtmayan bir deneme.

İKİ HATIRLANACAK İLK FİLM ÇABASI

“Mutt” ise New York’ta yaşayan Sırp ve Şili asıllı Vuk Lungulov-Klotz imzasıyla samimi bir eser. Trans birey öyküsünü, Matthew Portier’nin 1.33:1 dar ekran formatı sayesinde insani hale getiriyor. Özellikle Lio Mehiel başarılı bir performans koyuyor ortaya. Onun cinsel kimlik arayışını Büyük Elma karşısında Cassavetes usulü bir karakter dramasına çeviriyor. Bu yapıyı da düzgün kuruyor.

“This Starling Girl”, tutucu Hıristiyan komününde yaşayan Jem’in hayata adaptasyonuna dair bir film. Büyüme hikayesini aslında kutsallık üzerinden yorumluyor. Bu da aslında mat renkler üzerine kurulu sinematografiye karşı çıkmama getiriyor. Baştan sona Laurel Parmet karaktere inandırıyor ve bizi bu eylem planıyla baş başa bırakıyor.

KÜÇÜK EKRAN İLLÜZYONU NİYETİNE METOO FİLMLERİ!

“Fair Play”de Chloe Dumont günümüz borsa dünyasına feminist bir bakış atıyor. Phoebe Dynevor da online platform yıldızı olarak destek veriyor. Ancak oyunculuğu tartışmalı bir şekilde ‘seks enrtikaları’nda bir ‘Yeni Sharon Stone’um’ hissi gerçekten trajikomik. Alden Ehrenreich de ona bu boyutsuz dizi toplamında eşlik ediyor. Pespayelikte uyumlular!

Hedef aslında “Borsa” (“Wall Street”, 1987) ile De Laclos’nun ‘Tehlikeli İlişkiler’ arası bir yapı kurmak. Ama ikincisinin etkisini “Temel İçgüdü”ye (“Basic Instinct”, 1992) kaydırarak canlandırıp sömürüyor. Ancak sinematografi tökezliyor. Sadece kurgu toparlayamıyor. “Sometimes I Think About Dying”de Rachel Lambert da benzer bir minimalizm mağduru. Daisy Ridley’nin tacizcilik alegorisi karakterine inanmak mümkün değil. Her iki ilk film de mat renklerden çekiyor!

A “Thousand and One” ise 90’lar Bronx’una ışınlansa da bunun altını dolduramayan özenti bir filmdi. Siyahi sinemanın Kore-eda’sının melodramatik sancıları niyetine bir film deneyimledik. Başroldeki Zara kıvamındaki Teyana Taylor’dan başlayarak sinemasal tatminsizlik hali vardı.

Hedef belki Cassavetes’in siyahi öyküsü ile başladığı “Shadows”a (1958) kadar götürebiliyor. Ama burada birebir cinsel kimlik mücadelesi de devredeydi her daim. Çünkü sevilen LENA Waithe’in yapımcılığı bu durumu mecbur hale getiriyor. Ama melodramatik bir kenar mahalle istismar filmi deneyimliyoruz.

‘BEST IN SHOW’A CEVAP ÖZENSİZ DURUYOR!

Christopher Guest’in sahte belgesel dokulu filmlerine cevap olarak gelen “Theater Camp”, politik açıdan iki karşı cins yönetmen kontenjanını tutturmuş! Ama konuşan kafaların ötesine geçemeyen bir kuru gürültü erozyonu gibi. Kendi “Best In Show”larını (2000) yaratmak için çabalıyorlar. Ama sonuç ‘egzotik bir çapsızlık’!

Fancy Dance adının altını dolduramayıp aslında sinemasız bir anti-dans filmine dönüşüyor. “Shortcomings” sözde “Minari” ekolünden gitse de ‘sinema ve göçmenler’ üzerinden yaptığı yaratımları ucuz tuvalet komedisine kaydırıyor. Ana yarışmadan “Magazine Dreams”, “The Accidental Getaway Driver”, “The Persian Version” ile ilk film olarak “All Dirt Roads Taste of Salt”, “Mutt” ve “This Starling Girl” geriye kalacak.

KEREM AKÇA’YA GÖRE SUNDANCE 2023 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:

Magazine Dreams 6.8 The Accidental Getaway Driver 6.5 The Persian Version 6.5 All Dirt Roads Taste of Salt 5.5 Mutt 5.2 The Starling Girl 5.1 Fair Play 4.2 Theater Camp 4 Sometimes I Think About Dying 3.8 A Thousand and One 3.5 Fancy Dance 3.5 Shortcomings 3.1

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.