Bu kadar çok mu seviyoruz ağlamayı?

DİZİ 15.05.2021, 12:35 17.05.2021, 08:36
Bu kadar çok mu seviyoruz ağlamayı?

Bir yılı aşkın bir süredir bu harika mecrada siz değerli dostlarla fikirlerimi paylaşıyorum. Artık bir itirafın zamanı geldi diye düşünüyorum. Ana ekseni TV olan, sevgili Oya’nın tırnaklarıyla kazıyıp yücelttiği Dizi Doktoru’nda yazan ben, yerli dizi izleyemiyorum. Yalvarırım bunun peşinden sahte ve yersiz bir elitizmin ürünü olan “Bizim evde sadece caz dinlenir, belgesel izlenir” cümlesi gelecek diye düşünmeyin. Neden izleyemiyorum? Aşırı uzun ve benim buna ayıracak ne vaktim ne de mental sağlığım mevcut. Peki iğneden ipliğe her şeyini kopyaladığımız Amerika’da ve Amerikan TV Kültürü’nde durumlar nasıl?

Genellikle -özel durumlar haricinde- dizi süreleri şöyledir; sit-com tarzı dizilerde 28 dk. civarı, diğer türlerde genellikle 45-48 dk civarı. Bu diziler içerisinde kullanılacak reklam aralıklarının sayı ve süreleri ise bellidir ve kimse bunu delemez. Yani reklama giren yapımın 10 dk. geriden başlatılarak süresinin uzatılması ve bir reklam kuşağı daha eklenmesi gibi ya da dizinin jeneriğinin ve ilk 10 saniyesinin ayrı bir programmış muamelesi görüp bir reklam kuşağı daha eklenmesi gibi şark kurnazlıklarını yapamazsınız, yaptırmazlar. Burada Gemide filminde Erkan Can’ın canlandırdığı kaptanın Kamil isimli tayfasına yaptığı uyarıyı hatırlatmak isterim.

Bu kıymetli sitedeki ilk yazımın konusu olan ve dizi tarihini değiştiren Lost’da dahi önceki bölüm hatta bölümlerin özeti en fazla 60 saniye -previously on lost- sürerken bizim baş yapıt (!) dizilerimiz önce 45 dakika hatta 1 saat boyunca bir önceki bölümün özetini verirler. Sonra yeni bölüme geçerler. Yanlış anlamayın lütfen; bunun prime time 1 ve 2’yi tek bir dizi ile doldurup masraftan kaçmakla hiç alakası yok. Sadece, bir önceki hafta diziyi izleyememiş (Mesela eşim, ne hikmetse önceki hafta yayınlanan bölümü hep kaçırmıştır.) insanlar güncel olsun, yeni bölüme adapte olsun diye. Hatta burada bir de özür dileyeyim şimdi aklıma geldi; reklam kuşağından sonra 5-10 dakika geriden başlamalarının sebebi de kesinlikle toplam süreyi uzatıp yeni bir reklam kuşağı ekleyebilmek değil. Misal, bir izleyici çok sıkışmış tuvalete gitmiş ya da misafirlerine çay doldurmak için mutfağa gitmiş ve reklam kuşağı öncesi birkaç dakikayı kaçırmış. İşte koca yürekli programcılar bu insanlar mağdur olmasın diye işi garantiye alıp 10 dk. geriden başlatıyor. Şimdi aydınlandım, ne kadar pislik, fesat biriymişim ben.

Velhasıl kelam koca bir akşamın yükünü kaldırması için dizi süreleri iki saati bulur. Sigortasız çalışan set emekçileri zombiye döner, sağlıklarını kaybeder ve bir çoğu paralarını dahi alamaz. Ama olsun yapımcılar Maserati ya da türevlerine binsin ki karizmaları çizilmesin. Sonuçta itibardan tasarruf olmaz. Boşuna jargona “Yerli dizi, yersiz uzun” diye bir cümle gelip hakkıyla oturmadı.

Şimdi gelelim başka bir noktaya. Bu toprakların en güzel yalanı “Halk bunu istiyor” diye bir garabet cümledir. Bu konu ile ilgili düşüncelerimi kendi sitemde yayınlamıştım ama biraz sert olduğu için ve Oya’nın başını derte sokmak istemediğim için burada yayınlamadım. Göz atmak isteyenler için link: http://www.isinasli.tv/ben-bunu-istemiyorum/

Yıllardır “Halk bunu istiyor” bahanesi ile yapımcılar dizi trendlerini belirledi. Bir zamanlar mafyaların kapladığı ekranları gün geldi yakışıklı köy ağaları devraldı. Ama hepsinin ortak özellikleri aşırı uzun süreleri ve uzun uzun bakışarak 10 sayfalık senaryo ile 120 dakikayı doldurma yetenekleri idi.

Bu konuda çok değerli Zafer Algöz’ün yorumunu size özellikle hatırlatmak isterim:

Geçen hafta hem kapanma var hem işten de kovulduk oh boş beleş adamım diyerek vakit doldurmak maksatıyla Çukur izleyeyim dedim. Aras Bulut’un performansını zaten biliyordum ve özellikle onun için izlemek istedim. Fakat ilk sezonun 33 bölüm ve her bölümün iki buçuk saat olduğunu görünce koşarak kaçtım. Şu an dizi toplamda 4 sezon ve 128 bölüm. Ya arkadaşlar neden yapıyorsunuz bunu kendinize? Vaktiniz bu kadar mı çok? Bir insan için en büyük servet zamandır lütfen bunu unutmayın.

İşte bu ahval ve şeraitte Zafer Algöz’ün dediği gibi o süre komedi ile doldurulmaz. Her hafta bir sinema filmi süresinden bahsediyoruz. Gülse Birsel bunu Yalan Dünya ve Jet Sosyete ile denedi ama doğal olarak tutmadı. Bu ağdalı sürelerin tek ilacı ağdalı bakışlar ve 'kezban' aforizmaları.

Bu sebeple sürekli dram dizileri pompalanıyor. Süreleri sakız gibi uzatılıyor. Bu kadar uzun süreleri kotarmak için de içerik kalitesinden ödün veriliyor.

Tabiiki TV tarihine geçmiş, izleyiciyi yüreğinden yakalamış, efsane olmuş yapımları tenzih ederim ama genel durum maalesef bu.

Mutlu ve sağlıklı bir hafta dilerim.

Yorumlar (0)