Doğu Akdeniz'deki gemi baskınıyla şaşırtıcı benzerlik

GÜNDEM 25.11.2020, 12:08 25.11.2020, 14:47
Doğu Akdeniz'deki gemi baskınıyla şaşırtıcı benzerlik

Libya’ya giden Türk yük gemisinin Alman firkateyni tarafından durdurulup hukuka aykırı şekilde aranmasıyla ilgili tırmanan gerginlikle Mete Yarar’ın yazdığı Oyunun Sonu adlı kitapta anlatılan bir operasyonun benzerliği dikkat çekti.

2018 yılında yazılan kitapta Türkiye’nin silah kaçakçılığı yaptığı ve terörü beslediği yönündeki uluslararası bir komployu ortaya çıkartan ekibin yaptığı operasyonda anlatılan senaryo ile tartışmalı bir operasyon olma özelliği taşıyan İrini Harekatı kapsamında görevli bir Alman gemisinin Libya'ya gitmekte olan Türk gemisini, yetkisi ve izni olmadığı halde komandolarla basıp aramasının arka planında şaşırtıcı bir benzerlik bulunuyor.

Yarar'ın romanında, olayın yeri de neredeyse aynı. Oyunun Sonu'nda olay Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Adası'nın hemen güneyinde geçiyor. Türk gemisinin hukuka aykırı bir şekilde aranması olayı da yine Doğu Akdeniz'de, Libya'nın Bingazi kentinin yaklaşık 200 km kuzeyinde gerçekleşti.

İşte kitaptaki o bölümden bir kesit:

Doğu Akdeniz / 19 Ocak 2020

Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait bir denizaltı, Akdeniz’in derinliklerinde ilerliyordu. Boşnak, yanında denizaltı kaptanı ve SAT timinin komutanıyla birlikte kaptan kamarasındaydı. Boşnak dışında kimse neden burada olduğu hakkında bilgi sahibi değildi. Türkiye’nin belki de onlarca yılını kurtaracak bir operasyonun detaylarını öğrenmek üzereydiler.

Boşnak, çantasından çıkarttığı bir dosyayı kapağını açmadan masanın üzerine bıraktı. Kaptana ve tim komutanına dönerek “MİT tırları hadisesini hepiniz hatırlarsınız” dedi. “Türkiye’yi uluslararası alanda zor durumda bırakmak için tezgâhlanmış bir oyundu o. Ancak olayın ucu kendilerine de dokunacağı için, bu komployu uluslararası boyuta taşımadılar. Şimdi o komplonun çok daha büyüğüyle karşı karşıyız. Bugün hepiniz ülke tarihine geçeceksiniz. Belki hiçbirinizin ismi anılmayacak ama siz ülkenin kaderini değiştirecek bir operasyonda bulunmuş olmanın gururunu ölene kadar yaşayacaksınız.”

Kaptan ve tim komutanı Boşnak’ın sözünü kesmeden dikkatle dinliyorlardı. Boşnak masaya bıraktığı dosyanın kapağını açarak “Şu an Mersin Limanı’nda bir gemi var” diye devam etti konuşmasına. “Bu gemi yüküyle beraber ABD’ye yolculuk yapacak. Uzun süredir istihbarat örgütleri tarafından takip edilen bir gemiden söz ediyorum. Terör veya başka gruplara silah sevkıyatı yapan bu gemiye, konteynerle tanksavar ve uçaksavar silahları yüklendi.

Önce limana başka bir gemi getirdiler. Bu gemi bir konteyner dolusu silahı, limana bırakıp ayrıldı. Malum serbest bölge orası... Sonra tırla bir Türk şirketine ait başka bir konteyner indirildi. İçinde tarım malzemeleri vardı. Bu iki konteyner yan yana dururken, içimizdeki hainler, tanksavar ve uçaksavarları tarım malzemeleri olan konteynere aktardı. İşte bizim gemi de limana yanaştığında bu konteyneri aldı. Yani içinde ağır silahlar olanı...”

SAT komutanı “Neden böyle bir operasyonu limanda icra etmiyoruz?” diye sordu.

“Öğrendiğimize göre operasyonun şekli değiştirildi” dedi Boşnak. “Gemiye açıkta başka bir gemiden birileri binecek. Bazıları terör örgütlerine mensup kişiler... Silah sevkıyatının Türkiye tarafından organize edildiğini söyleyebilmek için bu teröristler Türk sularında gemiye transfer edilecekler. Farkındaysanız yine bizim üzerimize atılmaya çalışılan bir komplo bu... Sevkıyatın aslında bir komplo olduğunu ortaya çıkarabilmemiz ve muhataplarını bulabilmemiz için, maalesef bu operasyonu açıkta icra etmek zorundayız. Uluslararası sulara çıkmadan evvel durduracağız onları. Neden denizaltı kullandığımızı da soracaksınız. Denizaltıyı kullanmamızın tek sebebi planın içinde başka bir istihbarat örgütünün de olması. Gemi ve uçak faaliyetlerimizin bu istihbarat birimi tarafından izlendiğini biliyoruz. Kendimizi gizleyebileceğimiz tek yer burası... Sözünü ettiğim personel gemiye bindikten sonra biz de su üzerine çıkacağız ve denizaltının üzerine bağlanmış olan botları harekete geçirerek olaya süratle müdahale edeceğiz. Bu arada biz gemiyi durdurmaya çalışırken helikopterler ve uçaklar da devreye girecekler. Nereden bakarsanız bakın 45 dakika kadar yalnız başımıza olacağız.”

Tam çıkmak üzereyken tim komutanına “Bir dakikanı alacağım” dedi Boşnak. Komutanın bir süre daha içeride kalmasını istedi. “Yaklaşık 3 saatimiz var, biliyorsun değil mi?” diye uyardı komutanı. “Bu 3 saatin sonunda müdahale etmek zorundayız. Çok önemli bir operasyonun içerisinde olduğumuzu söylememe gerek yok. Eğer gemideki adamları sağ yakalayabilirsek uluslararası komployu ortaya çıkarmış olacağız.”

Tim komutanı, “Görevin önemini anladım” der gibi kendinden emin bir ifadeyle salladı başını. Boşnak, geminin planlarının bulunduğu üç krokiyi komutana teslim etti.

Bahsi geçen gemi Kıbrıs’ın güney kısmında durdurulacaktı. Planı yapan yabancı istihbarat servisi oldukça sinsi bir kumpas kurgulamıştı. Bu bölgenin seçilmesiyle birlikte bölgedeki doğalgaz sahalarının önemini vurgulamayı, dünyanın bütün ilgisini buraya çekmeyi, Türkiye’yi terörist devlet ilan etmeyi amaçlıyorlardı. O yüzden geminin bu noktaya ulaşmadan evvel Türk istihbaratı ve TSK tarafından durdurulması çok önemliydi.

Yorumlar (0)