18.09.2021, 11:29

"Cahil" kelimesinin anlamı nedir?

Çok şükür bu haftamız da olaysız geçmedi. NASA bütçesine sahip kurumumuz Diyanet bizi ölümcül bir yanlıştan; gaflet, delalet ve hatta hıyanetten uyandırdı. Nasıl mı? Efendim servis edilen argüman “Günaydın demek cahiliye dönemi adetidir.” demiş pek kıymetli Ali Erbaş, Diyanet İleri Başkanı. Ramazan Günlükleri ismi kitapta geçiyor bu kelam. Orijinal hali şöyle “Cahiliye döneminde insanlar, ‘Sabahınız hayat olsun’ gibi sözler söylerlerdi. Bizde bazı kimselerin kullandığı, ‘Günaydın, tünaydın’ ifadelerine benzer ifadelerdi bunlar.” Yani direkt olarak cümle bu değil ama evet bu anlama çıkıyor bir nevi.

Peki bu kelam ne zaman edilmiş? Google amcaya ufak bir ricada bulunarak öğreniyoruz ki, iki ciltlik eserin yayın tarihi 2019. Şöyle bir açıklama var sayfasında:

“RAMAZAN GÜNLÜKLERİ (2 cilt)

Bu eser, her zaman güncelliğini koruyan toplumsal hakikatleri insanımıza ulaştırmak, eksiklikleri tamamlamak ve unutulanları hatırlatmak amacıyla, 2010 yılı Ramazan ayında, gazetede yayımlanmış yazılardan oluşmaktadır.”

Yani çelik mavisi gözlerimin yüksek IQ’lu beynime aktardığı görseller diyor ki 2010 yılında yazılan yazılardan oluşturulmuş 2019 basımı bir kitap bu.

Aradan geçen 2 yıl. Peki bu açıklama neden şimdi servis edildi? Görev süresi 17 Eylül’de dolan Ali Erbaş’ın hemen bu açıklamanın ardından tekrar aynı göreve atanması nasıl bir ilahi tesadüf?

Seküler ve laik kesim ise her zamanki refleksi ile küçük açıklamalara büyük sesler çıkarttılar. Çünkü klavye başından aktivistlik kolay. Gaz yemiyorsun, plastik mermi yemiyorsun. Bu öyle destansı ve ruha işlemiş bir tepki ki bırakın cümlenin aslını araştırmayı, ne zaman söylendiğine bile bakılma ihtiyacı hissedilmiyor.

Peki gelelim konumuza;

Cahil kelimesinin tanımını görselde görüyorsunuz, peki tanımın ötesinde pratiğine de bakalım mı biraz?

Mesela tahsilden ve alınan diplomalardan bağımsız olarak toplum mühendisliğinin maşası olmak, önüne sunulan bilgiyi araştırmadan yalayıp yutmak -ki zamanında ben de defalarca bu hataya düştüm, şimdi böyle ahkam kestiğime bakmayın- ve bu çizgide karşılık vermek cahillik değil midir?

Dünya tarihinde bir ülkenin başına gelebilecek en güzel şey olan, hayatı ülkesi için cephelerde geçmiş o adam sana kısaca “Boş konuşma, ülken için çalış çalış çalış.” derken sen çalışıp didinmek yerine, mabadını yaydığın koltuğundan “Atam sen kalk ben yatam.” derken cahil değil misin? “Dön gel, biraz da cennet özlesin seni.” derken aptal değil misin?

Ne demiş bu güzel insan?

“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.”

Yani ey beyaz yakalı; ey seküler, ey laik, ey cumhuriyetçi. Karanlığa karşı elindeki bilgi meşalesiyle mücadele ettiğinin iddia eden kesim kendini kandırmayı bırak artık.

Kendini durmaksızın geliştir, öğren, çalış, zihnini aç.

Hala farkında değil misin bu tip polemikler gündemi meşgul ederken arka alanda sürekli bir Ali Cengiz oyunları dönüyor. Orman arazileri iskana açılıyor, doğayı mahvedecek madenler için ruhsatlar veriliyor, vergi borçları siliniyor, kişisel kazançlar peşinde ülke satılıyor.

Kalk yerinden, yüzünü yıka, bir kendine gel. Al eline Nutuk’u, bir göz at. Üzerindeki ölü toprağını at. Hiçbir uyanış kolay değildir, acı verir. Ama bunu ülkene borçlusun.

Unutma “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”

Mutlu ve sağlıklı bir hafta dilerim.

Yorumlar (0)