20.02.2021, 14:10

Dünyanın en iyi üniversiteleri açıklandı

Merkezi Londra’da bulunan yükseköğretim derecelendirme kuruluşu QS, dünyanın en önemli ölçümlerinden biri olarak kabul edilen, ‘2021 Dünyanın En İyi Üniversiteler sıralamasını açıkladı. Dünyanın 20 bin üniversitesinin değerlendirildiği sıralamada ilk bine Türkiye’den 9 üniversite girdi. İlk 500 listesinde ise Koç Üniversitesi 465’nci sırada yer aldı. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın en iyi ilk üç üniversitesi ABD’den çıktı: Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Stanford ve Harvard Üniversitesi.

Listenin tamamına bakıldığında Asya kıtasındaki üniversitelerin yükseliş trendinde olduğu dikkat çekiyor. Sebebi ise ABD ve Avrupa ülkelerine göre Asya’da eğitim ve yaşam koşullarının çok daha ekonomik olması.

DÜNYANIN EN İYİ İLK 20 ÜNİVERSİTESİ

SIRA  ÜNİVERSİTE ÜLKE

  • 1 Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ABD
  • 2 Stanford Üniversitesi ABD
  • 3 Harvard Üniversitesi ABD
  • 4 California Teknoloji Enstitüsü ABD
  • 5 Oxford Üniversitesi İngiltere
  • 6 ETH Zurich İsviçre
  • 7 Cambridge Üniversitesi İngiltere
  • 8 Londra İmparatorluk Koleji İngiltere
  • 9 Chicago Üniversitesi ABD
  • 10 Londra Kolej Üniversitesi İngiltere
  • 11 Singapur Ulusal Üniversitesi Singapur
  • 12 Princeton Üniversitesi İngiltere
  • 13 Nanyang Teknik Üniversitesi Singapur
  • 14 İsviçre Lozan Federal Teknik Üniversite İsviçre
  • 15 Tsinghua Üniversitesi Çin
  • 16 Pennsylvania Üniversitesi ABD
  • 17 Cornell Üniversitesi (ABD) ABD
  • 18 Yale Üniversitesi ABD
  • 19 Colombia Üniversitesi ABD
  • 20 Edinburgh Üniversitesi İngiltere

TÜRKİYE’DEN İLK 1000’E GİREN ÜNİVERSİTELER

SIRA BANDI ÜNİVERSİTE

  • 465 Koç Üniversitesi
  • 521-530 Sabancı Üniversitesi
  • 551-560 Bilkent Üniversitesi
  • 601-650 Orta Doğu Teknik Üniversitesi
  • 651-700 Boğaziçi Üniversitesi
  • 751-800 İstanbul Teknik Üniversitesi
  • 801-1000 Ankara Üniversitesi
  • 801-1000 Hacettepe Üniversitesi
  • 801-1000 İstanbul Üniversitesi

İlk 1000’e giren okulları tebrik etmekle beraber akıllara neden daha üst sıralara çıkmadığımız sorusu geliyor. Gençlerimiz de o zeka ya da potansiyel yok mu? Kesinlikle var! Peki önümüzü kesen ne?

Düşünce özgürlüğü ve bilim temelli olması gereken bu kurumlardaki yapısal bozukluklar; bunlar arasında düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu, üniversitelerin YÖK aracılığıyla tek elden yönlendirilmesi, bilimsel ve finansal özerkliğin bulunmaması en önde gelenlerden.

Bu eksiklikler üniversitenin bilimsel üretim yapmasının önündeki engelleri oluşturuyor. Sorunların bir bölümü toplumun üniversiteden beklentilerinin üniversitenin görevinden farklı olmasından kaynaklanıyor.

Toplum, üniversiteye giren öğrencilere çoğu aslında meslek okullarında öğretilebilecek bilgilerin verilmesini talep ediyor.

Eğitim ne yazık ki kanayan yaralarımızdan. Daha ilkokuldan özel okula yönlendiren bir sistemin kurbanı olduk. Eren’i idealist yaklaşıp Erenköy İlköğretim Okulu’na yazdırdık. 3 sene zor dayandık. Bağdat Caddesinin göbeğinde olan okulda yaşadığımız rezillik kalmadı. 6 aile çocukları alarak özel okula vermek zorunda kaldık. Ondan beri eğitimin ticarete dönüştüğü parası olanın eğitim aldırdığı adaletsiz bir kısır döngüye dönüştü. Her sene olmasa bile 2-3 senede bir hem eğitim hem sınav sistemi değişti. Hep bu değişikliklerde bizi denk gelip vurdu. Çocukların geleceği ile deney faresi üzerinde yapılan testler gibi oynadılar.

Şimdi bir de tüm bunlara pandemi nesli ekleniyor. Kimi 4 kimi en az 10 sene süreceğini iddia ederken olan lise ve üniversiteye girmeye hazırlanan çocuklarımıza oluyor. Bana kimse uzaktan eğitimi savunmasın. 1 yıldır yaşıyoruz. Olmuyor, 1 yıldır doğru düzgün öğrenmeden sınıf geçiliyor. Kiminin imkanı yok, var olanın da çok az bir kesimi (zaten kendiliğinden öğrenmeye, çalışmaya alışmış çalışkan çocuklar) faydalanıyor. Çabuk dikkati dağılan, sınav ve fiziksel motivasyonla çalışan çocuklar ise 'mış' gibi (öğreniyormuş gibi) yapıyorlar. Kaliteli eğitim bakkal gibi okul açmakla olmuyor ne yazık ki. Apartmanlardan, dershanelerden okula dönüşenlerin çoğu batıyor. Yaklaşık 1000 okulun kapanmak için başvuru yaptığı söyleniyor. Biz daha bu senenin eğitimini almamışken dün okuldan bir sonraki senenin ödeme planı geldi.

Nisan’a kadar ödersen şu kadar, Mayıs’a kadar sallarsan katlanarak gidiyor. Bu neyin telaşı kafası anlayamadım. Bu sene yüz yüze eğitimin olmayacağını anlayan bir çok veli çocuğunu özelden alıp devlete verdi. Evde özel ders ile takviye ediyorlar. Seneye ocaka kadar okulların açılmayacağını ısrarla söyleyenlerin sayısı hiç de az değil. 1 yıldır boş geçerken seneye ne olacağı belli değil ama kayıt yenileme parası için velilerin harekete geçmesi bekleniyor.

Hiçbir dönemde okumak bu kadar zor olmamıştı. Tek çocukta kaldığımıza seviniyoruz çoğu zaman. Bir çocukla daha Eren’de yaşadığımız eğitim macerasına ne kalbimiz ne de cüzdanımız dayanırdı.

Okullar bilimin eğitimin yuvası olmalı. Çocuklar yaratıcı ve farklı olmak içlerindeki potansiyeli keşfetmek için yönlendirilmeli. Fakat bizim hala tartıştığımız konulara akıl sır erdirmek mümkün değil. Dünya’nın ilk 6 üniversitesine giren Boğaziçi ve ODTÜ’nün başına gelmeyen kalmadı. Her başarılarından çok hiç olmaması geren başlıklarla gündeme geliyorlar.

1580 yılında, Şeyhülislam Kadızade'nin onaylayan fetvası ve padişah III. Murad'ın emriyle Takiyüddin'in Rasathanesi’ni "Gökyüzünü seyretmek hayra alamet değildir" diye denizden topa tutarak yıkmasaymışız…

1632’de Galata’dan uçan Hazerfan Çelebi’yi "Sadece melekler uçabilir sen kim oluyorsun" diye sürmeseymişiz, değişimden, gelişimden, bilimden, yaratıcılıktan bu kadar korkmasaymışız, bugüne kadar defalarca gidilen neredeyse karış karış incelenen Ay’a 2023 yerine herkesten önce biz giderdik. Ne diyelim, kısmet 2023’eymiş. Hadi inşallah…

Yorumlar (0)