16.06.2020, 00:43

Eski diziler, eski hayatlar…

Pandemi sürecinde televizyonlar eski dizileri vermeye başladı ve yaz sezonuna girince de buna devam etme kararı aldı. Birkaç yeni dizi başlarken kanallar gündüz kuşağını doldurmak için yeniden eski dizileri yayınlamaya başladı.

Eski dizileri izlemeyi özlemişim. Evde kalmaya çalıştığımız bugünlerde bazılarını izlerken farkında olmadan kendimi gülümserken yakaladım. Gülümsememin nedeni izlediğim dizinin komik olması değildi. O günlerin güzelliğiydi. Kimi zaman şimdi hayatta olmayan oyuncuları izledim, kimi zaman hayatımın o dönemleri geldi aklıma, kimi zaman da izlediğim hikayelerin masumluğuydu beni gülümseten…

O zamanlarda zengin kız fakir oğlan, imkansız aşklar, imkansız hayatlar, başarı hikayeleri izliyorduk, şimdi de… Eski dizlerin bana güzel gelen tarafı, teknoloji henüz bu kadar gelişmemiş ve duyguların daha ön planda olmasıydı. Seven aşıkların birbirine ulaşması daha zordu. Şimdi bir telefonun ucunda ulaşmak istediğimiz herkes… Eskiden gurur vardı şimdi gururlu olanlar aptallıkla itham ediliyor. Eskiden utanma vardı, insanlar kolay kolay aşklarını itiraf edemezdi şimdi WhatsApp’la ilan ediyor aşkını… Eski dizilerde erkekler kadınlara daha saygılı yaklaşıyordu şimdi istediğini almak için her türlü kötülüğü yapabiliyor, tehdit şiddet ve hatta cinayet.

“Hangimiz marjinaliz?”

Evet izlerken gülümsedim… Eskiden insanlar daha naif diziler izlerdi, şimdilerde şiddet dolu diziler prim yapıyor… Hele erkekler genellikle şiddet içerikli dizilere bayılıyorlar. Ve şiddete de… Bu her gün izlediğimiz kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri haberleri, izlenen dizilerin yansıması olarak karşımıza çıkmakta. Şiddete eğilimli insanlarla doldu etrafımız. Dizilerin etkisiyle kendine göre racon kesmeye başladı insanlar. Karısına, çocuğuna, trafikte ters düştüğü birisine hatta göz göze geldiği herhangi birine… Kadınlar entrikalı hayatlar yaşamaya başladı. Müge Anlı’nın programında konuşulanlar, yaşanılan hayatlar dehşete düşürüyor beni… Gerçeklik duygumu zorlamakta… Hangisi gerçek hangisi değil anlamak mümkün değil. Değme entrikalı dizilere taş çıkartmakta programda konuşulanlar. Eskiden yaşanması bile çok aykırıyken şimdi insanlar yaşadıklarını milyonlara rahatça anlatabilmekte. Cem Yılmaz’ın “Hangimiz marjinaliz?” diyerek yaptığı espri geliyor aklıma… Marjinallikte sınır tanımayan bir program…

İnsan geçmişteki kaliteyi özlüyor

Eskilerde Uğur Dündar’ın İşte Hayatınız diye bir programı vardı. O programda, konuk olan ünlü kişinin hayatı, çocukluğundan günümüze kadar izleyiciye sunulmaktaydı. Katılan konuklar sürpriz konuklardı ve genellikle o ünlü kişi konukları görünce ağlardı… Biz de televizyon karşısında onunla ağlardık. Çok sıcak, samimi, duygusal bir programdı. Ünlü olarak tanıdığımız kişilerin hayatını öğreniyorduk, hiç de o kadar kolay ve gösterişli olmadığına tanıklık ediyorduk. O insanların da bizler gibi insan olduğunu anlıyorduk. En önemlisi de o ünlü konuk, o kadar mütevazi ve içten oluyordu ki sanki uzun zamandır görmediğimiz bir akrabamız gibi televizyon ekranından ona sarılmak istiyorduk…

Sosyal medyada bir video dolaşmakta, TRT’de yapılan röportajlar yayınlanıyor, çiftçilerle, öğrenci çocuklarla… Röportaj yapılan kişiler o kadar düzgün bir Türkçe ile konuşuyorlar ki insan utanıyor. Şimdi yapılan röportajlarda büyük şehirde yaşayanlar bile öyle düzgün bir Türkçeye sahip değil. İnsan ister istemez geçmişteki kaliteyi özlüyor.

Bu yüzden de eski dizileri izlerken gülümsüyorum. O günlerin insan ilişkilerini, insanların saygı ve anlayışlı oluşunu, en dedikoducunun bile kötü niyetli olmadığını, aşkların büyük bir emek sonucunda karşılık bulduğunu görünce gülümsüyorum.

Sağlıklı güzel günlere…

Yorumlar (0)