Hazırlayan: Nihan Varlık
Burcu Biricik’i hem ekranda hem de beyaz perdede daha önce çokça gördük ve izledik. Hafızaları şöyle bir yokladığımızda ise onu ön plana çıkaran ilk karakteri Şeref Meselesi’nde canlandırdığı Kübra olmuştu.
Onu hep bir karakterin derdini anlatırken bulduk. Evet bu karakterlerin kendi gözlerindeki buğu hiçbir zaman gitmiyordu, evet onun hüznünü hep bir köşemizde hissediyorduk ama bir yandan da içinde sakladığı neşeyi öyle güzel gösteriyordu ki sarıp sarmalayasımız geliyordu onu hep.
Sevgiye muhtaç, hayatı bilmeden baskıcı bir baba tarafından yetiştirilen Kübra’nın Kerem Bürsin’in canlandırdığı Yiğit karakterinin gösterdiği en ufak ilgiyi aşk olarak benimsemesi, yalnızlığı ve hiç görmediği hatta kendine dahi duymadığı sevgiyi bile karşısındaki kişiden istemesi yüreğimizin sol kapağını burkmuştu. Onunla üzüldük ekran karşısında “yapma be kızım, gül gibi kızsın” dedik ama o gerçek sevginin kimde olduğunu anlayana kadar iş işten geçti gitti.
Sonrasında ise tam tersi bir karakterle Hülya olarak karşımıza bir anda çıkıverdi. Hakkını arayan, kafasına koyduğunu yapan, hayatın sillesini yese de bir şekilde ayağa kalkmayı başaran bir karakteri gördük onda. Sevdik mi? Çok sevdik. Hayatının maestro’su bu kez kendisiydi ve bunu kimseye kaptırmaya da niyeti yoktu.
Ne diyelim her şeyi kabullenen, başına ne gelse ağzını açıp iki kelime edemeyen Kübra’dan sonra, Hülya’nın o dünyaya meydan okuyan tavrı içimizin yağlarını eritti. Burcu Biricik’in hayat verdiği Hülya karakteri de az buz şey yaşamamıştı ama o tüm yaşadıklarını kendisine rehber yaptı ve en sonunda çocukluk aşkına ne yaptı ne etti imzayı attırdı.
Kuzgun dizisinde canlandırdığı Dila karakteriyle de başarısını perçinlemeye devam etti. Sevdiği adama kendisini hatırlatma ve onun için verdiği mücadeleyi nasıl unutabiliriz ki? Yüreğimizi dağlayan ve “ben buradayım bakın size kimi getirdim” dediği bir başka karakter Boncuk’la selamladı bizi Burcu Biricik uzun bir aradan sonra.
Dinlenmemeyi, en yakınların tarafından bile yok sayılmanın, kendi yalnızlığına hapsettirilmesinin acısını, çırpınışını öyle bir yansıttık ki bize beyaz ekrandan onunla birlikte gözyaşlarımız boncuk boncuk süzülüverdi yanaklarımızdan.
Şimdi ise Burcu Biricik bambaşka bir karakterle Nalan ile bizleri tanıştırmaya hazırlanıyor. Hayattan umudunu onu kurtaracak bir prense bağlayan Nalan’ı kendisi mi yoksa bel bağladığı prens mi kurtaracak hep beraber izleyip göreceğiz.
Bu hikayenin sonunda gökten üç elma düşer mi bilemeyiz ama payımıza düşen kıssadan hisseyi alacağımızı biliyoruz.
Peki Camdaki Kız’ı siz nasıl buldunuz?
