2025-10-29 06:27:37

Senin güzel olduğuna kim, nasıl karar veriyor?

Ebru Torun

oyadogan 29 Ekim 2025, 06:27

KİME VE NEYE GÖRE GÜZELLİK?

Güzellik yüzyıllardır kültürün, ekonominin ve medyanın etkisiyle şekillenen bir kavram. Ancak modern çağda güzellik artık bir estetik anlayıştan çok, toplumsal baskının aracı haline geldi. Reklamlar, moda endüstrisi, sosyal medya ve dijital içerikler; “güzel olmanın” belirli bir formu olduğunu sürekli hatırlatıyor. İnce bel, pürüzsüz cilt, genç görünüm... Bu da bireylerin fiziksel görünümlerini bir “değer ölçüsü” olarak algılamasına neden oluyor. Oysa güzellik, hiçbir zaman ölçü bandına sığacak kadar dar bir kavram değildi.

BÜYÜK BEDENİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ VE YENİ DÖNEM 

Son yıllarda toplumsal farkındalıkla birlikte güzellik anlayışı değişmeye başladı. Artık billboardlarda, kampanyalarda ve dijital platformlarda farklı beden tiplerine sahip modelleri daha sık görüyoruz. Bu, yalnızca moda dünyasının estetik anlayışını değil, toplumun temsil biçimini de değiştiriyor. Güzellik artık kusursuzlukla değil, gerçeklikle ilişkilendiriliyor. Markalar da bunun farkında: insanların özdeşleşebileceği, doğal görünümlü yüzlere daha fazla yer veriyorlar. Çünkü toplum artık “gerçek insanları” görmek istiyor.

BODY SHAMING: PSİKOLOJİK BİR MOBBING TÜRÜ

Kişinin kilosu, bedeni veya fiziksel özellikleri üzerinden eleştirilmesi ya da aşağılanması, psikolojide “beden utandırması” olarak tanımlanıyor. Bu durum, sürekli “biraz kilo ver”, “fazla zayıflamışsın”, “şu halin daha iyiydi” gibi ifadelerle kendini gösteriyor. Yani çoğu zaman farkında bile olmadan, insanlar birbirlerinin bedenine karışıyor. Psikolojik açıdan bu durum, bireyde özgüven kaybına, beden algısı bozukluğuna ve depresif duygu durumuna yol açabiliyor. Uzmanlara göre, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde sık maruz kalınan beden eleştirileri, uzun vadede benlik saygısına ciddi zarar veriyor. Bu tür söylemler, iyi niyetle söylense bile, karşı tarafta “yetersizlik hissi” yaratıyor. Aslında bu, sosyal ilişkilerde bir tür mobbing davranışı olarak kabul ediliyor. Yani birine “biraz kilo ver” demek, onun sağlığına katkı sunmaz; aksine duygusal baskı yaratır.

KADINLARIN ÜZERİNDEKİ "ZAYIF OL" ALGISI

Birçok kadının aklında ortak bir inanç var: “Erkekler zayıf kadınlardan hoşlanır.” Bu düşünce, yıllardır toplumsal ve medyatik biçimde pekiştirilen bir algının sonucudur. Dizilerde, reklamlarda, sosyal medyada sürekli aynı tip kadın figürü ön plana çıkarıldı — ince, uzun, belli ölçülerde ve belli tarzda. Zamanla bu figür “beğenilme standardı” haline geldi. Oysa bu, bilimsel ya da evrensel bir gerçek değil; tamamen kültürel bir kodlamadır. Çekiciliği belirleyen şey, yalnızca fiziksel görünüm değil, enerji, karakter ve iletişim biçimidir. Psikoloji araştırmaları, insanların uzun vadeli ilişkilerde fiziksel görünümden çok, empati, mizah duygusu, güven ve iletişim becerisi gibi faktörlerle bağ kurduğunu gösteriyor. Yani “zayıf olmak” bir ilişkiyi başlatabilir ama sürdüremez. Gerçek çekicilik, kişiliğin tutarlılığı ve davranış kalitesidir.

ERKEKLERDEKİ "GÜZEL KADIN" ALGISININ KÖKENİ 

Bu algının yalnızca kadınları değil, erkekleri de etkilediğini söylemek gerekir. Birçok erkek, özellikle kendini geliştirme fırsatı bulamamış veya duygusal olgunluk düzeyi düşük çevrelerde, yanlarında zayıf bir kadın olmasının “statü göstergesi” olduğunu düşünür. Psikolojide bu durum, öğrenilmiş toplumsal kalıplar ve benlik yansıtma davranışıyla açıklanır. Yani erkek, çevresinde sürekli aynı tip kadın figürünü gördüğü için bunu “doğru olan” sanır ve bilinçsizce tekrar eder. Bu bakış açısı, hem toplumsal hem bireysel düzeyde ciddi bir iletişim problemidir. Çünkü böyle düşünen kişi, karşısındaki kadını birey olarak değil, “kendinin bir uzantısı” olarak görür. Bu durum sağlıklı bir ilişki değil, bir “görünürlük ortaklığı” yaratır. Oysa insan ilişkilerinde değer, yanındakiyle değil, kendi iç dünyasındaki dengeyle ölçülür.

İLETİŞİMDE EN BÜYÜK HATA: İZİN ALMADAN YORUM YAPMAK

İletişim açısından bakıldığında, bedenle ilgili yorumların en temel hatası “izin almadan konuşmak”tır. Bir insanın kilosu, yüzü, saçı veya vücudu onun özel alanıdır. Bu alana izinsiz müdahale etmek, iletişimde sınır ihlali anlamına gelir. “Sen kilo almışsın”, “çok zayıflamışsın”, “eskiden daha güzeldin” gibi cümleler, farkında olmadan karşı tarafa zarar verir. Üstelik bu sadece estetik bir mesele değil, bir saygı sorunudur. Gerçek iletişim; karşındakini olduğu gibi kabul etmek, onu değiştirmeye çalışmadan dinleyebilmektir. Kişinin görünümüne değil, düşüncesine ve enerjisine odaklanan bir iletişim tarzı, hem daha sağlıklıdır hem de daha insancıl.

GÜZELLİK ARTIK DAVRANIŞ BİÇİMİDİR

Günümüzde güzelliğin anlamı değişiyor. Fiziksel görünüm, artık kişiliğin bir uzantısı haline geldi. Bir insanın nasıl göründüğünden çok, nasıl davrandığı, nasıl iletişim kurduğu ve başkalarına nasıl hissettirdiği önem kazanıyor. Güzellik; empati kurabilmek, sınırlarını koruyabilmek, vicdanlı olabilmek ve nezaket gösterebilmektir. Bir kadın ya da erkek için asıl çekicilik; beden ölçülerinde değil, karakter ölçüsündedir. İnsanı güzel kılan; ses tonu, bakışındaki saygı, konuşmasındaki denge ve ilişkilerdeki özenidir.

GERÇEK GÜZELLİK; KENDİNİ BİLMEK VE FARKINA VARABİLMEKTİR

Artık güzelliği dışarıda aramayı bırakmamız gerekiyor. Toplumun dayattığı kalıplar, reklamların yönettiği standartlar ve sosyal medyanın süzgecinden geçmiş bedenler, insanın öz benliğini unutturdu. İletişim açısından bakıldığında, güzellik algısı aslında bir yansıtma meselesidir. Kendisiyle barışık olmayan birey, çevresini de eleştirerek denge kurmaya çalışır. Bu nedenle önce kendi algımızı onarmalıyız.

Kendimize gelmemiz gerekiyor. Güzellik ne “daha ince görünmek”tir, ne de “daha çok beğenilmek.” Güzellik, kendini tanımak, sağlıklı sınırlar koymak ve iyi hissettiren bir iletişim dili geliştirmek demektir. Bunu anlayabildiğimiz gün, artık kimseye “biraz kilo ver” demeye de, “daha güzel görün” demeye de gerek kalmayacak. Çünkü herkes, kendine yakışanı zaten bulmuş olacak.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.