Sessizlikle kurulan iletişim, bazen en yüksek sesle alınan pozisyondur.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Elon Musk benden hoşlanıyor” açıklamasıyla başlayan bu dikkat çekici iletişim sahnesi, yalnızca magazinel bir atışma değil; stratejik sessizlik, güç gösterisi ve algı yönetiminin ince bir oyunudur. Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk’ın bu beyana karşılık hiçbir yorumda bulunmaması, ne ret ne onay vermesi — ilişkilerde “ghosting” olarak bilinen stratejik bir durumu ortaya koyar.
Bu yazı, lider figürlerin sessizlikle kurduğu iletişimi ve bu duruşun politik PR sahnesindeki karşılığını çözümlemek için kaleme alındı.
Trump, “Elon Musk benden hoşlanıyor” diyerek bir mesaj yolladı.
Elon ise sosyal medya söylemiyle- görüldü attı.
Bu hikâyede ret yok, kabul de yok,
Bu sadece dijital bir soğukluk değil; tam anlamıyla hareketsizlik.
Peki ne oldu? Neler yaşandı?
Bu, bir “PR ghosting” vakası mıydı yoksa stratejik bir sessizlik mi?
Elon Musk’ın sessizliği, bir suskunluk değil; yıllardır süregelen politik dansının son figürüdür. Bu hikâyede duygu yok, strateji çok.
POLİTİK KONJONKTÜRLE DANS
Elon Musk, Trump’ın bir önceki başkanlık döneminde özellikle enerji politikaları, dijital regülasyonlar ve vergi indirimleri gibi konularda dolaylı bir yakınlık geliştirdi. Bu destek ideolojik değil, tamamen işlevseldi. SpaceX gibi şirketler bazı federal avantajlardan yararlanırken, Musk da kamuoyunda bağımsız bir vizyoner olarak konumlandı.
MESAFELİ TAVIR
Zamanla bu dolaylı destek, eleştiriye dönüştü.
Elon Musk, Trump’ın davranışları ve politikaları sebebiyle; tabanla çatışmamak, medya alanı kazanmak amacıyla Trump hakkında açıkça olumsuz görüşler dile getirdi. “Zararlı bir figür” ve “Amerika’ya yakışmayan bir lider” gibi çıkışları, kamuoyunda geniş yankı buldu.
“Kriz değil, kontrol ettiğin kaos iyidir.”
Unutmayalım ki; Elon Musk yalnızca bir iş insanı değil, bir medya fenomeni.
Trump hakkında yapılan sert yorumlar her zaman haber olur, yankı bulur.
Musk tartışma çıkarır ama kontrol ondadır.
Bu da bir strateji...
Elon Musk’ın Trump’a yönelik sert söylemleri yalnızca kişisel bir tepki değil; çok katmanlı, hesaplanmış bir iletişim stratejisiydi.
Musk, kendini teknoloji odaklı, yenilikçi ve küresel vizyona sahip bir lider olarak konumlandırırken; Trump’ın milliyetçi, bilim karşıtı ve kutuplaştırıcı politikalarıyla arasına mesafe koymak, hem kendi marka değerini hem de destekçi tabanını korumak adına önemliydi.
Özellikle Capitol baskını gibi kriz dönemlerinde, Trump’a karşı ses yükseltmek, Musk için bir pozisyon alma refleksi oldu.
Bu söylemler bir yandan sosyal sorumluluk, diğer yandan da medya görünürlüğü sağladı.
Ancak dikkat çeken nokta şu: Musk bu eleştirileri yaparken Trump’la tüm köprüleri de yakmadı.
SOĞUKKANLI PR MANEVRASI
“Ses Tonunu Değiştiren Bir İletişim Hamlesi”
Elon Musk’ın Trump’a yönelik önce sert, sonra yumuşayan söylemleri aslında bir fikir değişikliğini değil, bir ton ayarlamasını yansıtır.
Musk “stratejik pozisyon düzeltmesi” ile özünü korudu ama mesajının biçimini, şiddetini ve zamanlamasını yeniden düzenledi. Musk’ın bu hamlesi; gelecekteki siyasi dengelere karşı kapıları açık tutma, yatırımcı algısını yönetme ve sosyal medya platformu X’in tarafsız bir zemin olduğunu göstermeye yönelik bilinçli bir iletişim stratejisidir.
Bu durumda Elon değişmedi; yalnızca ses tonunu değiştirdi.
Sonuç olarak, bu sertlikten yumuşamaya geçiş ise; bir zayıflık değil; soğukkanlı bir PR manevrasıydı.
“Seninle aynı fikirde değilim ama seni tamamen reddetmiyorum” demekti.
SEMBOLİK GÜÇ GÖSTERGESİ
“Ben Onun İçin Önemliyim”
Trump’ın “Elon benden hoşlanıyor” çıkışı, ilk bakışta dostça bir jest gibi görünse de, iletişimsel açıdan son derece müdahaleci bir hamleydi.
Bu beyan aslında, duygudan çok sembolikti.
Trump burada “ben onun için önemliyim” diyerek kendi değerini sahneye koydu. Bu söylem, hem psikolojik üstünlük kurma hem de kamusal algıyı yönetme hamlesidir.
Trump burada bir “duygusal hiyerarşi” kurarak
Kendi gücünü Musk’ın beğenisine dayandırarak meşruiyet üretmeye çalıştı.
Elon’un Sessizliği – Politik Ghosting
Trump’ın “Elon Musk benden hoşlanıyor” açıklamasına, Musk’tan ne bir beğeni, ne bir retweet, ne bir emoji, ne de bir yorum geldi. Sadece sessizlik…
Koca bir “görüldü.”
Online ama meşgul modunda bir lider izledik.
Peki bu sessizlik ne anlama geliyor?
“Pozisyon almıyorum sadece izliyorum” mesajı...
Bu sessizlik, aslında bir tür üstünlük kurma biçimidir.
Musk burada klasik bir “sessizce uzaklaşma” stratejisi izledi. Ne yazık ki bu da bir mesajdır: “Bu konuda konuşmayacağım çünkü bu gündemi ben seçmedim.”
İşte PR’da ghosting böyle bir şey: kelimeler yerine sessizlikle verilen mesaj, bazen en net pozisyon almadır.
Bu durumda Elon Musk “aktif tarafsızlık” stratejisini kullandı. Oysa Musk geçmişte Trump’a yönelik olumsuz söylemlerini geri çekmiş, özür dilemiş olsa da bu beyana sessiz kalması, aslında bir cevap vermemek değil; sessizlikle yanıt vermekti. Literatürde bu tür tavırlar “ghosting” olarak tanımlanır:
Tek taraflı bir iddia, karşı tarafın sessizliğiyle karşılanır. Bu da başlı başına bir mesajdır.
Ghosting, bir yanıt vermeme biçimi değil;
Bilinçli bir iletişimsizliktir.
Elon Musk bu tavrıyla şunu söylüyor gibi:
“Trump’a yakın durmam gerekmiyor. Onunla bağ kurarsam bu benim seçimim olur, onun değil. Ama bu bağın koşullarını ben belirlerim.”
BUNDAN SONRA NELER Mİ OLUR?
Elon yeni bir kart açarak sahnede kaldı ama o oyuna girmedi.
Günler sonra Elon Musk, Trump’ın eski danışmanı Sergio Gor’a “yılan” benzetmesiyle açık bir tavır koyarak gündem değiştirdi.
Doğrudan Trump değil, ama çevre figürlerle mesafe çizmeye devam edeceğini gösterdi.
Bu durumda; Trump, yeni açıklamalarla Musk’ı yanına çekmeye çalışabilir,
Bu ilişki asla açık bir dostluğa dönüşmeyebilir;
Ama medya bu boşluğu “ilişki varmış gibi” oynamaya devam edecektir.
Sonuç?
Hayır, Elon Musk hâlâ bu sevgi ilanına bir yanıt vermedi.
Yani Trump’ın o cümlesi hâlâ boşlukta asılı duruyor.
Ghosting devam ediyor.
Ve bu durum hâlâ Musk’ın lehine işliyor.