27.05.2025, 13:12

Bir şehre festival gelir: Düzce Konuralp Film Festivali

Şehirleri festivallerle tanımayı seviyorum. Bu bağlamda Düzce de benim için sinemanın büyüsü sayesinde tanıdığım bir şehir oldu. İlk kez bu yıl düzenlenen Düzce Konuralp Film Festivali, yaklaşık birkaç aydır gündemimde olan ve tüm gelişmelerini takından takip ettiğim bir festival oldu. Sevgili Atakan Metin’in davetiyle keşfettiğim festivalin, ilk olarak şubat ayında düzenlenen lansmanına katılmıştım. Lansmanda festivalde neler yapılacağını keşfetmiş ve şehri kısacık da olsa tanıma şansını yakalamıştık. Bu kez 4 gün boyunca hem yeni insanlar tanıdığım, hem sinemanın farklı yönlerini fark ettiğim, hem de yeni yerler keşfetme şansı bulduğum bir festival oldu. Özellikle üniversite öğrencilerinin festivale gösterdikleri ilgi çok önemliydi. Çünkü bir festival düzenliyorsanız ve o şehrin sinema öğrencilerini festivale katmalısınız. Bu nedenle öğrencilerin hem festivale katılması, hem de festivalde görev almaları oldukça hoşuma gitti. Türkiye’nin en genç ili olan Düzce’de böyle bir festival organizasyonu yapılıyor olması değerli. Festivalin fikir babası olan ve başından bu yana canla başla çalışan Düzce Valisi Selçuk Aslan, “Düzce ve sinema birbirine çok yakıştı. Festivalin ilk yılında sinema şehri olma yolunda büyük bir adım attık” diyerek, aslında sinemanın büyüsünü yakaladıklarını ve bu büyünün sürerek artacağının sinyallerini verdi.

ÖDÜL AÇ AÇINA FİLME GİTTİ

Festivalde En İyi Film ödülü Ahmet Toğaç’ın Aç Açına filmine verildi. Aile temalı filme verilen 'Düzce Valiliği Özel Ödülü’nü ise Merve Kuş Mataracı’nın 'Emma' filmi kazandı. Belgesel Kategorisi’nde birinciye verilen ‘En İyi Belgesel Ödülü’ Abdullah Harun İlhan’ın ‘Free Words: A Poet From Gaza’ belgeseli oldu. İkincilik ödülünü Fatih Diren’in ‘Baletler Köyü’ belgeseli kazanırken, üçüncülük ödülünü ise Yalçın Çiftçi’nin ‘Beyaz Dağın Çocukları’ aldı. Yapım Destek Kategorisi’nde birincilik ödülü Selin Aktaş’ın ‘Anne, Babam Bana Kızacak mı?’ filminin olurken, ikincilik ise Duhan Kavakoğlu’nun yaptığı ’89.10’ filminin oldu.

HÜLYA KOÇYİĞİT, EDİZ HUN VE YÜKSEL AKSU SÖYLEŞİ YAPTI

Festival kapsamında film gösterimlerini, söyleşileri ve törenleri takip ettik. ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görülen Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun için çok özel ve benim de çok beğendiğim bir söyleşi planlaması yapılmış. Festivalin açılış töreninde ödül alan Hülya Koçyiğit, törenin ardından söyleşi için sahneye çıkarıldı. Açılış töreni sahnesinde müzisyenlere de eşlik eden Koçyiğit’in ‘Hayat Bayram Olsa’ şarkısına eşlik ettiği anlar çok renkliydi. Söyleşide filmlerindeki deneyimlerden de bahseden Koçyiğit, günümüzün sinema ve televizyon dünyası hakkında da konuştu. Değişimin güzel olduğunu ama değişimle beraber toplumun kimliğinin yitirilmesini durumunun da düşünülmesi gerektiğini belirtti. Kısa film yapan genç yönetmenlere de değinen Koçyiğit’in, “Gençlerin kısıtlı imkanlarla yaptığı filmleri izleyin, onları yüreklendirin. O gençlere bakın; neler doğacak, göreceksiniz” demesi oldukça önemliydi.

Festival kapsamında 2006 yapımı ‘Dondurmam Gaymak’ filmi gösterilen yönetmen Yüksel Aksu, harika bir söyleşiye imza attı. Çocukluğundan bu yana hikaye anlatıcılığını çok sevdiğinden söz eden ve sinema sanatının endüstriyel anlamda pahalı olduğunun altını çizen Aksu, “Sinema sanatı, belki de en az sanat yapabileceğimiz bir dal. Bugün belki bir tuval alınır, bir a4 kağıda şiir yazılabilir, ya da Word dosyasında roman yazılabilir. Gelecekte ne zaman ki çocuklar kırtasiyeden sinema malzemesi alma haline gelecek, sanat asıl o zaman sanat olacak. Sinema çok popüler ve toplum mühendisliğine uygun olduğu için, egemenlerin de gözlerinin üzerinde olduğu bir alandır” diye özetledi. Filmlerinin kendi çocukları olduğunu ama dizilerinin ise gayrimeşru çocuğu olduğunu söyleyen Aksu, yeni filmi ‘Postacı’ nın da müjdesini söyleşide verdi. 

Ediz Hun: ‘Hayata asılın arkadaşlar’

Festivalin kapanış ve ödül töreninin hemen öncesinde bir söyleşi gerçekleştiren Ediz Hun ise, ‘Hayata asılın arkadaşlar’ diyerek gençlere tavsiyelerde bulunarak söyleşine başladı. Her insanın ayrı bir özellik taşıdığına değinen Hun, çevre konusunda konferanslar verirken karşılaştığı durumu şöyle anlatıyor: “Şu anda dünyada ‘World  Population Clock’ diye bir şey konuşuluyor ve burada dünya nüfusunun 8 milyar 222 milyon olduğu belirtiliyor. Bunun yüzde 40’ını nerdeyse Hindistan, Çin, ABD ve Endonezya tutuyor.” Yeşilçam film döneminde unutulmaz anlar yaşadıklarını da anlatan Hun, insanoğlunun hep sevgi ve mutluluk aradığından söz etti. Aşık Veysel’den alıntı yaparak sözlerini sürdüren Hun, şunları söyledi: “Oysa  bazen bir kuşun kanat çırpışına takılır sevgi. Bazen bozkır serinliğinde ağustos böceklerinin musiki cümbüşüdür. Bazen hiç ummadığınız yerde açmış bir kır çiçeği, bazen bir goncagüldür… Aşık Veysel’deki tasvir derinliğini düşünebiliyorsunuz değil mi? Biz de insanız, bizim de duygularımız var. Sevkiyle birbirimize yaklaşalım. Nefreti, kıskançlığı ve kini bırakalım.” Yeşilçam’da çalıştığı sanatçıları birbirinden ayırmadığını söyleyen Hun, “Türkan (Şoray) dört dörtlük bir sanatçı kardeşimdir. Filiz'i (Akın) kaybettik ama dünya tatlısı bir hanımdı, çok severdim. Fatma (Girik) çok zarifti. Ayrı ayrı çalıştım hepsiyle, o zamanlar bölgeler vardı. Mesela Akdeniz bölgesinin merkezi Adana’ydı. Orta Anadolu Ankara ve Doğu Anadolu Erzurum gibi bölünmelerimiz olurdu. Her bölgenin bir müdürü vardı ve star sistemi de böyle doğmuştu. Her bölgenin müdürü başrolleri seçerdi. Ona göre film şirketleri de, ona göre senaristi görevlendirir ve ona göre hikayeler yazılırdı. Dünyada iş yapmış filmlerin senaryoları bize göre değiştirilir ve onlar devreye girerdi” diye özetledi.

Düzce Konuralp Film Festivali, bence ilk yılına rağmen oldukça başarılı ve güzel planlanmış bir festivaldi. İlk yıla rağmen bu kadar büyük olması, kısa filmcileri içine alması ve Yeşilçam’ı unutmaması açısından değere sahipti. Gelecek yıl daha güçlü, daha çok sinema eleştirmenlerini ve sinema profesyonelini içine alan ve daha kapsamlı bir programla yoluna devam edeceğinden şüphem yok. Festival için büyük emek veren festival başkanı Prof. Dr. Ceyhan Kandemir ve tüm ekibi kutluyorum… 

Yorumlar (0)