11.10.2020, 09:12

Çok okuyan çok bilmekle kalmaz

Çok okuyan çok bilir evet ama sadece çok bilmekle kalmaz. Aynı zamanda iletişim becerilerini de geliştirir. Etkili konuşur, kendini iyi ve doğru ifade eder, aynı zamanda iyi de yazı yazar. Beni kitap okumaya daha küçük yaşlarda annem alıştırdı. Çocukluğumda Kadıköy’de Gençlik Kitapevi vardı, ayda bir oraya gidilir ve en 2 kitap alınırdı. Bunda benim sınıfta okuma ve yazmayı söken son çocuk olmamın da payı büyük tabi.

2. döneme kadar bu durumu fark etmeyen annem, Nisan ayı gelip de yakama hala kırmızı kurdele takılmayınca (o zaman okumayı sökenleri, okuyamayanlardan ayırmak için yapılırdı) şüphelenip sordu: Sizin sınıfta hiç okuyan yok mu? Ben de saf saf yok var bayağı da ben çözemedim henüz diye cevaplamamla, annemin beni evde her akşam hızlandırılmış özel kursa alması bir oldu. Ben sökene kadar da tuhafiyeciden kırmızı kurdele alıp evden okula giderken, okuldan eve dönerken sokakta yakama takardı mahalleli hala okumayı sökmediğimi öğrenmesin diye.

Ben de oğlum Eren’e okumayı küçük yaşta sevdirmek için 1.5 yaşından sonra her gece kitap, okudum. İngilizce, Türkçe, resimli, resimsiz, masal kitapları elimizden düşmezdi. Uçakta, otomobilde özellikle uzun seyahatler de en büyük kurtarıcımız kitaplar olurdu. Bir dönemde hayvan ansiklopedisine sarmıştık. Gecko, (geko) armadillo, bin bir çeşit hayvanı türleri ezberden sayardı. Biraz daha büyüğünce de bilim kitaplarına el attık. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar? Suyu dondurunca buz, buzu ısıtınca erir su olur, suyu kaynatınca buhar gibi hem okuyup hem deneylere yaparak evde kendi çapımızda eğlenirdik. Ta ki buzdolabından yumurtalar esrarengiz biçimde kaybolmaya başlayana kadar.

O zaman Kanal D’de çalışıyorum, Eren’e de ablamız Nurcan bakıyor. Nasıl tatlı nasıl iyi bir insan kulakları çınlasın buradan. Fakat her hafta 15-20 tane aldığımız yumurtalar 2 -3 gün bile olmadan 1 ya da 2 tane kalıyordu. Yumurtanın hesabı da yapılmaz, sorsam da ayıp yanlış anlar kaygısı ile bir süre soramadım. En sonunda Nurcan yaz geldi hava sıcak her gün Eren’e yumurta yapma. Şaşkınlıktan gözleri büyüyen Nurcan, ben yapmıyorum ki siz yapmıyor musunuz demez mi? Nurcan da yapmıyor, ben de yapmıyorum nereye gidiyor bu yumurtalar anlam veremedik.

Bir gece evde elektrikler kesilince yumurtaların sırrı da ortaya çıktı. Eren’le sıkıntıdan hazine avcılığı diye bir şey uydurdum oynamak için. Elimizde el fenerleri evde kıyı köşe unutulmuş, düşmüş, kaybolmuş eşyaların peşine düştük. Kanepe altı, dolap arkası aklımıza gelen her yere ışıklar gelene kadar bakmaya başladık. Neler neler bulduk, bozuk paralar, lego parçaları, minik arabalar, 3 yıllık emzik bile bulduk. En son Eren’in odasına girdik, yatağının altına bir tuttum ki feneri bir de ne göreyim; 57 tane yumurta eşit aralıklarla yatağın altına dizilmiş öyle bana bakıyor. Eren bu ne diye sormamla "Aaaa onlar benim civcivlerim her akşam kuluçkaya yatıyorum, çok yakında yumurtadan çıkarlar" demez mi. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Bizim kaybolan yumurtalar meğer Eren’in yatağının altındaki kuluçka merkezindeymiş de bizim haberimiz yokmuş. Elletmiyor da yumurtaları, Allahtan kırılmamış hem kokacak hem de saatlerce temizlemek gerekecekti. Emektar Havva Teyzemize attık suçu evi temizlerken kırdı yumurtaları diye de topladık hepsini yatağın altından. Fakat Eren bebek katili diye aylarca Havva Teyzesine küstü konuşmadı o ayrı. Kadında köyden ona 2 tane sürpriz civciv getirdi de öyle barıştılar.

Nereden çıktı şimdi bu okuma sevdası demeyin. Salgın yüzünden okula gidemeyen online eğitim bahanesi ile çocuklarımızı ekranlara kaptırdık. Laptop, telefon, tablet ve YouTube bağımlısı olan çocuklar kitapların büyülü dünyasından ışık hızı ile uzaklaşıyor. Kendilerini doğru ifade edemiyor. İletişim becerileri azalıyor. Özellikle zamanın çok hızlı aktığı, kimsenin kimseye kaliteli vakit ayırıp, gerçekten dinlemediği bu zamanda kendimizi, az ve öz anlatmak için kitap okumalıyız. Kitaplar insanoğlunun kimliğidir, zamansızdır, yüzyıllara meydan okur, modası geçmez ve hayal gücü jenaratörüdür. Özellikle evlerde dışarıdan daha fazla vakit geçirdiğimiz Covid günlerini atlatmak için çocuklarımızı her zamankinden daha fazla okumaya teşvik edelim. Kitap okuyan insan üretir, önce kendine sonra da başkalarına illa ki faydası olur. Kuran-ı Kerim’in ilk emrinin de oku olmasının en büyük nedeni de budur.

Çok sevdiğim bir sözle yazımı noktalıyor ve hepinize sağlıklı, bol okumalı pazarlar diliyorum.

“Bir kitap okuyan çok şey bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar.” / Frederick Pollock

Yorumlar (0)