18.06.2021, 10:54

Derdi tenin değil ruhun çıplaklığını anlatmak

Uzun yıllardır televizyon yöneticilerinden ve yapımcılardan duyduğum bir cümle var: “Farklı içerik.” Ben de o farklı kelimesinin Türk televizyonculuğu için anlamını en az beş senedir çözmeye çalışıyorum. Çünkü farklı diye başlayan içerik nedense yayınlanana kadar, yolda başına her ne geliyorsa, “aynı”ya dönüşüyor. Sonra sen “Aaa bu aynı” dediğinde “Farklı olduğunu nasıl görmezsin?” diye başlayan sesleri duymaya başlıyorsun. Sistemin işlemesi için hep aynı yerde, hep aynı insanlar ve hep aynı sesler gerekiyor. Yer değiştirme olacaksa da kurallar belli; isimler değişiyor ama yüzler aynı kalıyor. En ufak bir “farklı” ses püskürtülerek yollanıyor. Üstelik bu püskürtülme bir eğlence konseptinde yapıldığı için ortada hiç kan, gözyaşı ve entrika olmuyor. Zaten herkes her şeyi çabuk unutuyor mantığı işleniyor. Böylece farklı “aynı”ya dönüşürken acısız, ameliyatsız bir işlem oluyor. Sonuçta “farklı” görünen “aynı”lara dönüşülüyor. Aynalar herkes hep aynıyı gösteriyor.

Eylül’ün derdi hep kaçmak

İşte bu aynılığın içinde Çıplak 2: Ölenle Ölünmez bir yıldız gibi “Ben farklıyım” diye bağırıyor. Farklı çünkü daha önce çok anlatılmış bir dünyayı anlatıyor ama bunu yaparken duygularını göstermekten korkmuyor. Asıl derdi tensel çıplaklığı anlatmak yerine ruhların çıplaklığını ortaya koymak. Bunu yaparken yabancı filmlere selam göndermeyi ihmal etmiyor ama derine en derine inmeye, insanı Freud’un tanımıyla id (alt bilinç) ile yüzleştirmeye kararlı görünüyor.

Dizide; baş kahramanımız Eylül anne ve babasının sıkışmış hayatından kurtulmak için sevgilisiyle Tekirdağ’dan Almanya’ya kaçarken yolda masumiyetini kaybediyor. O yolda yaşadığı bir hırsızlık, bir cinayet ve bir ayrılıkla hayatı bambaşka bir noktaya geliyor. Eskortluk yapmaya başlayan Eylül bu defa da Galler’e kaçmak için uğraşıyor. Onun derdi hep kaçmak. Ama asıl kaçtığını kendisi olduğunu hala bilmiyor.

Farklı olduğunu gösterdiği proje

Çıplak ilk sezonuyla bizi çok şaşırtmış ve içeriğinden çok bu ülkede böyle cesur bir iş yapılmasına takılmıştık. İkinci sezonu izlerken anlıyorum ki, yaratıcıları Can Evrenol ve Merve Yöntem bunu özellikle tasarlamış. Hepimizi ikinci sezonda dükkanın içine sokmak için ilk sezon vitrine bakmaya ikna etmişler. Zaten ilk sezonu da sırf ikinci sezonu anlatabilmek için yaptıklarına eminim. Dizide bu sezon Müge Bayramoğlu, Taro Emir Tekin, İpek Erdem, Selin Dumlugöl, Dila Yağcı, Bora Ecer, Berçem Koç, Umut Kurt, Murat Kılıç, Feriha Eyüboğlu, OğuzBirengel, Ege Tüllef rol alıyor. Hepsi birbirinden iyi. Müge’ye bayılıyorum ve bugüne kadar defalarca bunu dile getirdim. Daha önce onu defalarca izledik ama Çıplak Müge Bayramoğlu’nun bize “farklı” olduğunu gösterdiği ilk projeydi. Bu sezonun en dikkat çeken ismi ise İpek Erdem. Hande Hanım karakterini çakralarında gezdirip ışığında eritmiş, tepe çakrasından bir ışık yayıyor. :) 

Her Çarşamba 21.00’de…

Ezcümle; Çıplak 2 Ölenle Ölünmez iyi, farklı ve cesur bir şey izlemek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir alternatif. Ekranda farklı bir şey söyleminin çok bilinmeyenli denklemini de çözmüş görünüyor. BluTV’de her çarşamba 21.00’de yeni bölümü yayınlanıyor. Şu ana kadar 5 bölümü yüklendi. Umarım sezonlarca devam eder dediğim bir iş. Yapanın, yazanın, çekenin, oynayanın ve yayınlayanın, kısacası emeği geçen herkesin ellerine sağlık! Çıplaklığınız daim olsun.

Yorumlar (0)