09.11.2020, 09:20

Dizi dünyası...

Çok bileşenli, karmaşık bir yapı dizi endüstrisi. Güç kimin elinde, zaman zaman değişiyor. Yayıncı, yapımcı, oyuncu, menajer, yönetmen, senarist, set ekipleri ve bazen de gündem belirliyor dizinin kaderini. Oysa her projede çok büyük emek var. Doğrudan ve dolaylı yüzlerce insan için ekmek kapısı.

Hikaye ve tasarım en kritik belirleyici. Senaryo ekibi, cast ve reji birbirini çok iyi anlaması ve bütünleşmesi gereken unsurlar. Yapımcı ekibinin, yayıncı projenin arkasında durmalı. Ama tüm bileşenlerin tek bir amacı olmalı: “İşe, yani projeye hizmet etmek, katma değer sağlamak”

Aksi durumda başarısızlık kaçınılmaz. Bencilliği tolere ederek istikrar ve performans sağlamak imkansız.

Yani; oyuncu, kendini iyi ya da karizmatik ya da güzel göstermek için değil, rolün gerçekliğine izleyiciyi inandırmak için çaba göstermeli. Varsa yeteneğini rolün gereği için kullanmalı.

Yönetmen, senarist ve yapımcının hayal ettiği dünyayı kavrayabilmeli ve kendi yeteneğiyle harmanlayarak dizinin dünyasını kurmalı.

Senarist, hikayenin akışında dağılmadan, ilgiyi “bitmek bilmeyen dizi sürelerinde” bile diri tutan, temposunu mümkün mertebe kaybetmeyen metinler yazmalı.

Ve bu 3 unsur, birlikte çalışmalı. Birbirine üstünlük sağlamaya çalışmadan, ego savaşına girmeden...

Herkesin yeri ve misyonu belli.

Metnin patronu senarist.

Sahnenin patronu yönetmen.

Rolün patronu oyuncu.

Anlaşmazlık durumunda tabii ki setin ve projenin patronu yapımcı.

Projeye inanmış ve arkasında durmaya hazır bir yayıncı da var ise başarılı olmamak için hiç bir sebep yok...

Bütün bileşenler “eleştiriye açık” olmalı. Hata insana mahsus. Akıl, akıldan üstün.

Tüm bu sinerjinin sağlanabilmesi için de gerekli olan açık iletişim ve doğru diyalog.

Formül belli de işte pratikte o kadar kolay olmuyor uygulamak. Gündeme yenik düşmek de var. İnsana yenik düşmek de var. Rekabete yenik düşmek de var. Ve hatta maalesef kibir ve egoya yenik düşmek bile var.

Biraz da kısmet tabii...

İletişim...

Orada, burada ya da sosyal medyada proje haberine denk geldikleri bütün yapımcı ya da sektör çalışanlarına “Ben oyuncu olmak istiyorum, bana yardımcı olur musun” tadında mesaj ve mail atan bir güruh var. Bu arkadaşlara tavsiyem şu. Girişken olmak Instagram ya da Twitter’dan tanımadığınız insanlardan talepte bulunmak değildir. Oyuncu olmak emek ister, yetenek ister, kilometre ister, eğitim ister. En kötüsü de bu iletişim şekliyle “başarılı” olacağına inanıyor olmak...

Biraz akıl, biraz fikir. Ama en çok tavır ve üslup.

Herkese lazım.

Yorumlar (0)