03.06.2020, 09:16

Jürilik makamı parladı

Geçtiğimiz hafta Murat Boz'un Instagram paylaşımı 9 sezondur oturduğu O Ses Türkiye jüri koltuğuna veda ettiği haberlerine sebep oldu. Ardından Hadise #muratbozstyle hashtag'i ile bir fotoğraf paylaştı. Kim jüri koltuğuna veda edecek derken Seda Sayan'ın ayrıldığı haberleri geldi. Belçika'da yine bir şarkı yarışmasında birinci olup, sonra Pop Star Türkiye'de sunuculuk yaparak büyüttüğü şöhretini 9 sezondur jüri üyesi olarak koruyor Hadise. Murat Boz ise bir zamanlar vokalisti olduğu Tarkan'ın tahtına adayken, ünlü jüri üyesi olarak devam etmeyi seçti kariyerine. İkisi de ilk sezondan bu yana O Ses Türkiye jüri koltuğunun değişmeyen isimleri. İkisi de müzikal çalışmalarından çok jüri üyesi olarak anılır oldular. Eskisinden daha büyük bir popülariteye sahip oldukları yadsınamaz. Böylece pek çok markanın da reklam yüzü oldular. Bu vesileyle durup Türkiye'de yapılan müzik yarışmalarına bir kez daha baktığımızda birincileri hatırlamadığımızı ancak jüri üyelerinin ününe ün kattığını görüyoruz.

Hem yarışmacı, hem jüri üyesi

Jüri üyeliği televizyon yarışmalarıyla birlikte hayatımıza giren bir kavram. Müzik, yemek, moda... Her konuda yarıştırdık insanları. Ve format neyse o konunun ehli insanlar oturdu jüri koltuklarına. Daha önce hiç tanımadığımız aşçılar, moda tasarımcıları, yapımcılar, kuaförler... Şu anda pek çok oyuncudan daha şöhretliler. Ancak işinin ehli olmak o koltuğa oturmak ve koltuğu korumak için yeterli değil. Jüri en az yarışmacılar kadar ilgi çekici olmalı ki programın sürekliliği olsun. Ve genelde iyi polis, kötü polis olarak ikiye ayrılıyor jüri üyeleri. Kameralar kapandığında kim daha şefkatli bilmiyoruz ama birilerinin kamera önünde iyi rol yaptığı kesin. Ve pek çok program kaostan beslenerek reyting toplamayı seçiyor. Bu yarışmalar sayesinde izleyici eleştirmenin, özellikle negatif eleştirinin gücünü öylesine sevdi ki yarışmacıların birbirlerine puan verdiği formatlar geliştirdi yapımcılar. Rekabete yeni bir boyut katıp hem yarışmacı, hem jüri yaptık insanları ve yarışma olmakla reality show arasında gidip gelmeye başladı bazı formatlar.

Vazgeçemediğimiz konsept; müzik yarışmaları

Ancak asla vazgeçmediğimiz konsept müzik yarışmaları oldu her zaman. Televizyon hayatımıza girmeden önce de gazete ve dergilerin öncülüğünde yarışmaların yapıldığını biliyoruz. Müzik festivalleri ve liselerarası müzik yarışmaları gençlerin şöhret olmak, tabiri caizse 'yırtmak' için değil de kendilerince en iyi niyetle bu yola çıkıp, yeteneklerini ortaya koydukları yarışmalardı. Her ne kadar artık rağbet görmese de bu yarışmalarda derece alarak profesyonel müzik hayatına adım atan pek çok isim oldu. Müzik yarışmalarının televizyonda kendine yer bulduğu benim hatırladığım en eski örnekse Pop Show. Suat Suna, Demet Sağıroğlu, Deniz Seki gibi isimleri müzik piyasasına kazandıran, Sezen Aksu'dan Ajda Pekkan'a pek çok önemli ismin oy kullandığı bu yarışmada sadece ses/performans değil, aynı zamanda orijinal besteler de yarışıyordu. Pop Show 93'te Suat Suna kendi besteleri ile birinci, ikinci ve dördüncü oldu. Bu yarışmaların öncelikli amacı müzik piyasasına yeni besteler ve yorumcular kazandırmaktı. Zira henüz reyting kavramı ortada yoktu. Özel televizyonların sağladığı özgürlük henüz sömürülmemiş, TRT'den kalma otokontrol gevşememiş ve 90'lı yılların Türk Pop’undaki birlik hali herkesi sarıp sarmalayarak bambaşka bir jüri sunmuştu bize. İnternette ünlü olmanın mümkün olmadığı zamanlar için büyük bir fırsattı. Bu fırsatı yakalayarak Pop Show 95 birincisi olan Deniz Seki, yıllar sonra Pop Star'da jüri üyesi olarak yer buldu kendine.

Ses yarışmalarının miladı; Pop Star Türkiye

Tartışmasız birçoğumuz için ses yarışmalarının miladı Pop Star Türkiye. 2003 yılında başlayan yarışma farklı konseptler, her sezon değişen sunucu ve jüri üyeleriyle sezonlar boyunca yoluna devam etti. Değişmeyen tek şey yapımcı Osman Tan Erkır ve jüri üyesi Armağan Çağlayan oldu. Jüri üyeleri Pop Star formatının kilit noktasıydı, yepyeniydi Türk izleyicisi için. Yarışmacıların performanslarından daha çok jüri üyelerinin yorumları ve onlarla hemfikir olup olmamak konuşuluyordu ekran başındakiler arasında. Sonrasında başlayan yarışmalara da rol model oldular. O güne kadar tanımadığımız Armağan Çağlayan bir ekran figürüne dönüştü Pop Star sayesinde.

Yapımcı olarak çalıştığı televizyon sektöründe kamera önüne geçti ve hala üretmeye devam ediyor. Aynı sezon yayınlanan Akademi Türkiye jüri üyeleri senarist Meral Okay, yapımcı Pelin Akat, gazeteci Yüksel Aytuğ ve radyocu Cem Ceminay ekranda da tanınır oldular. Big Brother ile ses yarışması konseptini içine alan format BBC'den ithaldi. Her iki yarışmanın finalistlerini şu anda tam olarak hatırlayamıyoruz, Barış Akarsu dışında hiçbir yarışmacı müzikal anlamda başarı elde edemedi ne yazık ki. Ama olsun, izleyici eğlendi!

Yarışmacılardan çok jüri üyelerine tutunduk ve onları tuttuk ekranlarda. Hala büyük prodüksiyonlu müzik yarışmaları yapılmaya devam ediyor. 'Yarışmacı kalmadı herkes mi şarkıcı olmak istiyor bu ülkede' dememize rağmen biri bitip bir yenisi başlıyor. Yabancı formatların her biri alındı, denendi. Denenip başarılı olanların hepsi bir sonraki sezonda aynı performansı gösteremedi ancak ''O Ses Türkiye'' 9 sezondur ekranlarda. Başka formatların aksine herkes iyi polis bu yarışmada. Bakalım yeni sezonda da her şey aynı mı olacak? Kim gidecek kim kalacak? Aynı yayın saatinde rakip kanallar ne yayınlayacak? Bu sezon kimler şarkı yarışmalarında birinci olup, unutulacak!

Yorumlar (0)