15.05.2020, 12:09

Nasıl bir fantastik istiyoruz?

Dizi Doktoru’na yazacağımın haberini aldığımda içimi küçük bir telaş kaplamadı desem yalan olur, aklımda tek bir soru vardı aslında: Ne hakkında yazmalıyım? Uzun bir süre boyunca bu sorumu düşündüm. İzlediğim filmleri ve dizileri gözden geçirdim, en sevdiğim noktalarla sevmediğim noktalarını belirledim ve bir fantastiksever olarak izlediğim filmlerin neredeyse hiçbirinin gerçekçi olmadığını fark etmek beni şaşırtmadı. Ben de tıpkı okumak ve izlemek gibi yazmayı da en sevdiğim şeyi seçmeye karar verdim, fantastik tür.

Fantastik tür bana neler katıyor?

Benim için izlediğim bütün gerçeküstü diziler, her yeni film, bakış açımı genişleterek hayal dünyamı düzenleyen başka bir deneyim. Dizileri izlerken kendi hayal gücümü yazarın evrenine uyarlamayı ve kendimi ana karakterin yerine koymayı seviyorum. Eğer ben Lucy Preston olsaydım ve bütün ailemin Rittenhouse’tan olduğunu öğrenseydim ne yapardım? Benim için asıl eğlence ana karakterle aynı fikri paylaşmadığımız zamanlarda başlıyor. Eğer ana karakter benim seçeceğim kararı seçseydi kurgu nasıl şekillenirdi? Ve böylece zihnimde o kurguyla ilgili alternatif sonlar şekillenmeye başlıyor.

Türkiye’de fantastik dizi ve sinema için ne düşünüyorum?

Neredeyse bütün 2000’ler çocukları gibi ben de Selena, Bez Bebek, Kayıp Prenses gibi dizileri izleyerek büyüdüm. Bu dizileri çok hatırladığımı söyleyemem ama saatlerimi onlar için televizyon karşısında geçirirdim. Ne yazık ki 2013 yılında izlediğim “Sana Bir Sır Vereceğim”den sonra televizyonda yeni çekilmiş Türk fantastik dizisi görememeye başladım. Büyüdükçe hem daha kısa bir sürede, hem de daha karmaşık olayları anlatan yabancı dizileri izlemeyi tercih eder oldum.

Türklerin fantastik türünde ilerlemesi için destek olmalıyız

Şimdiyse Netflix’te Türk yapımı iki fantastik dizi var: Atiye ve Muhafız. Atiye’yi henüz izlemedim ancak Muhafız’ın ilk sezonunu bitirdim. Okuduğum ve duyduğum kırıcı eleştiriler sayesinde başlamadan önce beklentimi oldukça düşürdüğüm bu dizinin ilk sezonu mükemmel olmamakla beraber hiç de fena sayılmazdı. Karakterlerin tepkilerinin biraz saçma olduğunu düşünsem de dizinin İstanbul’u kullanış şeklinden etkilendiğimi söylemeliyim. Bir yerden başlamamız gerekiyor öyle değil mi? Hiçbir şey yapmadan bir anda kusursuz bir eser çıkartamayız.

Bu yüzden eğer bana sorarsanız Netflix için yapılan bu dizileri kötü yorumlar yağmuruna tutmak yerine onları sahiplenmeliyiz ve senaristlerin özgüvenini kırıcı yorumlarınızla yıkmadan, daha sempatik bir dille yorumlar yapmalı ve Türklerin fantastik türünde ilerlemeleri için onlara destek olmalıyız.

Türk genç izleyicisi nasıl bir fantastik istiyor?

Yazımı bitirmeden önce 16 yaşında, henüz ergenlik döneminde genç bir kız olarak Türk fantastik dizisinden neler beklediğimden bahsetmek istiyorum.

Bana göre bir fantastik dizi gizemli olmalıdır, ilk bölümünde izleyicide merak unsurunu uyandırmayı başarabilmelidir. Ben kötü olduğu düşünülen karakteri dinlemeyi, hikayeyi onların bakış açısından görmeyi severim. Benim için önemli olan konu değil, o konunun nasıl işlendiğidir. Dünyanın en klişe konusundan muhteşem bir dizi çıkarken en orijinal konulardan en sıkıcı diziler çıkabilir. Ben aksiyon görmeyi severim, bir dizide boş bakışmalar ya da gereksiz diyaloglar olduğunda kendimi sürekli atlamak zorunda hissediyorum bu yüzden bence fantastik dizilerde eğer x karakterinin y eylemini yapması ana karakterimizi ve temel olayı etkilemeyecekse bu eylem yapılmamalıdır.

Son olarak, bir fantastik dizi senaristi okuru şaşırtacak finaller yapabilmelidir. Bir izleyici olarak kesinlik değil, olasılık istediğimi söyleyebilirim. Sonunun mutlu olacağını bile bile bir filmi izlemek kadar sıkıcı bir şey olamaz öyle değil mi?

Beğendiğim birkaç diziyi buraya bırakmak istiyorum, umarım sizin de hoşunuza giderler.

The OA

Timeless

The Originals

The Order

Yazar hakkında: Deniz Gökkaya, 23 Mart 2004’te İstanbul’da doğdu. 2018 yılında Kartal Doğa Koleji’nden mezun oldu. Şu anda İstek Uluğbey Anadolu Lisesi’nde 10. sınıf öğrencisidir. 4 sezon boyunca Erbulak Evi Yazarlık Okulu’nda yazarlık dersleri aldı. Dağhan Külegeç Yayınları’nın “Aşk”, “Umut” ve “İhanet” adlı kolektif öykü kitaplarında birer hikâyesi yer aldı. Şu anda Erbulak Evi’nde yazarlık eğitmeni Özden İnal editörlüğünde, bireysel kitabı “Oda” üzerine çalışmalar yapmakta olan Deniz, sonbaharda okurlarıyla buluşmaya hazırlanıyor.

Yorumlar (0)