15.05.2021, 14:19

Yazarak kendinizi temize çekin

1 yılı aşkın bir süredir dizidoktoru.com’da her pazar sizlerle düzenli olarak buluşuyoruz. İlk yazım bu köşede geçen yıl 19 Nisan’da yayınlandı. Pandemide kapanmanın ilk dönemini yaşıyorduk ve başımıza daha nelerin geleceği konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Oya açmak istediği siteden heyecanla bahsettiğinde nasıl yardımcı olabilirim diye kafa yorarken içimden ben de bir şeyler yazsam ne güzel olur diye geçirmiştim. Ve kalp kalbe karşıymış ki; Oya iletişim uzmanı olarak mesleki deneyimlerimi paylaşmak ister miyim diye sordu.

Yazmanın bu kadar iyi geleceğini, her hafta sizlerle bir araya gelmenin büyük bir keyif olacağını hiç düşünmemiştim. Bunu gören ve bana bu şahane fırsatı veren Oya’ya çok teşekkür ederim. Her hafta ne yazacağım diye düşünürken 1 yılı geride bıraktığımıza inanmakta zorlanıyorum, çünkü yukarıda size bahsettiğim konuşmayı yaptığımız gün daha dün gibi.

Özellikle salgın döneminde yazmaya başlamamın bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Her şeyin doğru bir vakti ve yeri olduğuna inanırım, ne yaparsak yapalım su akar yatağını bulur. Bende Oya sayesinde sizleri buldum. Zorlandığımız, geçip gitmesini beklediğimiz günlere biraz umut biraz espri katmak için elime aldığım kalem bağımlılık yarattı. Umarım sizlerde benim kadar keyif alıyorsunuzdur. Bu Pazar sizlere yazmanın iyileştirici gücünden bahsetmek istiyorum. Yazmak, fark etmediğimiz isteklerimizi somutlaştırırken içimize attıklarımızla da yüzleşmemizi sağlıyor. Yazarak şifalanmak aslında mümkün çünkü ben bu mucizeyi 1 yıldır yaşıyorum. Sizlerle paylaştığım fikir, duygular ve anılarım sayesinde ben de kendimle yüzleşip, kendimi temize çekiyorum.

Şimdi aynısını sizlerden rica ediyorum. Yazın, ne yazdığınızın önemi yok aslında. Günlük olur, not olur, mektup olur, hedefler ya da gitmeyi istediğiniz ülkeler hakkında yaptığınız, öğrendiğiniz araştırmalar da… Çünkü bir kez başladınız mı, gerisi gelir, not diye yazdıklarınız anılara, günlükler hikayelere dönüşür. En kötü boş vaktimizin bol olduğu kısıtlandığımız bu süreçte sizi ferahlatır ve rahatlatır yani kaybedecek hiç bir şeyiniz yok.

1 yıldır ne hissettiğinizi, neler üzüldüğünüzü, neler sevindiğinizi, özlediğinizi yazmakla başlayın, bakalım bu serüven sizi hangi sulara götürecek. Hoşunuza gitmese yırtıp atın, yeniden bambaşka bir şeyle yeniden başlayın.

Yaşamın zorlu deneyimlerinde sadece tek bir haritaya dayanarak çözüm üretebilmek her zaman mümkün olmayabilir. Hayat aslında parçalardan oluşmaz, bizler onu bölümlere ayırarak daha başa çıkılır hale getirmeye çalışırız. Negatif yaşanmışlıklara karşı “yazı yazmanın şifası” da yaşam haritalarından biridir.

Yeni araştırmalar, yazı yazmanın tehlikeli hastalıklarla mücadele eden insanlara fiziksel faydalar sağlayabileceğini öne sürüyor. Bu araştırmaların öncüsü olan psikologlar James Pennebaker ve Joshua Smyth, duygular ve stres hakkında yazmanın bağışıklık sistemini güçlendirebileceğini savunmaktadır. Smyth tarafından 1998’de “Journal of Consulting and Clinical Psychology” dergisine yazılan makalede, yazmanın bir fark yarattığını ancak bu farkın içerik; biçim ve ayrılan zaman ile sıkı bağları olduğu dile getirilmiştir. Smyth, duyguları ister konuşma ister yazma yoluyla tek başına açığa vurmanın sağlığı iyileştirmek için yeterli olmadığını; yazmanın iyileştirici gücüne dokunmak için, insanların yazıyı, duygularını daha iyi anlamak ve onlardan öğrenmek için kullanması gerektiğini vurgulamaktadır.

1. Yazmak, bir şeyleri anlamamızı sağlar.

Ne yapacağımızı bilmediğimizde, kelimeleri kâğıda dökmek somut bir his uyandırır. Çoğu zaman her şey siyah ve beyazdır. Yazmak kendi kendinle sohbet ederken gri alanları fark etmemizi sağlar. Önümüzdeki boş kâğıt; endişelerimizi, korkularımızı ve umutlarımızı ortaya çıkarabilmek için kullanacağımız yaratıcı bir alana dönüşebilir.

2. Yazmak, bırakmamıza ve asla cevap bulamayacağımızı kabul etmemize yardımcı olur.

Duygularımızı yazarak keşfetmek, tüm sorularımızı ve olası cevaplarımızı bize erişilebilir kılar. Zaman içinde somut ilerleme kaydederiz. İnceleyebilir, yeniden ayrıntıları görebilir ve sonunda keşfetmek için çalıştığımız şeyin ötesine geçebiliriz.

3. Yazmak zihinsel ve fiziksel sağlığımızı iyileştirir.

Araştırmalar, rahatsız edici konular hakkında yazmanın bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğini ve duygusal sağlığımızı iyileştirdiğini; bunun da hayatımıza birçok yönden fayda sağladığını kanıtlıyor. Yazmak bize olumsuz duyguları anlamak, işlemek ve serbest bırakmak için bir alan açar.

4. Yazmak bakış açımızı değiştirir.

Yazı yazmanın en popüler hali günce tutmak olarak söylense de kendi romanında kaybolan herkes, yaşananların kurgusal bir versiyonunu yazarak da duygularını bambaşka bir perspektiften yeniden tanımlayabilir. Alternatif bir son, detaylardaki farklılıkların bütüne olan etkisi hikâyeyi tamamen değiştirebilir.

Belki de asıl işimize yarayacak olan; etkileyici, metaforlarla dolu, edebi yönden kusursuz bir metin yazmak değil de sadece basitçe hayatı aktarmaktır. İster günce ister kısa deneme ister bilimsel araştırma ya da sosyolojik bir makale olsun ne yazarsak yazalım; orada zihnimizi görürüz. Kelimelerin altında kendimizi, arasında ise bizi etkileyenleri buluruz.

Yukarıda bahsettiklerim psikolojik faydaları bunların yanı sıra belki inanmakta zorlanacaksınız ama yazmak bağışıklık sistemine ve kalbe de çok iyi geliyor. Kısacası tam bir koronasavar aslında. Yazmak kalp damarlarını rahatlattığı gibi bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve karaciğer fonksiyonları üzerinde düzenleyici etkisi olduğu saptanmış.

Unutmayın, Söyleyeceğiniz sözü yazmak, sizi düşünmeye ve düşünmek ise eyleme sevk eder. Yazacaklarınız önce size sonrada paylaşacağınız sevdiklerinize ilham olması dileğiyle, hepinize keyifli pazarlar.

"Kendisi ve çağı hakkında yazan insan, tüm insanlar ve çağlar hakkında yazmış olur."  / Bernard Shaw

NOT: Kapanma sonrası kontrollü açılmanın herkes için hayırlı olmasını, sağlık ve huzur getirmesini de ayrıca dilerim. Umarım 17 gün kapanmanın acısını yine çılgınlar gibi gezerek çıkartmayız. Yoksa her şey yine boşa gidecek ve bu kısır döngünün kurbanı olacağız.

Yorumlar (0)