07.06.2020, 02:26

Çilekten gömlek

Demirel ağır Alzheimer olan eşini hastanede ziyaret ederken, eşinin doktoru “Efendim sizi tanımaz” deyince, Süleyman Demirel “Olsun ben onu tanıyorum” der.

Bir dakikalığına güzelleşir dünya. Sen ne güzel şeysin vefa. Kimseyi vefasızlık ile suçlayacak değilim, bir gün vefa görürüm diye yaşanmışlık yok hayatımın akrebiyle yelkovanında.

Bana kalırsa bunu bekleyen, temenni eden, arzulayan ahmaktır. Ama kulağa hoş gelir, yüreğe iyi gelir bilirim.

Her birimiz meçhul bir yolculuktayız, bildiğim yegane şey insanlardan oluşuyor duraklarımız. Sen onların, onlar senin durakların. Duraklarında zamanında durup cebine bir tutam öğrenme koyabiliyorsan, ne ala.

Yok kapalı ise idrak yolları, öğrenmek yok ise lugatta, her durak bir öncekinin aynı oluyor. Sen de tüm duraklarına sitem eden bugünün zavallısı, anksiyetelisi, panik ataklısı.

Bugün yine mi aynı yerden kırdılar seni?

Bugün yine mi aynı haksızlığa uğradın?

Bak yine akşam oldu, yine uçurumlar…

Tavanların şahit “Neden hep bunlar benim başıma geliyor?” deyişlerine.

Aklınla olan didişmelerine kalbin şahit.

Bak; gökyüzü “ÖMÜR” diye sesleniyor bulutların arasından ışıl ışıl…

Gülümse! Giydiğin aslında çilekten gömlek diyor sana. Şayet duyabilirsen. Duymak istersen.

Elbette buna türlü anlamlar yükleyecektir her gönül;

Beli otursun da, boyunu nasıl olsa hallederiz dediğin pantolondan başka bir şey değil ömür.

Bak yine akşam oldu, yine uçurumlar…

Evet, fiziki olarak uçurum vardır, gerçektir, kanıtlanılabilir.

Yükseklik farkının aniden değiştiği yerlerde meydana gelen yeryüzü şekillerine uçurum denir.

Duyguların coğrafyasındaysa uçurum şahsındır. Sen aslında hep kendinden aşağıya düşersin.

Hangi duygunu, her neyi, her kimi nereye koyduysan oradan aşağıya düşersin. İnsan kendi uçurumlarını kendi çizer, canı bundan yanar. Murdar olmuş yıllarına bir çentik daha atarsın, büyürsün.

Oysa insan 19 yaşına kadar büyümeli.

Yaşamak mutlak devam etmeli ama ruh toy kalmalı.

İnadına güvenmeli, inadına sevmeli,

inadına inadına beslemeli kedileri, köpekleri.

“Ben niye güvenmek gibi insancıl duygumdan vazgeçeyim kardeşim! Onlar güvenilir olsunlar” demeli.

Bir kuş ötüşüyle çiçek açmalı, ağaç dikip onunla yaş almalı.

Kendi ağacından öğrenmeli baharın gelişini gidişini, toprağın susayışını, günün uyanışını, kana kana su içmesini ağaçlardan öğrenmeli.

Birikebilmeli insan bir ağaç için ve insan 19 yaşında zorla büyümemeli.

Çünkü 19 yaşına kadar düşlerimizde özgür kalır dünya, çubuklu bir formayı öpebilir, o forma ardından anısına yaşayabilir, yemyeşil bir dünyaya sevdalanabilir, ‘O’ genç tüm büyüklere inat tertemiz yüreği ile dünyayı yönetebilir!

“Yaşanılana bir beden büyük geliyor hayat” demiş ya hem şair, hem yazar.

Artık merak etmesin, çağımızda her acının bir numara büyüğü var…

Galiba bu hafta çocukluğumu özledim, gerçekten hakikatli bir şekilde kandırılmayı özledim.

Yaramazlık yaptığımda “Gel çocuğum bir şey yapmayacağım” deyip yanına gittiğimde, babamdan gelen samimi tokadı özledim.

Üzmemek için, kırmamak için, kaybetmemek için bile bile kanmak, aldanmış görünmek, fark edip de sessiz kalmak çok acı.

Ama bu da benim çilekten gömleğim, benim uçurumum.

Daha 19 yaşında…

Yorumlar (5)
Ömer Yürükçe 4 yıl önce
Tebrikler güzel bir yazı, insan her zaman kendisine öz-eleştiri vermelidir
Sümeyye E. 4 yıl önce
Bazen çocukluğumu ziyarete gidiyorum.. oda beni özlemiş oluyor.. Daha 15 yaşında.. Yüreğine sağlık abim❤️
Ece Bayraktar 4 yıl önce
Süper
Ömer Yürükçe 4 yıl önce
Her zamanki gibi güzel bir yazı. Hayat,iletişimler zordur, ancak yaşayanlar olayın kahramanları bilir tam gerçeği. Sevgide menfaattir çünkü insan sevildiği yerde psikolojik rahatlık hisseder,kimbilir insanın sevgisine set çekilmiştir etmenler bilindiği gibi değildir kişi kendisine öz-eleştiri vermelidir yoksa hayat öyle gelir geçer
ecem 4 yıl önce
hakan yufkacıgil yazılarını kaçırmak istemiyorum her yazın da haberim olsun istiyorum çünkü yazılarında herkesin yaşadıkları yaşanmışları bunlardan ders çıkardığımız hikaye gibi severek okuyorum kitap okumayı sevmeyen biri bile senin yazılarında kendini buluyor tebrikler can