26.12.2020, 21:51

Gir içeri, kır dizini, dön önüne kız Sıdıka

Vardır öyle tipler… Hiç beklemediğimiz bir yerde, bir ortamda hiç beklemediğiniz birisi hiç umulmadık bir laf eder ve şaşırıp kalırsınız. Kendi kaplarına sığamamış ruhlardır onlar, sınırlarının içinde görünürken çoktan dışına çıkmış, kural bozmuş, ön yargı tepelemiş tipler… Sıdıka onlardan biriydi. Bir kenar mahallede, orta halli bir ailenin, yaşı itibariyle evde kaldığına hükmedilmiş, geçkin ama nasılsa entelektüel ve bilge kızı.

Mizah yazarı Attila Atalay’ın kaleme aldığı “Sıdıka” yazı dizisi, 1991 yılında Hıbır dergisinde yayımlanmaya başlamıştı. Annesi, babası, abisi, mahallesi, her şey ama her şey o kadar sıradan, o kadar gerçek, o kadar kendi hayatlarımızdan tanıdık ve Sıdıka’nın o doğal ortam içerisindeki varlığı o kadar aykırıydı ama bir o kadar da mümkündü ki maceraları kısa sürede yakından takip edilir oldu, mizah dergilerine düşkün ‘90’lı yıllar gençliği için adeta bir fenomene dönüştü.

Sıdıka serisinde vinyetleri (yani yazıyı süsleyen çizimleri) karikatürist Latif Demirci çiziyordu ve Demirci’nin hayal gücüyle yaratığı tip, bizim yazıları okurken hayal ettiğimiz tiple neredeyse birebir örtüşüyordu. Haliyle, “Sıdıka”nın bir televizyon dizisine dönüşmesi gündeme gelince, en çok Sıdıka karakterini kimin oynayacağı dert olmuştu bize.

“Sıdıka”, 1997 yılında Atıf Yılmaz’ın sahibi olduğu Yeşilçam Filmcilik tarafından Fatmanur Sevinç yönetmenliğinde dizi olarak çekilmeye başlandı. Son derece doğru bir tercihle Sıdıka rolü Hasibe Eren’e verilmiş, annesi Füsun Demirel, babası Ali Erkazan ve kardeşi ise Hakan Tanfer olmuştu. Kast mükemmeldi. Senaryo haliyle Attila Atalay tarafından yazılıyordu. Tabii düzyazı ile sadece diyaloglardan oluşan, hareket halinde, yaşayan bir senaryo yazmanın tekniği ve incelikleri farklıydı birbirinden. İlk bölümlerde bu durum biraz durağanlığa sebep olduysa da zamanla her şey yeri yerine oturacak ve “Sıdıka” dönemin farklı ve özgün komedi dizilerinden biri olarak televizyon tarihine geçecekti.

İlk bölümü 24 Şubat 1997’de Show TV’de yayınlanan “Sıdıka”, 2003 yılına dek 98 bölüm olarak ekrana geldi. Sonraki yıllarda çok kez yeniden gösterildi ve dizinin başrol oyuncuları bu konuda yapım şirketine dava açtılar ve davayı kazandılar. Böylece ilk kez bir dizinin tekrarlarından oyuncuların telif alması konusu gündeme gelmiş oldu. Şimdilerde dizinin tüm bölümlerine YouTube’dan ulaşmak mümkün.

“Sıdıka”nın jenerik şarkısının söz ve müziğini Attila Atalay yazmış, Cenker Sarp düzenlemiş ve Özlem Dilaver seslendirmişti. “Sit-com” matematiğine uygun olarak her bölümü 25 dakika olarak çekilen ve yayınlanan dizi, her ekrana geldiğinde, şarkı dilimize dolanıyor, günlerce aklımızda kalıyordu. Bir albümde filan yayımlandı yıllar boyunca ama o dönem diziyi izleyenlerce hiç unutulmadı.

Üzerinden çok zaman geçti, devir değişti, dünya değişti ama bir yerlerde hâlâ kanlı canlı Sıdıkalar ve onlara terlik fırlatan anneler var ve hep olmaya devam edecek, ondan hiç şüphem yok. Ne diyordu şarkıda:

“Gir içeri, kır dizini, dön önüne kız Sıdıka

Annen görür, baban duyar, dayak yersin kız Sıdıka”

Yorumlar (0)