03.06.2020, 17:06

İçindeki çocuğa sarıl ama nasıl?

Neden hüzünleniriz çocukluk fotoğraflarımıza baktığımızda?

Çünkü o çocuğu o zamanlarda bir yerlerde unuttuğumuzu fark ederiz. Çünkü ona yaşattığımız her acı için, döktüğü her gözyaşı için içimizde bir yerleri suçlarız. Belki de geçip giden zamana hayıflanırız.

Hayatı yaşayış ve algılayış tarzımız çoğu zaman küçük bir çocukken aldığımız kalıplarla şekillenir. Bu kalıplar, o minik aklımızla aldığımız kararlar, yaşadığımız tecrübeler ve genellikle ebeveynlerimizin bize söylediği cümlelerden oluşur.

Biz daha küçücük bir çocukken ailemizin büyük ihtimalle bizi korumak ve bizim için doğru olanı istemek dürtüsüyle söylediği şeyler ya da gösterdiği tavırlar sonucu aldığımız kararlar tüm hayatımız boyunca bizimle birlikte katlanarak büyürler.

Bir gün bir bakarız hep aynı döngüde takılıyor, hep benzer ilişkileri yaşıyor ya da hep aynı tür haksızlığa uğruyoruzdur. Değişen sadece zaman, kişiler ve olaylardır…

Oysa zihnimizin bize hatırlatmak istediği tek bir şey vardır: Çocukken kendimize söylediğimiz o cümle!

Çok istediğimiz ama zararlı olduğu düşünüldüğünden alınmayan bir oyuncak, tüm çocuklar giderken gitmek istediğimiz ama maddi durumunuz elvermediği için gidemediğiniz bir tatil, söz verilen ama imkansızlıklar yüzünden gerçekleştirilemeyen bir vaat…

O kadar küçük ve hayat karşısında o kadar tecrübesizizdir ki, tüm bu olanların arkasındaki gerçekliği göremeyiz ve zihnimiz hemen kafamızdaki soru işaretlerine kendince bir cevap bulur: “Beni kimse sevmiyor, bana verilen sözler tutulmuyor, hep haksızlığa uğruyorum…”

Ve çok küçük yaşta kendi kendimize aldığımız bu karar bizim hayatla sessiz bir anlaşmamız olur.

Biz o olayı belki hatırlayamayacak kadar büyümüş olsak da, yaşadığımız yıllar boyunca her adımımızda o cümle bizimle gelir… Bir gün bir bakarız gerçekten de değersiz hissettiğimiz bir yerdeyiz…

Çünkü içimizdeki çocuk o cümleyi aldığı gün ne kadar üzülüp ağladıysa hala aynı acıyla ağlıyordur… Çünkü o çocuk, bizim artık kocaman bir birey olduğumuzdan, kendi hayatımızı kurduğumuzdan, hatta belki çocuklarımızı büyüttüğümüzden ve başkaları tarafından onaylanmak zorunda olmadığımızdan habersizdir.

Peki, nasıl susturabiliriz içimizde hala her gün aynı kaygı ile korkan, üzülen, ağlayan bu minik çocuğu?

Bir çocuğa nasıl yaklaşıyorsak öyle… Nezaketle, sabırla ve sevgiyle…

Ona gerekirse her gün güvende olduğunu hatırlatarak… Yaşadığı olayların, aldığı kararların geçmişte kaldığını, ebeveynlerinin ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını, onu çok seven ve çok değer veren insanlar olduğunu ve olmaya da devam edeceğini bıkmadan hatırlatarak…

“Geçti” diyerek, saçlarını okşayarak ve yalnız olmadığını hissettirerek…

Bunun için en iyi yöntemlerden biri çocukluk fotoğraflarımızı yakınımızda bir yerlerde, belki telefonumuzda, belki evimizin duvarında, belki cüzdanımızda tutmaktır… Günlük hayatın içinde, yaşadığımız olaylarda çocukken aldığımız o karar cümlesi aklımıza her geldiğinde o fotoğrafı karşımıza alıp onunla konuşmaktır:

  • Geçti
  • Artık güvendesin
  • Korkmana gerek yok
  • Seni çok seviyorum ve bir daha seni hiç bırakmayacağım…

O çocuk, duymak istediği bu cümleleri duyduğunda artık bu tatmin duygusunu başkalarından alma ihtiyacı hissetmeden gözyaşlarını silecek ve çocukluğuna kaldığı yerden devam edecektir.

Böylelikle biz, içimizdeki çocukla barışırken yaralarımızı teker teker sarıp, kendimize öz şefkat gösterip aslında ihtiyacımız olan her duygunun kendimizde olduğunu keşfedeceğiz…

Böylelikle o küçük çocuk hiç hatırlamadığımız duygularımıza dokunup, bizi içsel bir yolculuğa çıkartıp, sonunda kendimize geri getirecektir.

İçinizdeki çocuğa sevgilerimle…

Yorumlar (17)
Kiba 4 yıl önce
Çok güzel olmuş canım benim.
Deniz Pekçetin 4 yıl önce
Nasıl güzel geldi okumak
Gizem Boyacı 4 yıl önce
Tüylerim diken diken oldu kalbime dokundun❤️
Asli 4 yıl önce
Içimdeki çocuğu tekrar hatırlattın... Teşekkürler
Pırıl 4 yıl önce
Mutlaka uygulayacağım, harika bir yazı!
Ali 4 yıl önce
Harika bir yazı
Evşen Çokuslu 4 yıl önce
Ellerine sağlık harika özetlemiş biz biz yapan değerleri. Bir kaç kez zevkle okudum.
Özün 4 yıl önce
Ne güzel yazmışsınız. İçimde bi yerlere dokundu. Önerinizi deneyeceğim.
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın