07.07.2025, 00:29

İklim Yasası halk için bir bilmece mi?

*Bu yazı bir politik duruş ya da yasal kampanya çağrısı değildir. Amaç; iklim yasasının ne anlama geldiğini, neden korkulduğunu, neler içerip neler içermediğini anlamaya çalışmak ve okuyucuyu bilinçlendirmektir. Yazarın kişisel çözümlemesini ve eleştirel değerlendirmesini içerir.*

Son zamanlarda çevremden şu soruyu çok duyar oldum: “Bu iklim yasası gerçekten bizim bahçeye kadar girer mi?” ya da “Elektrik faturasına mı yansır, arabamı mı yasaklar, ben şimdi ne yapacağım?” Haklı sorular bunlar. Çünkü iklim yasası artık sadece çevreyle ilgili bir şey değil. Ekonomimizi, günlük hayatımızı, hatta zihnimizi bile etkileyen bir dönüşümün kapısı.

Türkiye, 2025’in temmuz ayında ilk kez kapsamlı bir iklim yasasını yürürlüğe koydu. Bu yasa ne getiriyor, ne götürüyor? Bu yazıda bunu birlikte anlamaya çalışacağız. Korkmalı mıyız, sahiplenmeli miyiz, yoksa önce biraz okumalı mıyız? Buyrun, başlayalım.

BU YASA NE DİYOR, NE DEMİYOR VE NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

Türkiye’nin yeni iklim yasası, özellikle büyük sanayi kuruluşlarını hedef alıyor. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) adı verilen sistemle, fabrikalar saldıkları karbon için izin almak zorunda olacak. Şirketler düzenli olarak karbon salım raporları sunacak. Bu raporları ihmal eden ya da kurallara uymayanlara 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar ceza var. Belediyelere de görev düşüyor: Artık her il, kendi iklim eylem planını hazırlamak zorunda. Ancak yasa termik santralleri kapatmıyor. Fosil yakıtları bırakmak gibi net bir tarih de yok. Yani bazı şeylere dokunuyor, ama bazı şeylerin yanından bile geçmiyor.

TÜRKİYE'DE BU YASA HAYATIMIZA NASIL GİRECEK?

Şimdilik doğrudan cebimize uzanan bir yasa değil gibi görünüyor. Ama dolaylı etkiler kaçınılmaz. Üretim yapan firmaların masrafları artarsa, bu bize fiyat artışı olarak dönebilir. Belediyeler eylem planı hazırlarken ulaşımı, enerji kullanımını yeniden düzenleyebilir. Kısacası bugün hissetmesek bile, bu yasa yarın kapımızı çalabilir.

BU YASA HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİYOR MU?

Bu yasa 'Her şey değişiyor' dedirtmiyor. Çünkü fosil yakıt teşvikleri hâlâ sürüyor. Termik santraller çalışmaya devam ediyor. Tarım, gıda, su gibi hayati alanlara dokunan net bir hüküm yok. Yani bu yasa bir devrim değil; ama bir başlangıç. Belki de eksik bir başlangıç.

BAHÇEDE DOMATES EKEMEZSİN KORKUSU GERÇEK Mİ YOKSA KURGU MU?

Sosyal medyada en çok duyduğum şey: 'Kendi bahçemde domates bile ekemeyeceğim.' Bugünkü yasa bireysel tarım yapan, balkonunda domates yetiştiren kimseye 'dur' demiyor. Ama bu korkular neden var? Çünkü halk bilgiye ulaşamıyor. Geçmişte de bir yasa çıkıp bir sabah her şeyin değiştiğini çok gördük. O yüzden tedirginlik anlaşılır. Şu anda yasa yalnızca büyük sanayi kuruluşlarını ve yerel yönetimleri bağlıyor. Ama bilgi eksikse, söylenti büyür.

DÜNYA NE YAPIYOR?

Peki, biz yalnız mıyız bu konuda? Hayır. İngiltere bu işe 2008’de başladı. 'Karbon bütçesi' diye bir kavram getirdi. Almanya, genç nesillerin sağlıklı çevrede yaşama hakkını anayasa düzeyine taşıdı. İsveç 2045’te sıfır karbon hedefi koydu. Yeni Zelanda, her yeni yasayı önce iklime uygunluk testinden geçiriyor. Yani dünya bu konuda bizden biraz önce çıktı yola. Bu demek değil ki geç kaldık; bu demek ki daha dikkatli olmalıyız.

PEKİ, KORKUYA YER VAR MI?

Korkuya yer var mı? Eğer bu yasa yine halkın dışında hazırlanırsa, evet! Eğer sadece şirketlere göre uygulanırsa, evet! Eğer bilgi verilmez, sorular yanıtsız kalırsa, evet!
Ama birlikte şekillendirirsek, yani vatandaş olarak öğrenirsek, sorarsak, talep edersek… O zaman bu yasa bir korku değil; bir fırsat olabilir. Sosyal medyadan değil, güvenilir kaynaklardan bilgi alarak... Belediyemize 'iklim eylem planınız var mı?' diye sorarak... STK’larla, çiftçilerle, gençlerle omuz omuza durarak... Kim uyguluyor, kim göstermelik yapıyor, onu izleyerek... İklim yasası tek başına bir çözüm değil ama doğru anlatılır, sahiplenilir ve halkla birlikte yürütülürse; geleceğin umudu olabilir.

SONUÇ OLARAK...

Bu yasa bir korku değil, bir dönüşüm çağrısı. Ama her dönüşüm gibi, doğru anlaşılmazsa tedirginlik yaratabilir.

Bugün için korkulacak bir durum görünmüyor. Ama sürecin nasıl yönetileceğini, nasıl anlatılacağını ve halkın nasıl dahil edileceğini zamanla göreceğiz.

Aslında mesele, yasanın kendisinden çok; onun nasıl yaşanacağıyla ilgili...

Ve bu da sadece yönetenlerin değil, hepimizin sorumluluğu...

KULLANILAN KAYNAKLAR VE REFERANSLAR

* https://csb.gov.tr/turkiyenin-ilk-iklim-kanunu-tbmm-de-kabul-edildi-bakanlik-faaliyetleri-41712

* https://bianet.org/haber/turkey-passes-climate-law-amid-opposition-criticism-309144

* https://climate-laws.org/document/climate-change-act-2008_47b4

* https://en.wikipedia.org/wiki/Climate_change_in_Sweden

* https://en.wikipedia.org/wiki/Federal_Climate_Change_Action_Act

* https://www.dailysabah.com/politics/legislation/turkiyes-parliament-adopts-first-ever-climate-law

* https://www.hurriyetdailynews.com/parliament-passes-turkiyes-first-climate-law-211053

Yorumlar (0)