15.05.2020, 10:04

Kralın son dansı

Netflix’i takip etmeye başladığım ilk günden birbirinden ilginç dizi ve filmlerin yanında esas dikkatimi çeken yapımlar spor belgeselleri oldu. Sporun neredeyse her dalını seven biri olarak gördüğüm belgeseller resmen kendine hayran bırakmıştı. Örneğin bisiklet sporundaki doping sistemini uygulamalı olarak anlatan Ikarus. Mutlu ve huzurlu şekilde bu belgesellerle olan ilişkim devam ederken bir haber geldi ve yüreğime közü düşürdü. Majesteleri Jordan’ın Bulls’taki son yılı çerçevesinde hayatını ve sporu bırakışını anlatacak olan Last Dance belgeseli. Yıllar önce özel izinle Jordan’ın maç ve antremanlarında peşinde olan ve yüzlerce saatlik videoya sahip olan belgesel ekibine nihayet majesteleri tarafından onay verilmişti, yapın...

Hatta bazı kaynaklar Jordan’ın bu kararı Lebron James’in Cleveland’ın makus talihini kırarak takım sporlarındaki ilk şampiyonluğunu kazandırdığı akşam aldığını söylüyor. Sebep ise muhtemelen meşhur GOAT (Greatest Of All Time - Tüm Zamanların En İyisi) tartışması. NBA’in en önemli iki ismi olan Michael Jordan ve Lebron James arasında sürdürülen anlamsız bir tartışma bu. MJ varken GOAT olmak Lebron’un neyine diyerek tarafımı da belli edeyim. Bu birazdan yeni neslin gözlerinin önünde büyüyen kahramanı ile eski neslin canlı izlediği efsaneyi ergenlere yedirmeme savaşı.

Destansı başarı hikayelerini de çok seven Amerikan basın ve medyası Lebron James ve Kyrie Irving’in müthiş performansı ile gelen şampiyonluğu -İşte gerçek GOAT, sürünen bir takımı şampiyon yaptı- söylemi ile Lebron’a mal edince purosundan derin bir nefes çeken majesteleri o sihirli cümleyi söyledi; "Ablacım çocukları pistten alalım"

Nisanın üçüncü haftası ilk iki bölümü yayınlanan belgesel toplam 10 bölüm. Netflix’in alamet-i farikası olan kendi yapımlarında tüm sezonun bölümlerini aynı anda yayınlama mevzusundan muaf. Çünkü işin içinde ESPN de var. Her hafta iki bölüm yayınlanıyor. Haftaya yayınlanacak 9 ve 10. bölümle belgesel bitiyor.

Peki ilk paragrafta neden bu belgesel için felaket habercisi gibi bahsettim? Azılı bir Jordan ve Bulls fanı olan şahsım majestelerinin Chicago’daki son senesinde yaşadığı sıkıntılara rağmen ulaştığı şampiyonluğu (diğer tüm maçları gibi) yakinen takip etmiştim. Takımın GM’i Jerry Krause’un şahsi kompleksleri sebebi ile bu güzel takımı darmadağın edişinin detaylarını fazlasıyla öğrenmek gerçekten burnumun direğini sızlattı.

Ana özne bu son sene iken bir yandan da Jordan’ın geçmişi ile de bugüne kadar yüzeysel verilen bilgilerin çok ötesine geçiyoruz. Mesela kazanma hırsını her zaman örnek aldığım bu efsanenin kendisine motivasyon kaynağı oluşturmak için rakipleri tarafından söylenmemiş cümleleri söylenmiş gibi yaratması. Böylece sonraki maçta ya da seride o kişiyi kanlı bıçaklı düşmanı gibi algılayıp tüm hırsıyla üzerine yükleniyor. Ya da Horcae Grant’in kötü oynadığı bir maç sonrası uçakta yemeğini önünden alıp çöpe atması ve -Bu yemeği hak etmedin- demesi gibi. Bizim gibi MJ takipçileri bunları yıllar önceden bilse de günahı ve sevabıyla tüm dünyaya anlatılması ilginç olmuş. Tabi bu arada Jordan’ın takımda öyle bir ağırlığı var ki kimse de bu davranışlara ses edemiyor.

Bu detayların yanı sıra hep spot ışıklarının altında gördüğümüz şahsın insanı yanlarını, kahkahalarını, mimiklerini görüyoruz. Belgesel o kadar doğal ki kendisine büyük pislikler yapmış olan Isiah Thomas için röportaj sırasında ettiği küfür dahi kesilmemiş.

Belgeselin adı Last Dance, Jordan’s Laste Dance değil tabi. Bu sebeple özellikle Koç Phil Jackson’dan takımın en zayıf halkası Jud Buechlar’a kadar herkesten bahsediliyor. Takım içi sorunlar, yönetim ve takım arasındaki problemler.

Şu an NBA’de oynanan üçlük yarışmasından (ben şimdiki oyuna maalesef basketbol diyemiyorum çünkü) sıkılanlar için ilaç gibi gelecek bir yapım. İtiraf etmeliyim ki babasını kaybettikten sonraki ilk şampiyonluğunun babalar gününe denk gelmesinden bahsedilirken aynı canlı izlediğimdeki gibi zırıl zırıl ağladım.

Jordan’a özel bir hayranlığınız yoksa dahi sporu seviyorsanız, dönemin dinamiklerini görmek istiyorsanız şiddetle tavsiye edeceğim bir belgesel The Last Dance.

Mutlu ve sağlıklı bir hafta dilerim.

Yorumlar (0)