28.05.2020, 12:47

Pes Artık’ın ölçüsü tam kıvamında

Pazar akşamı saat 20.00’de YouTube Mini Dizi kanalında Pes Artık adında bir dizi başladı. Dizide; televizyonun en popüler işlerinden biri olan Çukur’da Vartolu karakterine hayat veren Erkan Kolçak Köstendil ve Sefirin Kızı’nın Kahraman’ı Bülent Şakrak oynuyordu. Onları tanıtırken oynadıkları dizilerle size hatırlatmaya çalışıyorum, zira pazar günkü yazımda belirttiğim gibi demodelikten geliyorum. Neyse 18 dakikadan oluşan iki bölümü bir solukta izledim ve hemen dizinin senaristi, yönetmeni, yapımcısı, görüntü yönetmeni, oyuncusu, sanat yönetmeni, kostüm sorumlusu, kameramanı ve ışık sorumlusu Erkan Kolçak Köstendil’le röportaj yaptım. Onu da sitede bulup okuyabilirsiniz, Pes Artık’ın tüm yapım sürecini anlattı.

Tanıdık geldi değil mi?

Gelelim Pes Artık’ın bize ne anlattığına... Ev Sahibi İzmit’ten İstanbul’a oyuncu olma hayaliyle gelmiş ve Cihangir’de güneşi görmesi zor ihtimal basık, karanlık bir evde yaşıyor. Tiyatroya gönlünü kaptırmış, yüksek lisans yapıyor, ünlü arkadaşları var ama ünlü değil! Hayatında telefonda şahit olduğumuz bir sevgilisi var. Bir gün kapı çalıyor ve eve İzmit’ten çocukluk arkadaşı Misafir geliyor. Ev Sahibi karşısında mahcup dururken, Misafir ona verilen 1 metrekarelik alanı bağırarak, üste çıkarak, yanlayarak, yalanlayarak, söylediğine söylemedim diyerek, bire bin katarak, malı çantada saklayarak, mafyadan kaçarken parayı cebine atmayı ihmal etmeyerek 17 dakikada bütün evin sahibi olmaya kadar çıkarıyor. Fazlasıyla tanıdık geldi değil mi? Yapacak bir şey yok, balık baştan kokuyor. Onun her hamlesine ise Ev Sahibi sakinlikle karşılık veriyor. Ona dönüp bi “S..... git” diyemiyor. Alın size 18 dakikada bir Türkiye resmi...

“Ünlü ol oğlum, ünlü ol”

İlk bölümde ünlülük kavramına fazlasıyla değiniliyor. Misafir tiyatrocu ve yüksek lisans yapan Ev Sahibi’ne her defasında “Ünlü ol oğlum, ünlü ol. Olur mu ünlü olmadan” demeyi ihmal etmiyor. Misafir’in sesi toplumun sesi gibi... Çünkü ünlü olunca bu ülkede her şey temize çekiliyor. Çünkü toplumun bakış açısına göre ünlü olunca her şey üstünüze yağıyor. Bir yandan da Bergüzar ve Halit’i gördüğünü ve ona buz gibi davrandıklarını söylediği sahnede “Ben olmasam aç kalırsınız. Ben sizi seyretmesem çocuğuna ekmek götüremezsin” diyerek kimliklerin ve kavramların birbirine karıştığı, varoluş sorununu ünlülük ve toplum üzerinden iyi bir örnekle anlatıyor proje... Ama Misafir hiç susmuyor. Çin’de yenen hayvanlardan manitaların yüzüklü erkekleri sevmesine, nerede yatacağına Ev Sahibi karar veriyor diye sinirlenmesinden oyun oynamaya kadar her şeye ama her şeye bağırıyor. İlk bölümün finalinde gidiyor ve tam her şey normale dönecek derken daha da büyük bir gürültüyle içeri Misafir ve bir de köpek giriyor. Köpek bunu öyle sakin, öyle yerini yadırgamadan yapıyor ki, varlığını çoğunlukla unutuyorsunuz.

Sen televizyon açısıyla izliyorsun

İkinci bölümde ise işin rengi değişiyor. Ev Sahibi’nin mahcubiyetinin Misafir’in lisede çok kısa bir süre sevgilisi olan kıza, Aynur’a gönlünü kaptırmaktan olduğunu anlıyoruz. Dizide mafya dizilerine, ünlülük kavramına, yüksek ve alçak arasındaki farka, ev sahibi ve misafir üzerinden iktidar muhalefet ilişkisine, bayan ve kadın denilmesine, evin içine tuvaletini yapan köpeğe ve onu Ev Sahibi’ne temizlettiren Misafir’e daha fazla şahit oluyoruz. Bunların hepsi o kadar ince ince ve zekice yerleştirilmiş ki, akıp geçiyor önünüzden. Sonra bir anda ekranda 2. bölümün sonu yazıyor. Şaşkınım arkadaşlar, 36 dakikadır kamera aynı açıda duruyor ve karşısında iki tane sakallı adam var. Kamera bir an bile oynamıyor, onlar da oyun oynuyor, bağırıyor, yemek yiyor. Ekranın sağında Müşfik Kenter, solunda ise Yıldız Kenter bize selam çakıyor. Ama önde bir ölçü var. Misafir bağırdıkça Ev Sahibi daha sakinleşiyor. Ev Sahibi ölçüyü kaçırıp bir miktar fazla bağırsa işi bitirecek, ama rolünü fazla abartmıyor ve kıvamda bu işi bitiriyor. O nedenle lezzetli, o nedenle vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsun. Ve o evin içindeki televizyon olup onların hayata bakışını televizyonun açısıyla izliyorsun.

Erkan bir ilham hikayesi

Bülent Şakrak çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Yeteneği ruhundan fışkıran ve oyununa yansıyan hallerini özlemişim. Misafir’i ondan başkası bu kadar gerçek kılamazmış, emeğine sağlık. Erkan’a diyecek bir şey yok. Yaz, oyna, yönet ve bir sürü şeye de yetiş. Adam çok yetenekli, elini neye atsa altından kalkıyor. Hayalleri var ve asla pes etmiyor, onları gerçek kılıyor. Bence Erkan Kolçak Köstendil bir ilham hikayesi, okuyun, izleyin, takip edin. Pes Artık, 3. ve 4. bölümüyle pazar akşamı YouTube Mini Dizi kanalında olacak. Ben saat 20.00’de orada olacağım, çünkü Apartman Görevlisi hikayeye nasıl dahil olacak meraktayım.

Son olarak; karantina sürecinde ekran tekrarlarla dolarken, birileri de çıktı ve hem hayallerini gerçekleştirip, hem de sağlığını koruyup üretti. Demek ki isteyince oluyormuş. Dizinin her bölümüne sponsor alıyorlar, çünkü ilk hedef karantinada yazılan bir işin yine karantinada yayınlanması... Ama bu durum gösterdi ki; bundan sonra daha fazla YouTube dizisi izleyeceğiz ve bu diziler kendi ekonomisini yaratacak. Bunun da öncülerinden biri Pes Artık oldu.

Yorumlar (0)