"Gereğinden fazla cesurum"

Melis İşiten; "Birbirinden bu kadar farklı kadınların aslında mücadelelerinin ne kadar ortak olduğunu bas bas bağırmam yetmezmiş gibi bir de yazarak ifade etmek istedim." diyor.

RÖPORTAJ 02.05.2020, 10:58 03.05.2020, 11:13
"Gereğinden fazla cesurum"

"Merhabalar ben Melis. Beni nerede görseniz tanırsınız. Bilirsiniz çünkü kalbimi. Neyim var neyim yoksa açık ederim ben. Severim izlerimden tanınmayı. Anlamam ben öyle gizli kapaklı kalmaktan. Severim fütursuz dans etmeyi, severim önünü çok düşünmeden yaşamayı, bağırış çağırış sevmeyi, sevdiğimi söylemeyi, sevgiye sebep olmayı. Ve evet olumlu düşünmeyi, mücadeleyi kahkahalarımızla vermeyi. Beni bilirsiniz işte. Gülerim... Gülerken düşerim... Gülerken koşarım... Gülerken ağlarım... Gülerken kızarım... Gülerken uykuya dalarım... Gülerken nefes alırım..." Bu cümlelerle tanımlıyor Melis İşiten kendisini bir Instagram postunda...

Oyuncu, bir TEDx konuşmacısı, kızı Ada'yla büyüyen genç bir anne ve 2019'un sonunda okuyucuyla buluşturduğu ilk kitabı Hikayemi Ben Seçtim'le artık o bir yazar... Okuyan kadınların içinde kendi mücadelelerini de görebilecekleri 13 farklı kadının hepsi birbirinden bağımsız hikayesini anlatıyor kitabında.Hemcinslerine fısıldıyor...

Ve biz iki kadın, yan yana gelmenin mümkün olmadığı bu dönemde uzaktan da olsa, Hikayemi Ben Seçtim kitabını, kadınları ve hayatı konuştuk...

Öncelikle kitabınızdan söz etmek istiyorum, 13 farklı kadın hikayesinden oluşan "Hikayemi Ben Seçtim" kitabınız yakın zamanda okuyucuyla buluştu. Biz sizi oyunculuk yönünüzle tanıyorduk, nasıl doğdu kitap yazma düşüncesi?

Hayatım boyunca hep yazan biriydim. Bu benim için yeni bir başlangıç değildi aslında. Hayatım boyunca hep bütün mücadelemi yazarak verdim. O benim bir ilerleme yöntemimdi diyebilirim. Sadece kitap yazma haddini kendimde görmemiştim. Çok yüksek bir yere koymuştum bir eser sahibi olmayı. Bunu kıran editörüm Büşra oldu. “Hadi hadi hadi Melis,” diye diye bir başka yolculuğu başlattı benim için aslında.

Birbirimize karşı nasıl bu kadar acımasız olabiliyoruz?

Peki, neden kadınları odağına alan hikayeler?

Bu benim için bir yaraydı. Kadın-erkek eşitliği, kadınlara yönelik davranış şekilleri değildi sadece odağım, esas olarak kadınların birbirini anlayamamasını, birbirlerine empatiden uzak yaklaşımlarını anlayamıyordum ben. Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorduk ve hala olabiliyoruz birbirimize karşı? Bunu kabul edemediğim için farklı kadın hikayeleri yazmak istedim. Birbirinden bu kadar farklı kadınların aslında mücadelelerinin ne kadar ortak olduğunu bas bas bağırmam yetmezmiş gibi bir de yazarak ifade etmek istedim.

Genel düşüncenin aksine, kadınların en büyük kötülükleri yine kadınlardan gördüğüne inanıyorsunuz. Buna dair neler yaşadınız, nasıl kötülükler gördünüz hemcinslerinizden?

Tam olarak böyle değil aslında ama eskiden kadınların günlerde buluşup birbirleri hakkında keskin yargılarla ifade ettikleri şeyler günümüzde artık sosyal medya sayesinde çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Bir baktım bütün yargılar ortalığa savruldu. Ve çok acımasızlardı. Klavye başında oturan bir kadının başka bir kadına kendini kötü hissettirmek için verdiği çaba beni çok şaşırttı. Ve bunun çok korkutucu olduğunu düşündüğüm için konuşmaya başladığım yer kadınlar oldu. Zaten TEDX konuşmamın konusunun kadınların birbirlerine karşı önyargılı tutumları olmasının sebebi de asıl budur. Karşı cinsle mücadele etmeye başlamadan önce birbirimize uyguladığımız şiddeti bitirmek durumundayız diye düşünüyorum.

"Amacım toplumsal mesaj vermek değil"

Thomas Hobbes'un "İnsan insanın kurdudur" (homo homini lupus) deyişinden hareketle, Kadın kadının kurdudur" diye bir söylem oturmuştu insanların diline, son yıllarda ise buna karşı bir söylem gelişti "Kadın kadının yurdudur". Sizce hangisi?

"Kadın kadının miğferidir" derim ben.

Kitabınızda Suriyeli bir kadın ve bir de trans kadın hikayesi yer alıyor. Kadınlara fısıldarken, aşk ve evlilik hayatı gibi konulardan ziyade, toplumsal bir mesaj vermek, insanların bakış açılarını değiştirebilmek amacı da güttünüz mü hikaye seçimlerinde?

Toplumsal bir mesaj vermek değil aslında amacım, benim haddim de değil. Ama evet bir bakış açım var, bir şeyler söylemek istiyorum ve bunu kalpten söylemenin yolu bir sürü empati kanalı açmaktı benim için. Bir de başka kadınların, hikayelerinin de var olduğunu, mücadelemizin bir olduğunu anlatmaya çalıştım.

Kitabınızın girişinde kızınıza hitap ediyorsunuz. Kadın meselelerine dair düşüncelerinizin gelişiminde anne olmanızın, bir kız çocuğuna sahip olmanızın etkisi oldu mu?

Tabii ki. Çünkü Ada’nın nasıl bir insan olacağına dair en ufak bir hayalim yok ama nasıl biri olmamasını istediğimi çok iyi biliyorum. Sevmeyi öğretmek istiyorum ona ve bunun ilk adımı tüm önyargıları kırmaktan geçiyor bence. Anlayabilmek olmasa da anlamayı denemek bile sevgiyi ehlileştirme hali. Naçizane.

"Son 5 seneye dair hiç pişmanlığım yok"

Şimdi değilse, ne zaman? diye bir TED konuşması yaptınız, yine kadınlara dair. Konuşmanızda şöyle diyorsunuz; "Sizi birbirinizden ayıran tek şey, doğduğunuz yer". Peki, bu tek şey zaten başlı başına büyük bir ayrımı getirmiyor mu? Bütün kadınlar özlerinde birbirinin aynı mıdır hakikaten?

Hayır, asla öyle bir şey demeye çalışmadım esasen. Hepimizi birbirimizden çok farklıyız tam da bu doğduğumuz yerden dolayı. Ama bir o kadar aynıyız. Aynı dediğim halimiz ortaklıklarımız aslında. Var olma mücadelemiz.

Kendinizi cesur bir kadın olarak tanımlar mısınız?

Gereğinden fazla.

Herkesin dışarıdan mutlu bir aile tablosu olarak nitelendirebileceği bir evliliğiniz vardı Uraz Kaygılaroğlu ile fakat o tablo bozuldu. Güzel ayrılabilmeyi başaran nadir çiftlerdensiniz. Sanırım hala da problemsiz devam ediyor ilişkiniz. Hiç anlık bile olsa, boşandığınız için pişmanlık yaşadığınız oldu mu?

Geçirdiğim 5 seneye dair en ufak bir pişmanlığım yok, aksine ödülüm var; Ada.

"Yeşim'in yolculuğu başladı" 

Aşkınızın peşinden ne olursa olsun gidin mesajı var kitabınızda. Evlenmeden önce aşka bakışınızla, bugün; boşanmış ve çocuk sahibi bir kadın olarak bakışınızda bir fark var mı?

Hayır. Yine olsa yine aynı kararı verir aşkın peşinden giderdim.

Tekrar bir evlilik düşünür müsünüz?

Bugün buna sağlıklı bir cevap veremem. Bilemem. Ne dersem doğru olmaz.

Oyunculuğa gelirsek, en son Suit ve Anormal oyunlarında rol aldınız ve ikisi de birbirinden çok farklı karakterlerdi. Hayalindeki oynamak istediğin karakter nedir? Bir proje gelse de keşke şöyle bir karakteri canlandırsam diyebileceğin?

Mümkün olduğu kadar çirkinleşebilmek istiyorum. Umarım hep sınırlarımı zorlayabileceğim rolleri oynama şansım olur.

Kitap yazmayı sevdiniz mi, devamı gelecek mi hikayelerin?

Hayalim hikayelerimdeki 13 kadınımın da kendi romanlarının olması. Yeşim’in yolculuğu başladı. 2021 de buluşması hayalimiz. Bakalım.

Peki son olarak, nasıl geçiyor karantina günleri?

Dönüşüm. Diyebileceğim en net şey bu. Hepimiz bir dönüşümün içindeyiz. Biliyorum ki karantina bittiğinde aynı insanlar olmayacağız. Daha insan olabilmemizi hayal ediyorum.

Yorumlar (0)