Hakan Eksen: Türkiye'nin 'Tony Montana'sı!

RÖPORTAJ 19.03.2022, 20:08 21.03.2022, 14:35
Hakan Eksen: Türkiye'nin 'Tony Montana'sı!

Pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen sinemalar nihayet hareketlendi ve özellikle de yerli yapımlar beyaz perdede hatırı sayılır gişelere ulaşarak bir nevi izleyicinin sinemada film izleme deneyimine olan büyük özlemini de gözler önüne serdi. Bu ay gösterime giren filmler arasında bir tanesi var ki, askiyonseverlerin yüzünü güldürdüğü gibi, artık Türk sinemasında bir şeylerin değiştiğine/değişeceğine olan inancı da körükledi diyebiliriz... Sadece fragmanını izleyenlerin dahi düşünce balonunda "Nasıl yani... Bu bir Türk filmi mi, Hollywood filmi mi?" sorusunu kolaylıkla görebileceğimiz "Adanış: Kutsal Kavga"dan bahsediyorum...İtiraf edeyim aksiyona özel bir merakım yok. Ancak izlediğim yapımda ön plana çıkan ikonik karakterlere karşı özel bir ilgim olduğunu söyleyebilirim... Filmi izleyenlerin kuşkusuz ortak bir düşüncede birleşeceği konulardan biri de "Adanış: Kutsal Kavga"nın bizlere göz kırpan o ikonik karakterinin beyaz takım elbisesi, güneş gözlükleri ve kötü adama sempati duymamıza sebep olan karizmasıyla "Scarface" filminin Tony Montana'sını andıran Acar Zoroğlu olduğudur. Peki, kimdir bu Acar Zoroğlu'nu izleyiciye sevdiren? Yer aldığı her projede bambaşka bir görüntüyle karşımıza çıkan ve "İyi oyuncu bukalemun gibidir" sözünün hakkını sonuna kadar veren Hakan Eksen elbette... Kendisiyle oyunculuk serüveninin başlangıcından, Acar Zoroğlu karakterinin doğuşuna kadar pek çok konuda samimi bir sohbete imza attık...

"İlkokulda kendimi Nejat Uygur'la birlikte oynarken hayal etmiştim"

Aslında oyunculuk öncesinde futbola dair bir hayaliniz varmış ve üstelik eğitimini de almışsınız. Profesyonel olarak da futbolcu olacakken, rotanızı sahalarda oynamaktan kamera karşısında oynamaya çevirmenize neden olan neydi?

Bandırma Spor’da gayet azimli ve başarılı bir genç iken, başka bir takımdan transfer edilen antrenörün kendi oyuncularını adil olmayan bir şekilde benim ve birkaç takım arkadaşımın önüne koymasıyla hakkımızın ciddi anlamda yenilmesi beni o yaşlarda büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Hayatın her alanında haksızlığa uğrayabileceğim konusunda henüz hiçbir fikrim yokken,"torpil" kelimesini ve tehlikesini sadece mahalle aralarında patlattığımız bir oyuncaktan ibaret sanıyordum. Ancak oyunculukla ilgili hayalim futboldan çok daha öncesine dayanıyor. İlkokuldayken rahmetli büyük usta Nejat Uygur'un Bandırma’ya gelmesiyle beni tiyatroya aşık etmesi bir olmuştu. Onu sahnede izlerken yerimde zor durmuş, kendimi onunla birlikte oynarken hayal etmiştim. Ortaokulda ilk kez sahneye çıktığımda ise duyduğum heyecan henüz meslek kavramını bilmeyen çocuk kalbimi yerinden oynatarak derin izler bırakmıştı.

"Ülkemizi dünya çapında temsil etmek gurur verici"

Karadayı'dan İçerde'ye, Kalk Gidelim'den Arıza'ya, Çukur'dan Kavak Yelleri'ne kadar birçok dizide, aynı zamanda korkudan komediye kadar birçok da sinema filminde rol aldınız. Kariyerinize kaç proje sığdırdınız?

Profesyonel anlamda sektöre 2011 yılında girdim. O zamandan bu yana 30'a yakın projede yer aldım. Bulunduğum her projede mesleki anlamda tecrübe edinirken aynı zamanda hayatıma dokunan birçok güzel insan biriktirme fırsatım oldu. Hepsine ayrı ayrı selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Michael Şahin Derun’un çektiği ve kardeşiniz Gökhan Eksen'le birlikte rol aldığınız "Game Of Territory" adlı kısa filmin bir Oscar hikayesi var. Nasıl geçti o süreç?

Hollywood kökenli kıymetli dostum Michael Şahin Derun’un yönetmenliğindeki, kardeşim Gökhan Eksen ile birlikte oynadığımız Game of Territory filmiyle 2017’de California Santa Monica Uluslararası Film Festivali'nde 1. seçilerek 2019 Oscar aday adayı olduk. Ülkemizi dünya çapında temsil ettiğimiz bir yapıtın içinde yer almış olmak hem kendi adıma hem kardeşim adına çok gurur verici.

"Bukalemun Hakan'ı ilk kez duyduğumda mutlu olmuştum"

Oyuncu bukalemun gibidir derler ama sizi tanımakta zorlandığım anlar var. Nasıl bu kadar kolay değiştirebiliyorsunuz kendinizi?

Bunu çok sık duyuyorum Allah vergisi işte... :) Teşekkür ederim. "Bukalemun Hakan"ı ilk kez yıllar önce değerli yönetmen Kerem Çakıroğlu’ndan duyduğumda çok mutlu olmuştum. Çünkü bu bir oyuncu için çok önemli ve olması gereken durumlardan biri. Kendimi kolay değiştirebiliyor olmamın sebebi, kendimle ilgili materyalleri doğru kullanmamla alakalı diye düşünüyorum. Örneğin erkek oyuncular için saç sakal makyaj niteliğinde olduğundan her an her karaktere bürünebileceğim şekilde hazırda beklemem gerekiyor. Ancak işin asıl kısmı karakteri içselleştirme sürecinde gerçekleşiyor. Oynayacağım karakteri çok iyi analiz ederek detaylar üzerinde çok çalışmam, ruhunu keşfetmem ve hissetmem gerekiyor ki bunu en iyi şekilde yansıtabileyim. Oğlak burcu olduğum için bu konularda çok da zorlanmıyorum açıkçası.

"Senaryoyu ilk okuduğumda hikayeden çok etkiledim"

"Adanış: Kutsal Kavga" nihayet vizyona girdi ve filmdeki performansınız çok konuşuldu. Hazırlık aşamasında neler yaşandı?

8 hafta süren çekimlerin öncesinde 4 aylık yoğun bir ekip çalışması ve hazırlık süreci oldu. Senaryoyu ilk okuduğumda hikayeden çok etkiledim ve Acar Zoroğlu karakteri ile tanışmam heyecanıma heyecan kattı. Bu süreçte Acar olmak adına ciddi çalışmalarda bulunurken senaristimiz, idari yapımcımız ve aynı zamanda başrol oyuncularımızdan biri olan kıymetli ağabeyim Baki İlhan ve yönetmenlerimiz Emir Khalilzadeh ve Yıldıray Yıldırım ile sürekli fikir alışverişlerinde bulduğumuz toplantılarda Acar’ın kendini rahatça gösterebileceği alanın tanınmış olması performansımı oldukça etkiledi. Prodüksiyon olarak hiçbir masraftan kaçınılmaması tüm ekip adına çok mutlu ve motive ediciydi. Filmin adında olduğu gibi kendini adayan, inancı tam bir ekip ruhuyla çok çalışmanın karşılığını ise izleyicilerin Acar Zoroğlu karakteri hakkındaki müthiş yorumlarıyla alıyor olmak beni çok mutlu ediyor.

"Acar Zoroğlu'na gülümseten dokunuşlarım oldu"

Oynadığınız karakter kötü ama o gerilimin içinde izleyene nefes aldırıp gülümsetiyor da. Bunu yapmak sizin seçiminiz miydi?

Ne mutlu bana ki böylesi muhteşem bir aksiyon filminde izleyicilerimizi gülümsetebilmişim. Bazı durumlarda sahne ve senaryo matematiğinden çıkmadan aklıma küçük nüanslar gelir. Bunları yönetmenlerimize, senaristlerimize danışarak uygun görülmesi halinde sahnede kullanmayı seviyorum. Acar Zoroğlu karakteri için ise Baki Bey ve yönetmenlerimiz ile yaptığımız istişareler sonrasında kendimden kattığım gülümseten dokunuşlarım oldu. Galada izlerken seyircilerle birlikte ben de Acar’a güldüm :)

"Al Pacino benzetiliyor olmak benim için bir ödül"

Acar Zoroğlu olmak zor muydu? ‘Bugüne kadar yaptığım en iyi işlerden biri’ diyor musunuz?

Acar Zoroğlu’nu gören herkes tarafından "Scarface" filminin Tony Montana’sı Al Pacino gibi dünya çapında tanınan bir Hollywood yıldızına benzetiliyor olmak benim için çok büyük bir ödül niteliğinde. Türkiye’de bugüne dek çekilmiş en iyi aksiyon filminde Acar gibi bir karakterle yer almış olmak elbette ki bugüne kadar yaptığım en iyi işlerden biri dememe neden oluyor. Benim için Acar olmanın zorluğu kendi karakterimden çok uzak oluşuyla alakalıydı çünkü kendinden başka kimseyi düşünmeyen, kendi çıkarları doğrultusunda her türlü çakallığa başvuran Acar, hiçbir manevi inancı olmayan sinsi bir karakter.

Film için verilen ilk vizyon tarihi Mart 2020'ydi ancak tam 2 yılın ardından sinemalarda yerini aldı. Araya çoğunluk için oldukça durağan geçen bir pandemi dönemi girdi. Önce filmle aksiyona dalmak, sonra uzun bir süre beklemek zorunda kalmak nasıldı?

Çok inandığımız bir projede çok çalışarak çok büyük beklentilerle çıktığımız yolun sonuna geldiğimizde maalesef hep birlikte pandemi ile tanıştık. Hepimiz için çok zorlu bir süreçti. Böylesine büyük bir prodüksiyona sahip bir filmin vizyona girememesi çok üzücüydü. Fakat sabır her şeyin ilacıdır ve bizler de sabırla karşılığını en güzel şekilde alacağımıza inanarak bugünleri bekledik.

"Film izleyiciyi gerçek anlamda tatmin etti"

Filme gelen tepkiler nasıl?

Filmin Türkiye’nin en iyi aksiyon filmi olduğu yönündeki iddiasıyla izleyicisini gerçek anlamda tatmin ettiğini gururla söyleyebilirim. Gelen tepkiler oldukça güzel ve Türk sinemasında böyle filmlerin daha çok olması gerektiği yönünde.

Arka planda oldukça güçlü bir ekip var, set ortamı nasıldı? Çekimler esnasında ilginç şeyler yaşandı mı?

Set ortamımız malum ciddi aksiyon olduğundan yoğun ve disiplinli olmasına rağmen çok da eğlenceliydi. Aksiyon çekimleri esnasında birçok enteresan olayla karşılaştık ama beni en çok etkileyen Gölgesiz karakterini canlandıran Baki ağabeyin fiziksel ve mental dayanıklılığıydı. 4-5 katlı bir binanın dış sütunundan elleriyle tutunarak aşağı kaydığı sahne bittiğinde ellerini görünce çok şaşırmıştım. Yine başka bir çekim esnasında omuz kısmında çok ciddi bir ağrı olmasına rağmen sabaha kadar yağmurun altında onlarca kişi ile dövüştüğü sahnelere son derece normal bir şekilde devam etmesi filmdeki karakterinin gerçek olduğuna inandıracak nitelikteydi.

"Yeter ki karakter özgür olsun, sanat özgür olsun!"

Film henüz burada gösterime girmeden 5 ülkeye satışı gerçekleşti. Ve Adanış Kutsal Kavga, John Wick'in ölüm rekorunu da kırmış... Siz ne diyorsunuz?

Filmin henüz kendi ülkesinde vizyona girmeden 5 ülkeye satılmış olması zaten birçok soruya cevap veriyor. John Wick ile Adanış Kutsal Kavga arasındaki tek fark John Wick’in Hollywood’da Adanış Kutsal Kavga’nın Türkiye’de çekilmiş olmasıdır.

Oynadığınız rollere baktığımızda oldukça sert karakterler de, nahif karakterler de var. Karadayı'daki Ziya, Kalk Gidelim'deki Yetim Recep gibi... Acar Zoroğlu’ndan sonra sizi nasıl bir karaktere hayat vermek heyecanlandırır?

Her yeni karakter, insan ruhunun derinliklerine doğru keşfe çıktığım yeni bir serüven benim için. Yeter ki karakter özgür olsun, sanat özgür olsun!

"Statü Film ile 4 film üzerinden anlaştık"

İçinde olmaktan en çok gurur duyduğunuz dizi/film hangisi? Bir ayrım yapabiliyor musunuz?

Ayrım yapmak elbette çok zor ancak Oscar aday adayı olarak ülkemizi temsil ettiğimiz "Game of Territory" filmi çok gurur duyduğumuz bir iş olmuştu. Bunun dışında Taş Mektep filminin hikayesi gereği ayrı bir önemi var benim için.

Peki, pişmanlık duyduğunuz 'keşke oynamasaydım' dediğiniz yapımlar oldu mu?

Hayat ‘keşke’lerimizi ‘iyi ki’lere dönüştürecek kadar güzel ve anlamlı.

Yolda yeni projeler var mı? Televizyon izleyicisinin sizi yeni bir diziyle yakın zamanda izleme fırsatı olacak mı?

Statü Film ile 4 film üzerinden anlaştık. İlk filmimize nisan ayı içerisinde başlayacağız. Ayrıca değerli yazar arkadaşım Ceyno Anşa Gür ile birlikte çok etkileyici ve iz bırakacak bir tiyatro oyunu yazıyoruz. Tiyatro sahnesi ile kavuşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Dizi olarak görüşmeler devam ediyor fakat şu an net bir durum yok.

"Leyla ile Mecnun gibi kaliteli bir komedide olmayı çok isterdim"

Peki, siz neler izlersiniz? Favori türünüz hangisi?

Hemen hemen her türü izlemeyi seviyorum. Çünkü işim gereği objektif olarak sürekli öğrenmek ve yeniliğe açık olmak gerekiyor. Aksiyon ve sürükleyici gizem türlerini favorim. Ayrıca sadece sinema ya da dizi değil, gerçek hayatı insanlar üzerinden izlemeyi ve gözlem yaparak onları hissedebilmeyi çok önemli buluyorum.

Gelmiş geçmiş projeler içinde keşke içinde ben de yer alsaydım dediğiniz, içinizin cız ettiği bir film/dizi var mı?

Yer almak istediğim birbirinden değerli projeler var elbette ama eleyecek olursam en başı Eşkıya filmi çekiyor. Dizi olarak ise Leyla ile Mecnun gibi kaliteli bir komedide olmayı çok isterdim.

Yorumlar (0)