Korona Şubat 2021'de bitecek!

Astrolog Öner Döşer; "Uzay bilimleri de dahil, büyük gelişmelerin olacağı zamanlara doğru gidiyoruz" diyor.

RÖPORTAJ 17.05.2020, 09:31 18.05.2020, 13:36
Korona Şubat 2021'de bitecek!

O, Türkiye’de astrolojiye olan bakış açısının olumlu değişiminde büyük pay sahibi, matematikle sanatın harmanından oluşan bu ilmin doğru bilgisinin ve kullanımının yaygınlaştırılması için 2003 yılından bugüne sayısız çalışmaya imza atan, işine tutkuyla bağlı bir isim... AstroArt Astroloji Okulu'nun kurucusu, aynı zamanda astroloji danışmanı, yazarı, eğitmeni ve çok daha fazlası Öner Döşer'le astrolojik haritaların koronavirüse dair dünyada ve Türkiye'de ne gibi işaretler gösterdiğinden, Kapalıçarşı esnaflığından astralogluğa uzanan ilginç hayat hikayesine kadar pek çok konuya değindiğimiz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...

2020 hayatımıza bir virüs dahil etti. Ocak ayında konuk olduğunuz bir programda tıpkı sizin dediğiniz gibi torunlarımızın konuşacağı bir yıl oldu daha şimdiden. Peki bundan sonraki süreç nasıl işleyecek. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde bizi ne bekliyor?

Dünya geneline yönelik bir genelleme yaparsam. Özellikle ABD astroloji haritasına baktığım zaman yaz aylarında da bu konuda sıkıntılı olabileceğini düşünüyorum. Koronavirüsün dünya genelinde tamamen bitmesinin astrolojik açıdan çok kısa bir vadede olacağını zannetmiyorum. Bu en azından önümüzdeki yılın başlarını bulabilir. Bu bağlamda 2021 özellikle ocak sonu şubat ayı dikkat çekiyor. Ama en çok şubat ayı önemli. Aşı veya ilaç gibi uygulamalar, bazı bilimsel tıbbi uygulamalar ve gelişimler sonucu bu konuda artık çok ciddi bitirme noktasına ulaşılabilinir.

"Kayıplar Türkiye'de görece daha az olacak" demiştik

Ama Türkiye astroloji haritasında durum daha az zarar verici gözüküyor. Mart ayından bu yana 2 bakımdan inceledik. Biz astrocoğrafik haritalarda çalıştığımızda, stres belirten, salgının yayılacağını gösteren, ölüm oranlarının artacağını gösteren gezegen hatları Türkiye'den yoğun bir şekilde geçmiyordu. Biz de o zaman "Kayıplar Türkiye'de görece daha az olacak" demiştik. Şu ana kadar da daha az olduğunu görüyoruz. Bundan sonrasında da giderek azalacağını düşünüyorum. Mayıs ayının özellikle 7'si civarından itibaren ivmenin aşağı doğru ineceği tahminim vardı. O civarda da gidiyoruz.

29 Mayıs'a kadar hala kritik

Bu ayın sonuna kadar dikkatli olmamız gereken bir zaman dilimindeyiz. 1 Aralık 2019 tarihini esas alarak, ilk Covid-19 yayılma başlangıcı haritasına göre Ayın 29'undan sonrası daha iyiye gidiş tahmin ediyorum ama 29 Mayıs'a kadar hala kritik. Aslında dönemsel astroloji haritaları 23 Eylül ve 21 Aralık arasındaki bir zaman diliminde bu virüsün ortaya çıkmış olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Eylül ayının 23'lerinden itibaren bunun içerisinde olmuş olabilir ama biz 1 Aralığı alıyoruz.

Venüs gerilemesi riskli

Sonuç olarak, 1 Aralık haftasının zirve noktası 29 Mayıs. Bu yüzden önemli. Bence vaka sayısında bir azalma olmuş olsa bile, sonuna kadar çok dikkatli olmalıyız. Azaldı, gevşeyelim maskeleri çıkartalım diye rahatlık göstermek hiç iyi bir fikir değil. Şimdi çok sayıda gezegen "retro" dediğimiz gerileme içinde. Venüs, Jüpiter, Satürn, Plüton gezegenleri retroda. Özellikle Venüs'ün Türkiye astroloji haritasının 12. hanesinde ikizler burcunda geriliyor olması önemli. 12. ev astrolojide, salgın hastalıklarla, hastanelerle, hastalarla, kapalı yerler, hapishane, sanatoryumlar gibi yerlerle alakalı. Burada Venüs gerilemesi, bizim ihmalimiz durumunda kötü rakamlara geri dönebileceğimizi gösteriyor.

Haziran ayı da kritik

İçinde bulunduğumuz dönemde bizim kadersel ay düğümleri olarak tarif ettiğimiz tutulmalarla bağlantılı göstergeler, yengeç ve oğlak burçlarından, ikizler ve yay burçlarına geçti. İkizler ve yay burçları yakın ve uzak, yurt içi ve yurt dışı seyahatleriyle alakalı. 5 Mayıs'tan itibaren buna girdik ve hareket kazanmaya başlayacağız ister istemez. İnsanlar, evde durmayalım, işte durmayalım, gezelim diye düşünecekler ... Önümüzde bayram var. Bayram bitecek. Bu kez, yıllık iznini alan tatile gitmek isteyecek. Dolayısıyla haziran ayı da kritik.

Güneş Rüzgarı olursa?

Haziran ayında Venüs gezegeninin Dünya ve Güneş arasından geçişi var. Venüs'ün alt kavuşumu. Venüs'ün Dünya'nın ve Güneşin arasından geçtiği zaman diliminde Dünya, Güneş ve Venüs arasında bir dizilim olur. Venüs'ün manyetik alanı çok zayıf, yok denecek kadar az. Venüs'ün üst atmosferinde biriken plazmalar, gazlar, bakteriler ve benzeri şeyler olabilir. Eğer 3 Haziran civarı günlerde bir Güneş Rüzgarı olursa, Güneş'te bir patlama ve o püskürmeyle beraber, Venüs'ün üst atmosferinden bunları Dünya yönünde itmesi gibi bir durum olabiliyor. Bu geçmiş araştırmalarda var. Sadece astrolojik bir durum değil, bilim insanlarının da bahsettiği bir durum .

Risk tekrar gündeme gelebilir

Bu ihtimal benim bir astrolog olarak 3 Haziran'a odaklanmama sebep oluyor. O civarda, 3 gün öncesi, 3 gün sonrası özellikle bir Güneş patlaması olursa ve dünya yönünde olursa. Manyetik alanımız da şu sıralar zayıf olduğu için, oradan mutasyona uğrayacak şeylere maruz kalabiliriz. Yani haziran ayından itibaren böyle bir risk tekrar gündeme gelebilir. Bilim insanlarının verdiği bilgiye göre böyle bir geçişten sonraki 55 gün dikkat edilmesi gereken zaman dilimidir. Bu da bizi haziran başından aşağı yukarı 2 ay kadar ileri atsa, ağustos başına kadar götürüyor.

Turizm için önlem alınmalı

Bitti gitti dersek, bir gerileme, tekrar başımıza bir iş alabiliriz. Sonbahar aylarında böyle bir risk var. Hemen virüs bitti diye düşünmek yanlış. Bunun örnekleri dünyada var, mesela Japonya'da bitti havasına girildi sonra tekrar oran yükseldi. Kore'de öyle. Bugünlerde Almanya için bu konuşuluyor. Ki onlar bizden önce bu salgına yakalanan ülkeler. Almanya astroloji haritası hala kritik, Amerika astroloji haritası ciddi kritik. İngiltere'de hala yükselme riski var, İtalya'da var, astrolojik haritaları güncelle de çok örtüşüyor. Şimdi bunlar varken. Ufak ufak dış turizm de başlarsa. Bize gelişler, bizden gidişler. Turizm ihtiyacımız. Para kazanmamız gerek ama bunlar da risk. Önlemin nasıl alınacağını bilemem astrolog ama önleminin alınması gerektiğini astroloji haritaları gösteriyor.

Depremlerin tepe noktası 2022 ve 2023

AVM'ler açıldı, bazı kurumlar açıldı ve yakın zamanda açılacak yeni yerler var. Astrolojik haritalara bakacak olursak zamanlama doğru mu? Ekonomik sebeplerle sağlık riske mi atılıyor?

Değil. Daha güneş tutulması var, ay tutulması var, önümüzde riskli zamanlar var ama ben olsam haziranın 20'li tarihlerini seçerdim. Ekonomik ve ticari anlamda bir sıkıntı oluyor tabii. Koronavirüsten ölmeyelim derken, artık parasızlıktan ölmeyelime döndü biraz durum.

Mayıs ayında depremler yaşanacağına dair de açıklamalarda bulunun astrologlar var, siz ne diyorsunuz?

Gezegenlerin durumuna baktığımızda bu sırlar biraz riskli duruyor. Ama büyük bir deprem beklemiyorum. Daha büyük çaplı depremler 2022-2023 yıllarında öngörüyorum daha dikkatli olmamız gereken zamanlar olacak, yine böyle ilkbahar ayları... 2022 yılı mart-mayıs arası ve yine 2023 yılı dikkat etmek gereken yıllar. Depremlerin ve sayısının ve şiddetinin artabileceği bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu bugünden yarına bir şey değil. Bunun tepe noktasında 2022 ve 2023 yılı duruyor. Evet deprem ülkesiyiz depremle yaşayacağız. Koronavirüsle yaşamayı öğreneceğiz, buna benzer başka virütik durumlar da oluşabilir...

Büyük bir dönüşümden geçiyoruz

Bizi bekleyen başka neler var?

Bilim dünyasında önemli keşiflerin olacağı bir dönemden de geçiyoruz. Jüpiter Uranüs kavuşum dönemlerinde büyük keşifler olmuş. Böyle bir dönem içindeyiz. Daha büyük oktavlı, insanın tekamül sürecinde, uzay bilimleri de dahil, büyük gelişmelerin olacağı zamanlara gidiyoruz. Büyük bir dönüşümden geçiyoruz. Tabii ki ekonomik anlamda krizin zirve noktasına henüz var. 2022-2023 yılı onu da gösteriyor. Ekonomik zorlanma var. Amerika için resesyonu zaten söylüyorduk. İnsanlar "Ya onların ekonomileri iyi" diyordu, şu anda bunu yaşıyorlar. Daha da artacaktır ama zirve noktasında 2022-2023 yılı var.

Mevcut ekonomik sistem çökecek

Önümüzde bu zorluklar var ama bence ekonomik anlayışın şimdiden farklılaşacağı, çok daha liberal, daha çok insanı merkeze koyan bir ekonomi sistemi gelecek. Daha eşitlikçi, insan haklarına daha saygılı bir sisteme dönüşeceğiz. Bunun için de mevcut ekonomik sistemin çökmesi gerekiyor, böyle bir süreçteyiz. Yani bir ekonomi çöküşü var önümüzde ama bu daha iyiye evrilmek üzere. Herkesin bilmesi gereken önemli bir şey bu. 2-3 yıl bunun için çok önemli 2025'ten sonra bunu net olarak görmüş olacağız. Para sistemleri de dahil. Dolaşımdaki kağıt paralardan, ilk önce altın, gümüş, gibi kullanımlara, daha sonra bitcoin gibi, devletlerin kendi coinlerini yapması gibi bir sisteme 2025 sonrası dönmüş olacağız.

Türkiye yükselişte olan ülkeler arasında

2020 Büyük Proje kitabınız çıktı. "Onda da dünya değişiyor. Yeni dünya düzeni kuruluyor. Peki, siz bu düzenin neresindesiniz?" diyorsunuz... Peki Türkiye bu düzenin neresinde?

Türkiye bütün bu zorlanmalara rağmen çıkışta olan ülkeler arasında. Gücün batıdan doğuya kayma sürecinin içindeyiz. Bu manada Rusya, Çin gibi ülkelerin daha fazla güçleneceğini, Amerika'nın süper güç hüviyetini yavaş yavaş kaybedeceğini, ya da tek değil, süper güçlerden biri olacağını düşünebiliriz. Ve Türkiye'nin enteresan bir şekilde bu dönemde, bazı fırsatlar da yakalayarak avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Hani eskilerin bir lafı var "Ehven-i şer". Kötünün iyisi. Bizim böyle bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum ve bu yüzden bu bize bir şekilde fırsat sağlayacak.

Eğitim alanında genişleme

Bu yıl hep kaybedilen bir yıl gibi görünüyor. Peki bu yılın kazanını kim?

Bütün dijital sistem, bütün online işler. Sanal yapılan işler. Bunu geçen yıl söylemiştik ama virüs dolayısıyla olacağını söylememiştim. Gerçi salgınlara dikkat demiştim Teke Tek programında, bu yıl dikkat edilmesi gerekenlerden biri demiştim ama ekonomik krizin salgın yüzünden olacağı iddiam yoktu. İşlerini online yapan, gençlere hitap eden, elektronik alet edevatları satan, sosyal medya alanında iş gören kişiler avantajlı olacak. Televizyon inişe geçiyor. YouTube ve benzer mecralar çok daha aktif olacak. Ve burada çok hızlı kural ve yön değişiklikleri olacak. 5 Mayıs itibariyle enteresan yeni sistemler, yenilikler, gelişimler olabilir. En basitinden sizinle röportajı Skype üzerinden yapıyoruz. Bunlar mecburen oldu ama artacak. Dolayısıyla bu mecralarda hareket edenler. Satış yapanlar, ders verenler... Sistemlerin online olarak kullanılmasının ağırlık kazanması eğitim alanında genişleme sağlayacak. Mesela yurt dışı konferanslarım vardı, Amerika'da 3 eyalette konuşacaktım, Sırbistan'da, bugün Lübliyana'da konuşacaktım. Buların hiçbiri olamadı hepsini online hale çevirdiler. Örneğin bahsettiğim bu astroloji organizasyonu sadece 2 yılda 1 gerçekleşebiliyordu. Şu anda ise 3 ayda 1 böyle bir organizasyon yapılabilir. Çünkü insanlar istedikleri noktadan sadece 2 saatlerini ayırarak katılımcı olabiliyorlar. Bu her alanda mümkün.

Kalbimin sesini dinledim

Biraz da kişisel sorularla devam etmek istiyorum. Kapalıçarşı'da esnaf olarak çalıştığınız bir geçmişiniz var. Babadan oğula geçen bir iş. Önce biraz o kısımdan bahsedebilir miyiz?

Ailem Kapalıçarşı'da 110 yıllık bir geçmişi olan bir aile. Başta döşemecilikle başlayan, zaten soyadımız da buradan geliyor. Sonrasında turistik hediyelik eşya ile devam eden dükkanlarımız var. 40'lı yıllarda satın alınmış. Orada 20 yıllık bir esnaf geçmişim var, ben bu geleneğin dışına çıkmış oldum. Benden önce babam da aslında bunu bir müddet için yaptı. Babam eski bir Yeşilçam oyuncusu Önder Somer. Soyadı aslında Döşer fakat dedem müsaade etmediği için Önder Somer olarak biliniyor. Babama ilk film teklifi 21 yaşında geliyor. Fakat dedem "Biz Kapalıçarşı'da saygın bir aileyiz, sen artist martist olamazsın" diyerek izin vermiyor. Babam ısrar edince, razı oluyor ancak diyor ki; "Bizim soyadımızı kullanma". Babam da sinemaya takma Somer soyadıyla giriyor. 16 yıllık oyunculuk hayatı var. 300 küsur filmde rol oynamışlığı var. Sonra tekrar Kapalıçarşı'ya dönüyor. Ben de babamın ölümünün ardından kendi istediğim şeyi yapmak için astrolojiye döndüm. Babam yaşıyor olsaydı belki oradan ayrılmazdım. Benim için cesurca bir karardı.

Kapalıçarşı'yı bırakıp astroloji alanında çalışacağım dediğinizde çevrenizin tepkisi ne oldu?

Esnaf arkadaşlarım, çok şaşırdılar. Büyüklerim tembihatlar yaptılar "Ne yapıyorsun, ne ediyorsun" diye. 2003 yılından bahsediyoruz, o zamanlar Kapalıçarşı esnafı astrolojiden pek anlamazdı. Daha ziyade para kazanmaya yönelik bir sistem vardır orada. Benim yapmak istediğim ise insanlara hizmet vermekti. Tabii ki astrolojiden para kazanabilirim. Ama para kazanmak için astroloji yapılmaz. Benim için hizmet edeyim para kazanırsam da kazanayım daha uygundu. O yüzden işim gücüm, param varken kazancım varken bıraktım bir riske girdim. Eşim ve ailem de kalbimin sesini dinlemem yönünde destek verdi. Dolayısıyla 20 yılı orada bıraktım, ikinci bir 20 yıla yakın zamandır astrolojideyim.

Haritalarım büyük bir dönüşüm yaşayacağımı gösteriyordu

Aslında hikayeniz astrolojiye olan tutkunuzun da bir kanıtı... Astrolojide sizi bu kadar kendine çeken neydi?

Gençlik yıllarımdan itibaren çok merakım vardı. Lise yıllarımda Linda Goodman'ın kitaplarını okurdum. Sadece burçlar hakkında, çok genel bir bilgim vardı. Okul çıkışı eve geldiğimde annemin arkadaşları sorardı, "İkizlerle başak anlaşır mı? Akrep burcu nasıldır gibi..." 1996 yılında ilk kez kendi haritamı çıkarıp yorumlamaya çalıştıktan sonra işten vakit buldukça zaman ayırdım bu işe. 2002 yılında eğitime ciddi olarak ilk kez başladım. Haritalarım zaten gösteriyordu. Büyük bir dönüşüm yaşayacaktım ve bu 2003 yılında muhtemeldi. Öyle de oldu. Buna karar verirken yine astrolojinin eşliğinde karar verdim. Birincisi haritamda bu konudaki yeteneğimi gördüm. İkincisi bunun zamanının geldiğini gördüm. Yani cesur bir karar aldım ama aslında farkındalıkla aldım. Kazanç elde etmek bir vakit sonra oldu ama çok çalıştım. Günde 16-17 saate varan çalışmalarım oldu.

İşin öğretim ve teknik kısmıyla ilgiliyim

2005 yılında Astroloji Okulu'nu kurdum. Kitaplar yazdım ama şöyle bir sorunla karşılaştım. Herkes burç kitabı yazmamı istiyordu, bense bu işin daha öğretim ve teknik kısmıyla ilgiliydim. Baktım yayınevleri böyle kitapları basmaya gönüllü değil. Ben de yayınevi kurdum. 2013'ten itibaren kitaplarımı kendimiz basıyoruz. Öner Döşer kitapları diye bir şey oluştu çok mutluyum. Bu ay yeni çıkacak kitaplarımla beraber 32 tane kitabım çıkmış olacak toplamda.

Peki, bütün yoğunluğunuz arasında hiç televizyon izliyor musunuz? Takip ettiğiniz diziler var mı?

Maalesef çok çok nadir. Gerçekten hiç vakit bulamıyorum. Sadece televizyonla ilgili değil, online bir şeyler izlemeye de vaktim olmuyor. İnanır mısınız dizi oyuncularından danışanlarım var, onların oyuncu olduğunu danışmanlık seansı içinde öğreniyorum. Bu konuda bana kimse alınmasın, kızmasın. Türkiye'de şu anda hakkıyla eminim tanınmış olan bazı insanları bu yüzden tanımıyorum. Çok değerli bir hizmet yapıyorlar. Onlarla danışmanlık vesilesiyle tanışmaktan çok memnun oluyorum ve iftihar ediyorum. Babam eski bir sinema oyuncusu ve dolayısıyla ben oyunculuğu çok kıymetli bulan birisiyim.

Oyunculuk, mankenlik teklifi aldım

Sizin o dünyaya merakınız yok muydu? Kapalıçarşı'dan sizin de babanız gibi, oyuncu olmak için çıkmak gibi bir isteğiniz olmadı mı?

Aslında babam taraftar olmadı. İki sebebi vardı. Birincisi benim yapım gereği çok o piyasanın içinde olamayacağımı düşünüyordu. İkincisi ben ailenin ondan sonra gelen tek erkeği olarak Kapalıçarşı'da olmak gibi bir mükellefiyete sahiptim. Yoksa oyunculukla ilgili mankenlikle ilgili teklifler geldi. O zaman saçımız falan vardı tabii. Ama babam öyle bir "Sen bilirsin" derdi ki, gel de "evet" de...

Son olarak, günümüzde astroloji algısı büyük bir değişim göstermiş olsa da, bir kesim var ki astrolojiyi gazete köşesindeki burç yorumundan ibaret sanıyor. Özetle "Ay sen burçlara mı inanıyorsun?" diyen birine kısaca nasıl bir cevap verilir?

Birisi astrolojiye inanmıyorum dediğinde ben de "kimse mükemmel değil" diyorum. Sonuçta astroloji Allahın ilmidir, astroloji boş laf değildir. Ha, kimin konuştuğuna göre değerlendirilebilir, gerçekten boş laf olarak konuşan insanlar olmuş olabilir. Ama geçmişte astroloji bir ilim olarak saygı gördü, astrologlar bir alim olarak ifade edildi. Veya bir sanatçı, artist olarak tanımlandı. Bizim okulumuz adı AstroArt, astroloji bir sanattır esasında. Sonuçta astroloji bir ilimdir, bu ilmi herkes aynı seviyede anlamayabilir. Kişinin algı seviyesine bağlı, yaklaşımına bağlı. Ha ama kişi derse ki "Gazetelerdeki günlük burç yorumlarına inanmıyorum", ona ben de inanmıyorum.

Yorumlar (2)
Ebru 4 yıl önce
Çok başarılı muhteşem
Emel Yılmak 4 yıl önce
Çok başarılı bir röportaj olmuş, tebrikler :)