“Öğrencilerimize kişiye özel eğitim veriyoruz”

RÖPORTAJ 08.08.2020, 21:47 10.08.2020, 10:59
“Öğrencilerimize kişiye özel eğitim veriyoruz”

Son zamanlarda başarılarından dolayı adını sıkça duyduğum bir üniversite var: Beykoz Üniversitesi… Pandemi döneminde uzaktan eğitimde öyle hızlı hareket ettiler ki, araştırmalarda kısa sürede öne geçtiler. 2020 zor bir yıl oldu ve hepimizi büyük bir değişim bekliyor. Öğrenciler gelecek kaygısından ne yapacağını bilmiyor. Üstelik 14 Ağustos’ta yani cuma günü üniversite tercihleri de sona erecek. Ancak geleceği çağa adapte olanlar belirleyecek. O nedenle henüz kararını verememiş genç okuyucularımız için Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman ve Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Gülten Kaptan’ın kapısını çaldım. Pandemi sürecinden okulun eğitim vizyonuna, gelecek planlarından adaptasyona sizin için her şeyi sordum. Çaylar, kahveler alındıysa buyurun sohbete…

Koronavirüs çıktığı anda eğitim sisteminde bir kaos başladı. Ama en büyük stres üniversite sınavı konusunda yaşandı. Olacak mı, olmayacak mı derken tercih dönemine geldik. Peki, bu süreç Beykoz Üniversitesi için nasıl geçti?

Prof. Dr. Mehmet Durman: Zor bir dönemdi, hiç beklemediğimiz bir şeyle karşılaştık. Sadece Türkiye için değil, dünyada da aynı kriz yaşandı. Şu anda tüm dünyada aynı soru var: "Önümüzdeki dönem eğitime nasıl devam edilecek?" Öncelikle biz bu krizi iyi yöneterek fırsata çevirdik. Beykoz Üniversitesi olarak uzaktan eğitime zaten bu sürecin çok öncesinde de hazırdık. Pandemi dönemi öncesinde ikisi ön lisans, ikisi de yüksek lisans olmak üzere dört tane uzaktan eğitim programımızın altyapısını hazırlamıştık. Örgün programdaki derslerimizin yüzde 25’ini online eğitime aktarma hedefimiz de vardı.

O zaman bunu öngördünüz. Peki, sizi bu hedefleri koymaya iten sebep neydi?

Prof. Dr. Mehmet Durman: Şu anda Z kuşağına eğitim veriyoruz. Teknolojiyi o kadar iyi kullanıyorlar ki, onlara daima yeni içerikler oluşturmanız gerekiyor. O nedenle biz örgün programlarınızın yüzde 25’inin online olması yönünde çalışmalarımızı yapmıştık. Pandemi ortaya çıktığı anda altyapımız zaten hazırdı. İlk haftadan akademik takvimimizi değiştirmeden tüm derslerimizi uzaktan eğitime aktardık. Türkiye genelindeki tüm üniversitelerin uzaktan eğitiminin sorgulandığı bir araştırma yapıldı. Bağımsız bir araştırmada öğrencilerin uzaktan eğitimden ne kadar memnun kaldığı, sınavların durumu araştırıldı. Bu bağımsız rapora göre bu süreci en iyi yöneten ikinci vakıf üniversitesi seçildik. Biz hazır olduğumuz için bir şok, kargaşa ve acemilik yaşamadık.

Öğrencilerimize “Her zaman yanınızdayız” mesajı verdik

Gülten Hanım siz de meslek yüksek okulunun müdürüsünüz. Sizin için durum nasıl geçti?

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Pandemi ortaya çıktığı anda sınavlarda dahil olmak üzere uzaktan eğitime başladık. Ayrıca danışman eğitmenlerimiz öğrencilere bu süreçte online danışmanlık saati açtılar. Üstelik bir saatlik derdi öğrenciler istediği için iki saat olarak sürdürdüler. Yüz yüze gibi tüm sorunlarını, derslerle ilgili sorunlarını anlattılar. Tüm öğrencilerimizin bize dönüşü pozitif oldu. Tüm üniversite yönetimi ve öğretim kadrosu dahilinde çok iyi ilgi gördüklerini, kendilerini okuldaymış gibi hissettiklerini söylediler. Bir de şöyle bir sistem geliştirdik. Rektörümüzle dekanlarımız, yöneticilerimiz ve hocalarımız her perşembe toplantı yaptık. “Sorunlarımızı nasıl çözebiliriz?” diye bir koordinasyon kurduk. Her toplantı sonunda herkes kendi birimiyle toplantı yaptı. Bir de hepimizin online koordinasyon grubu var. Hiçbir iletişim kopukluğu yaşamadık. Sadece fiziksel olarak daha az yüz yüze geldik. Öğrenicilerimizde o sıcak ilgiyi, yakınlığı sevdiler ve bırakmak istemediler. “Her zaman yanınızdayız” mesajını çok güzel aldılar.

Uygulamalı derslerde durumu nasıl yönettiniz?

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Uygulamalarımızı özel videolar ve özel anlatımlar eşliğinde, yetmediği yerde öğrencilere güçlü projeler yaptırarak dönüş aldık. Çok güzel tamamladık. Biz bu süreci öncelikle rektörümüzün deneyimleri, ön hazırlığıyla ve öğretim görevlilerimizin özverili çalışmasıyla neredeyse sıfır hatayla tamamladık. O nedenle değerlendirmeyi hak ettiğimizi düşünüyorum.

14 yetkinlik uyguluyoruz

Bu çağın kelimesi adaptasyon, davranışı hız! Beykoz Üniversitesi bu adaptasyon ve hıza hemen ayak uydurmuş…

Prof. Dr. Mehmet Durman: Bu konuyu iyi ki açtınız. Önemini söyleyebilirim. Bizim eğitim programlarımızı diğer üniversitelerle kıyasladığınızda çok daha özgür tarafları var. Geçmiş tecrübelerimizle, tüm dünyadaki gelişmeleri izleyip harmanladık. Ben 1990’lı yılların başından itibaren yüksek öğretimin içerisindeyim. Farklı üniversitelerde yöneticilik yaptım. Yüksek Öğretim Kurulu ile ilişkili ulusal düzeyde kalite güvencesi, yeterlilikler çerçevesi gibi, özellikle Bologno sürecini de kapsayan sürecin hep içerisinde olan ve bunları çok iyi bilen bir üniversiteyiz. Bizim eğitim ve öğretim programımız toplamda 5 temel ayak üzerinde oturuyor. Bunlardan ilki; uygulayarak öğrenme… Uygulama bizim için çok ön planda… Türkiye’de bu daha az itibar görüyor ama dünyada çok önemli. Çünkü öğrencilerinizin mezun olduğu anda iş bulmasını istiyorsanız, uygulamayı iş dünyası ile birlikte mutlaka iç içe yapmanız lazım. Bu bizde çok nettir. Mesela tüm programlarımızda en az 1 yarı yıl iş yerinde uygulama vardır.

Bu şahane bir şey. Peki, tüm bölümlerinizde var mı?

Prof. Dr. Mehmet Durman: Bütün bölümlerimizde var. Modelimiz bu. İkinci eğitim modelimiz ise “Kişiye Özel Eğitim Modeli.” Kişiye özel eğitimde ‘yetkinlikler’ devreye giriyor. 21’inci yüzyılda iş dünyasının, toplumun istekleri çok farklılaştı. Geçmişteki klasik eğitim modelinde olduğu gibi bir alan seçip oku ve mezun ol. Sonra o işi yap ve emekli ol dönemi bitti. Yeni dünyada mesleki eğitim kadar kişinin yetkinlik kazanması ve geliştirmesi de bizim için çok değerli. O nedenle bir yetkinlik geliştirme programımız var. Çok yapılandırılmış bir programdır. Öğrencimiz üniversiteye başladığının ilk yarıyılında bir değerlendirmeden geçer. Üniversitemizin belirlemiş olduğu 14 tane yetkinlik var. Bunlar iş dünyası ve toplumun gençlerde en çok olmasını istediği yetkinliklerdir. Öğrencilerden almış olduğumuz geri bildirime göre değerlendiriyoruz ve buna göre öğrencinin hangi yetkinliklerini geliştirip güçlendirmesi gerektiğine karar veriyoruz.

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Öğrencilerimiz 2 ya da 4 yıl süren yetkinlik derslerimizi alıyorlar. Sonunda tekrar bir testten geçiyorlar.

Prof. Dr. Mehmet Durman: 14 yetkinlikten bir tanesi “Değişime Adapte Olma ve Onu Yönetebilme.”

Gerçekten farklı olmaya çalışıyoruz

Bence şu anda toplumun da en çok ihtiyacı olan şey bu…

Prof. Dr. Mehmet Durman: O kadar önemli ki... Kişiler, toplumlar ve kurumlar için çok önemli. Kurum olarak yönetebilme yetkinliğimizden kaynaklanıyor. Kişiler değişimi yönetebiliyorlarsa gelecekte çok büyük başarıları olur. Çünkü hız değişecek.

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Birçok insan yaşam becerilerini kaybetmiş. Bu pandemi döneminde fark edildi. Pandemi sayesinde yeniden öğrenmenin gerekli olduğu anlaşıldı.

Prof. Dr. Mehmet Durman: Demek ki bunu öngörmüşüz. Bunu daha da ön plana çıkarmayı düşünüyoruz.

Mehmet Hocam ve Gülten Hocam bu süreçte gerçekten çok vizyoner bir yöneticilik yürütmüşsünüz…

Prof. Dr. Mehmet Durman: Fırsata çevirme ve girişimcilik yeteneği onu getirdi. Gerçekten farklı olmaya çalışıyoruz. Bu kadar üniversite arasında birbirine benzer olmak hiçbir şey getirmez.

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Eğitimlerde, uygulamada, sosyal projelerde öğrencilerimizi hep dahil ediyoruz. Mesela Meslek Yüksek Okulu olarak ‘Mimari Restorasyon’ bölümünün sergileri oluyor. Aynı şekilde diğer sağlık bölümlerinde de etkinlikler oluyor. Dışarıdan davetlilerimizde geliyor. 3+1 bir sistemimiz var. Bir sömestr tamamen uygulamaya yönelik oluyor. Öğrencilerimiz dış kurumlarla, sanayiyle, sağlık sektöründe ve birçok alanda iş birliği yaptığımız yerlerde oluyor. Güzel bir üniversite olduk.

Üniversiteyi üniversite yapan aslında orada aldığın eğitimden ziyade orada aldığın kültürdür bence…

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Üniversite zaten bir kültür alışverişi sağlar. Tolere etmeyi, entelektüel yapıyı, problem çözme yeteneğini öğrenirsin üniversitede. Üniversitemizde çok yönlü yaşam var.

Sosyal mesafeyi sağlamak için sınıfı ikiye böleceğiz

Benim çenem düştü sohbete daldım. Öğrencilerin başka merakları var. Hemen onlarla başlıyorum. Mehmet Hocam, okullar açılacak mı açılmayacak mı hala belli değil. Ama sizin planınız nedir? Bu şartlar altında öğrencilere nasıl bir eğitim vaat ediyorsunuz?

Prof. Dr. Mehmet Durman: Şu anda tamamen uzaktan bir eğitim düşünmüyoruz. Yaklaşımımızda evrensel olarak tanımlanmış iki kategori var. İlki “Hibrit”, ikincisi “Karma” Eğitim. “Hibrit Eğitim”de bir program düşünün. Bazı dersler çok bilgi temelli, o nedenle uzaktan eğitim olarak tanımlanabilir. Bazı programları da yüz yüze yapıyorsunuz. “Karma Eğitim”de üç saatlik bir dersin iki saatini uzaktan eğitimle yapabilirsiniz. Ama karşılıklı tartışma, eleştirel olarak olaylara bakabilme, uygulamada yüz yüze eğitim yapılıyor. Biz pandemi öncesini derslerimizin yüzde 25’ini bu iki model üzerine dayandırdık. Bazı programlar tamamen online oldu ama özellikle 3 saat ve üstü derslerin bir kısmı uzaktan verildi. Bundan sonraki dönem içinde bunu hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemin bağlayıcısı Yüksek Öğretim Kurulu’nun vereceği karar olacak. Şu an ki mevcut kararlar doğrultusunda üniversitemizde derslerin yüzde 40’ını “Hibrit Eğitim”le sürdüreceğiz. Sosyal mesafeyi öğrenciler arasında sağlayabilmek için bir yöntem daha geliştirdik. Öğrencilerimizi yarı yarıya seyrelteceğiz. Aynı anda öğrencilerimizin tamamı burada bulunmayacak. Öğrencilerimizin yarısı bir hafta gelecek, diğer bir yarısı online olarak devam edecek. Bir grup online yaparken, bir grup fiziksel olarak okulda bulunacak. Sınıf düzeni içerisinde bu şekilde yaptığımızda bir öğrenciye en az 2 metre mesafe düşüyor. Genel olarak baktığımızda 8 metre düşüyor. Önümüzdeki dönem için böyle bir eğitim planımız var.

Program tasarımı açısından çok güçlüyüz

Her üniversitenin iddialı olduğu bir bölüm vardır. Beykoz Üniversite’sinin en iyi alanı hangisi?

Prof. Dr. Mehmet Durman: Biz bütün programlarımızda iddialıyız ve güncel programlar açmaya çalışıyoruz. Beykoz Üniversitesi’nin eğitim ve öğretim yaklaşımında 5 temel taş var. Özgün eğitim öğretim modeli, deneyimleyerek öğrenme, kişiye özel eğitim ve destek, ileri teknoloji kullanımı ve uluslararasılaşma... Bütün programlarımızda bu modeli uyguluyoruz. Programın kalitesini belirleyen tasarım ve bu konuda çok iddialıyız. Program tasarımı açısından çok güçlüyüz. Diğer taraftan programın kalitesini belirleyen iki önemli faktör vardır. Öğretim görevlisinin kalitesi ve nitelikli öğrencinin kalitesi.

Gülten Hocam öğrenciler neden Meslek Yüksek Okulu’nu seçmeliler?

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Fakültelerin ve lisans eğitiminin önemine inanıyorum ama bu durumları ülkenin sosyo-ekonomik yapısını da belirliyor. Özellikle vakıf üniversitelerinin özünde bu var. Mesela kalifiye eleman yetiştirmek; hem bireyin kendisine kısa vadede ekonomi kazandırmak, hem kısa sürede topluma karıştırmak, hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmasını sağlar. Ayrıca Yüksek Öğretim Kurumu’nun şöyle getirileri var. Öğrenci arzu ederse Dikey Geçiş Sınavı’na girip lisans eğitimine devam edebiliyor. Düşünsenize bu mükemmel bir olanak. Ayrıca işsiz bir üniversite mezunu olmak yerine iyi bir kalifiye tekniker olmak daha iyi. Almanya gibi ülkelere baktığımızda bu tür oluşumlar ilkokuldan başlıyor. Yetenekleri ne ise ona göre yönlendiriliyorlar. Biz Beykoz Üniversitesi’nde entelektüel yapıyı da vermeye çalışıyoruz.

Çift anadal imkanı sağlıyor

Prof. Dr. Mehmet Durman: Bilimsel verilere dayanan araştırma sonucumuz var. Son 5 yıldır Türkiye genelinde öğrenci memnuniyeti ölçülüyor. Bir üniversitede bize göre en önemli şey öğrencinin mutlu olması. 3 yıldır bu araştırmaya katılıyoruz. Altı alanda öğrenci memnuniyeti araştırılıyor. ‘Öğrenim Deneyimi ve Tatminkarlığı’, ‘Yerleşke ve Yaşama Doyuruculuğu’, ‘Akademik Destek ve İlgi’, ‘Kurumun İşleyişinden Memnuniyet’, ‘İmkan ve Kaynakların Zenginliği’, ‘Kişisel Gelişim ve Kariyer Desteği.’

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Meslek Yüksek Okulu burada devreye giriyor işte.

Prof. Dr. Mehmet Durman: Öğrencilerin gözünden üniversitemiz değerlendirildi. Bir de akademisyenler gözüyle üniversiteler değerlendirildi. ‘Akademik Ekoloji’ olarak 11 alanda üniversiteler değerlendiriliyor. Bu araştırmada da vakıf üniversiteleri arasında ilk 5’te yer aldık. Üniversitenin gelmiş olduğu yeri ve konumu bağımsız olarak değerlendiren çalışmalar sonucu 4 yıl içerisinde rekabeti çok güzel konumlandırdığımızı düşünüyorum.

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Üniversitenin birimleri içerisinde 3+1 şekilde eğitim veriyoruz bizde. 3 dönem teorik, 1 dönem mutlaka ilgili kurumlar ile uygulamaya yönelik bir dönem tamamen staja gidiyorlar. Neden seçilmeli? Mesleki eğitim olarak görüldüğü için toplumda altın tepsi ile sunulmuş meslekleri içermiyor diye görülüyor. Kalifiye eleman kendi ülkesi ve kendi ekonomisine bakıldığında her ülkede olmalı, çok olmalı, düzgün olmalı. Bu arada ön lisans programları ama aynı zamanda çift anadal imkanları da sağlıyor ve bunun için ayrı bir ücret talep etmiyoruz.

Gelecek hayallerinin güzelliğine inananlara aittir

Üniversitenin iş dünyasıyla bağlantıları iyi olmalı ki, mutlaka uygulamalı eğitim sunuyorsunuz…

Prof. Dr. Gülten Kaptan: Tabii çok iyi. Gerçekten hem sanayi, hem ekonomi, hem sağlık hem iletişim sektörü açısından çok değerli, gönüllü insanlar öğrencilerimiz ile çalışıyor. Mesela iletişim sektöründen sevgili ‘Hakan Eren’ gibi iş birliği yaptığımız isimler var.

Geleceği ön görenler ve krizi iyi yönetebilenlerin fark yaratabileceğine inananlardanım.

Prof. Dr. Mehmet Durman: Üniversite olarak bizim çok güzel bir mottomuz var; “Gelecek hayallerinin güzelliğine inanlara aittir.” Planlarımız var, hayallerimizi planlarımıza yansıtmaya çalışıyoruz. İlk başta Beykoz Üniversitesi’nin uluslararası bir üniversite olmasını hedefliyoruz. Hatta Birleşmiş Milletler’e kayıtlı olmak istiyoruz. Bütün ülkelerden en az bir öğrencimiz olduğu bir kampüs hedefliyoruz.

Yorumlar (1)
Gülten Kaptan 4 yıl önce
Son derece geniş kapsamlı bir röportaj öylesine güzel tanimlamissiniz ki.Emeginize sağlık.