Yaşasın olduğum halden mutlu olmak!

Sel Çal Kapımı dizisinde canlandırdığı Melek ‘Melo’ karakteriyle kısa sürede izleyicinin gönlünde önemli bir yer kaplayan Elçin Afacan’la bayram sohbetinde buluştuk. Afacan’a “Yaşasın balık etlilik diyor musunuz?” diye sorduk, “Yaşasın olduğum halden mutlu olmak” dedi

RÖPORTAJ 01.08.2020, 14:19 03.08.2020, 09:13
Yaşasın olduğum halden mutlu olmak!

Bir Aile Hikayesi’nin Beste’si olarak tanıdık Elçin Afacan’ı. Doğal, samimi ve dramedisi yüksek oyunculuk performansıyla kısa sürede hepimizin dikkatini çekti. Birkaç haftadır da Sen Çal Kapımı dizisinin Melo’su olarak izliyoruz onu… Kankalık müessesine sonsuz bağlı, aşkın kendisine aşık, yakışıklı erkeklere zaafı olan, eğlenceli mi eğlenceli bir karakter sunuyor bizlere… Elçin Afacan, 29 yaşında ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu. Oyunculuğun hem seçimi, hem de kaderi olduğuna inanıyor. Melo’dan sonra karşımıza ezber bozacak bir karakterle çıkmak istiyor. Yapar mı? Düşünmeden cevap veriyoruz. Kesinlikle evet!

Biz dizidoktoru.com olarak Melo’ya bayılıyoruz. Her şerde bir hayır aramasını da kendimize örnek alıyoruz. Peki, Melo Elçin Afacan’ı nasıl tavladı?

Aslında komik tarafı ve gerçekten masallara olan inancı beni tavladı. Bir karakter okurken beni güldürüyorsa, üretim isteğimi artırıyorsa eğer beni tavlaması çok zor değildir. Melo da böyle bir karakter. Söyledikleri, hareketleri, olaylar karşısında verdiği tepkiler, masallara bu kadar inanması, aşka olan bağlılığı (ama inanılmaz da saf bir yerden değil) ve tüm bunların yanında aslında güçlü bir karakter olması. Dik duran kadınlara inanması ve kendine güçlü, adalete inanan insanları örnek alması…

Balık etli olduğum için işi alamadığım zamanlar oldu

Türkiye’de her kadın zayıflamak için spor salonlarında, parklarda ter atarken siz bir rol için 20 kilo alarak hayatınızın çılgınlığına imza atmışsınız. Kilo başa beladır ama bu 20 kilonun size faydası olmuş galiba… Baksanıza önce Beste, şimdi Melek’le size iki güzel karakter hediye etmiş. “Yaşasın balık etlilik” diyor musunuz?

Öncelikle böyle bir soru sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu soru çok değerli! Kilo aldığım dönemden önce de günümüzdeki ideal bedene sahiptim diyemem. Şu anki kilomdan daha az kiloluydum, fakat kiloluydum. Hatta bazı işlerde sırf balık etli olduğum için işi alamadığım zamanlar oldu. Sonra karşıma böyle bir fırsat çıkınca ben de çok şaşırdım. Çünkü bu sefer kilo vermem değil, kilo almam bekleniyordu. Özel hayatım ve kariyerim için çok kritik bir karardı. Ve beni Beste’yle tanıştırdı. Bunun için verdiğim karardan çok mutluyum. Bana çok güzel insanlar hediye etti Beste. Çok güzel anılar biriktirdim ve arkasında sonuna kadar duracağım bir iş oldu.

Şimdi aldığım kiloları verme evresindeyim. Olduğum kilodan ve olduğum şeyden mutsuz değilim ama sağlığımı koruyabilmek için fazlalık olan yani bana ait olmayan o 20 kiloyu vermem lazımdı. Ki 15’ini verdim. Çok kilolu olmak ya da çok zayıf olmak bazı hatta birçok insan için sıkıntı veya dert olabilir. Ki dünyada kişinin görüntüsünü yargılamakla alakalı inanılmaz bir zorbalık var. Bu yüzden “Yaşasın balık etlilik” veya “Yaşasın ideal bedenler” demek doğru olmaz. Kişi kendini nasıl mutlu hissediyorsa öyle olmalı. Kilo aldığım dönemde, vermeye başladığımdan çok daha fazla soru aldığımı fark ettim hatta. “Nasıl kilo aldınız?” Bu konu o kadar derin ve o kadar önemli ki benim için… Sadece başlıkları bile söyledim sayılmaz. Sorunun özüne gelirsek; yaşasın olduğum halden mutlu olmak.

Aşık olmak kadar güzel ne var?

Belli ki kendinize challenge yapan bir karaktere sahipsiniz. 20 kilo almayı en büyük çılgınlığınız olarak tanımlamışsınız. Peki, Elçin’in bundan sonraki kendisine en büyük challenge’ı ne olacak?

Bir Aile Hikayesi’nde kilo almam gerekiyordu, Sen Çal Kapımı da kilo vermem. Bundan sonraki challenge’ımın ne olacağını bilmiyorum. Ama ben balık etli olmanın verdiği şeker, sempatik, saf kız olmak yerine bunun tam zıttı kilolara biçilen karakterin dışında birini canlandırmak isterdim. Herkesin ezberini bozacak biri veya bir şey olmak.

Melo’nun hikayesini henüz izlemedik ama çok net gördüğümüz bir şey var ki, Melo için aşk varsa akan sular durur, küresel ısınma sona erir, dünyada savaşlar, şiddet bile biter. Yeter ki aşk olsun. Peki, Elçin’in aşka verdiği paye ne kadar?

Canım Melo… Ben sevginin her şeyi temizleyip arındırabileceğini düşünüyorum. Aşık olmakta önce sevmekle başlar bence. Kendini sevmek, karşındakini sevmek, duygularını sevmek, yaptıklarını, yapabileceklerini, fikirlerini, baktıklarını, gördüklerini sevmek. Bu yüzden hayatımda aşk çok büyük bir yere sahip. Çünkü aşık olduğumda sanki her şey bir önceki andan daha çok sevgiyle dolu oluyor. Aşık olmak kadar güzel ne var?

Aşık olduğum zaman hep yeni şeyler öğreniyorum

Romantik komedilerde bize sunulan aşklardan birini yaşamak ister miydiniz?

Bilmem. Yani aşkın hangi halini yaşamak isterdim bilmiyorum. Ama tabii ki hüzünlü, ağır bir şey yerine romantik ve komik bir şey yaşamayı tercih ederdim.

Bir aşk kadınıyım der misiniz, yoksa aşkı öğreniyor musunuz?

Öğrenmek hali hiç bitmediğinden aşık olduğum zaman hep yeni şeyler öğreniyorum. O an, anın içindeyken dünyada en muazzam aşk kadını benmişim gibi hissediyorum. (Gülüyor) Gerçekten, umarım yalnız değilimdir.

Sen Çal Kapımı dizisinde şahane bir kız arkadaş grubu var. Eda, Melo, Fifi ve Ceren. Bu arkadaşlığın arasına Kaan Karadağ girer mi?

Bu arkadaşlığın arasına bana sorarsanız hiçbir şey giremez. Ama tabii hayat bu, belli de olmaz. Bazen insanın yapmak istedikleriyle yaptıkları arasında dağlar kadar fark oluyor. Melo Dada’sını, Fifi’yi, Ceren’i o kadar seviyor ki, bence onları hiçbir şey değiştirmez.

“Üzen Şeyler de Güldürür mü?”

Sizin böyle sağlam bir arkadaş grubunuz var mı?

Olmaz mı? Hem de tamı tamına böyle bir grup. İyisiyle kötüsüyle, iyi günde ve kötü günde, öyle ya da böyle 15 yıldır bir şekilde yan yana olabilmeyi beraber büyümeyi başardığım dünya tatlısı 3 arkadaşım var. İlk kez senaryoyu okuduğumda koşup onlara anlatmıştım, bakın biz diye…

Oyunculuk sizin için bir kader miydi, yoksa bile isteye seçiminiz mi?

Aslında bile isteye sanırım. 3. sınıfta sahneye ilk çıktığımda far görmüş tavşan gibi kaldığım anı hatırlıyorum. Sonra hayatımda başka bir şey düşünmedim, o an, o sahne ve orda hissettiğim şeyler dışında. Bilmem belki de kaderdir.

Hayatınızı kitap yapacak olsalar adı ne olurdu?

Hayatımın dönemlerine göre değişir. O kitabın adı da şu sıralar sanırım; “Üzen Şeyler de Güldürür mü? Bence evet” olurdu sanırım.

Yardıma ihtiyacı olan herkesin bulabilmesini isterdim

Bir bayram sabahı uyandınız ve ev kalabalık desem. Çocukluk hatıralarınızdan nasıl bir anı buraya gelir?

Evdeki yemek kokusuyla uyanıp ev ev gezdiğim, kuzenlerimle geçirdiğim zamanlar sanırım. Anneannemin sütlaçı, koca teyzemin elmalı tartı, babaannemin batırık çorbası. Yemek yemek, gülmek ve oyun oynamaktı bayramlar benim için. Yani aslında tek bir anı söylemek çok zor, hepsi ayrı ayrı güzel. Ama şimdilerde her bayram hatırıma gelen bir anım var. Ev kalabalık, sevdiğim herkes orada, ölenler yaşıyor. Ben kuzenimle başka bir odada oyun oynarken bir anda çocuk aklımızla çocukluk anılarımızı dinleyesimiz geliyor. Ve anneannemin yanına koşup “Anneanne ben ilk ne zaman gülmüşüm, nasıl gülmüşüm anlatsana” diyorum. O da bana nasıl güldüğümü anlatıyor. Sanırım bu an, bir sabah uyanıp bir kez daha yaşasam diyebileceğim bir anı.

Bir dilek dileyeceksiniz ve hemen gerçekleşecek desem şu anda neyi seçersiniz?

Her anlamda ve her koşulda yardıma ihtiyacı olan herkesin yardım bulabilmesini isterdim. Şu an için bu. Belki hayatımın başka bir döneminde başka bir cevap gelecektir.

Şiddet ancak öğrenerek yok olacak

Son dönemlerde iyice çığırından çıkan kadına şiddet olaylarına karşı hayır demek için sizin öneriniz nedir?

En güzel öneri bence ÖĞRENMEK.

Kötü bakmamayı ÖĞRENMEK.

Kötü düşünmemeyi ÖĞRENMEK.

Kararı sana kalmayan şeyler için dert edinmemeyi ÖĞRENMEK.

Sorunların şiddetle çözülmeyeceğini ÖĞRENMEK.

Empatiyi ÖĞRENMEK.

Sevgiyi saygıyı ÖĞRENMEK.

Görgüyü ÖĞRENMEK.

Adaletin öyle ya da böyle, ne kadar kaçarsan kaç işleyeceğini ÖĞRENMEK.

Yani önerim; vahşilik, şiddet ve istismar ancak ÖĞRENEREK yok olacak. Dileğim ÖĞRENMEYİ reddeden kişilerin en kısa zamanda normalleştirilen, tüm dövülmüş, öldürülmüş, istismar edilmiş, taciz, tecavüz edilmiş kadınların hakkıyla hukukuyla adalet tarafından cezalarını çekerken görmek olacaktır.

Yorumlar (1)
fazilet kucukkaya 4 yıl önce
bukadar guzel ve oynadlgl her rolun hakklnl veren bizi izlerken surukleyen bir karekter.Turkiye boyle genclerin ve yeteneklerin klymetini bilip onunu acmall
cok basarlll buluyorum Elcini
yolu aclk olsun busevimli ve guzel klzln.