27.05.2020, 11:22

Zaman kaybısın Valeria!

Yirmili yaşların sonu, otuzların başında olan bir grup kadının hikayesini konu eden, izlediğiniz herhangi bir dizi düşünün desem, hiç zorlanmazsınız öyle değil mi? Cevabınızı duyuyorum: "Eveeet!" Öyleyse size Netflix'in yeni İspanyol dizisi Valeria'yı anlatmasam da olur. Çünkü bildiğimiz klasik kadın hikayelerinden en ufak bir farkı yok. Bir kadın olarak, kadını odağına alan ve hep aynı çerçeve içinde önümüze koyan dizilerden/filmlerden aşırı sıkıldım. Kadınız yahu, binbir çeşit binbir renk. Al kullan, geliştir, değiştir... Ama yook, olur mu hiç? "Bunun aynısı yapıldı, olsun biz de yapalım" ezberciliği sadece Türkiye'de değil, dünyada da yerini ısrarla koruyor. Sex And The City bu türe noktayı koyalı yıllar oldu fakat görünen o ki, dizilerde kadınların sorunları hiç ama hiç değişmiyor...

Şu aynıcılık hikayesi ciddi manada can sıkıcı... Başrolümüzü yazar yapalım, birbirinden tamamen farklı üç arkadaşı daha olsun, onlardan biri mutlaka bir reklam ajansında veya sanat yönü olan bir işte çalışsın, biri kesinlikle lezbiyen olmalı, e tabii cinsel hayatının zenginliğiyle diğerlerine örnek teşkil edecek bir karakter olmazsa olmaz... Tamamdır işte, konu buradan akar gider...

“Valeria en iyi üç arkadaşına sığınır: Lola, Carmen ve Nerea, yolculuğu sırasında ona destek olur. Valeria ve arkadaşlarının sevgi, dostluk, kıskançlık, sadakatsizlik, şüpheler, hoşnutsuzluk, sırlar, iş, endişeler, sevinçler ve gelecekle ilgili rüyalar ile dolu serüveni” diyor Netflix dizi tanıtımında. Gel de yüzüne alaycı bir ifadeyi oturtmadan geç televizyonun karşısına.

Dizimizin kahramanı Valeria evli ve mutsuz bir kadın. Yazar olmaya heves etmiş fakat yıllardır bu konudaki çabası hep karşılıksız kalmış. Fotoğrafçı kocası Adrian da ona bu konuda pek destek değil. Kocasından ziyada arkadaşlarıyla paylaşıyor her şeyini. "Uzun uzunn uzunnn" ve sıkıcı sesli mesajlar, kızlar mutsuzum akşama buluşalım, kızlar kutlamalıyız akşama buluşalım döngüsünde ilerleyen ve klasik barda, kafede bir araya gelip konuya dair değerlendirmeler yapılan, elbette bunlar olurken aralarda "al benzer bir diziden mevcut bir sahneyi oraya yapıştır asla sırıtmaz" diyebileceğimiz ezber sahnelerin, repliklerin, dertlerin tasaların harmanlandığı bir çorba... Çerezlik bile diyemiyorum çünkü, maalesef dizinin tantanasına rağmen enerjisi düşük ve ağırkanlı bir ilerleyişi var...

Dizide Nerea'nın lezbiyen olduğunu katı kuralları olan ailesine söyleyemiyor ve hayatını istediği gibi yaşayamıyor oluşu, ilişki acemisi Carmen'in saf aşık halleri, Lola'nın ekibin yırtık kızı olarak her şeyi aşmış ve odak noktasının seks olduğu izlenimi vermesine rağmen içinde yaşadığı aile dramı -ki yine klasik olarak çocukken onu bırakıp giden anneye düşman bir kadın profili görüyoruz- ve aslında sevgiye olan açlığı, gibi bizi hiç şaşırtmayan alışık olduğumuz ana hikayelerin yanında, sos olarak da bize aynı baharatları sunması Valeria'yı tümden eksiye gömüyor...

Dizinin temeli neredeyse ikisinin sevişip sevişmemesi üzerine kurulmuş, Valeria ve Victor'un garip ve sıkıcı ilişkileri. Araya serpiştirilen yine birçok diziden alışık olduğmuz açık ilişki güzellemeleri, dertlenip uzaktaki anne evine kaçarak hiç değişmemiş odada vakit geçirmek, yine eskiye dair ergence bir takım aile sorunlarının sıcak tutulması, bütün yüzleşmelerin herkesin eğlenmesi gereken partide yaşanması, gerekliliği tartışılır cüretkar sahneler gibi gibi saymakla bitmeyecek aynı tatlar... Özgünlükten uzak, yavan ve kesinlikle zaman kaybı...

Zamanımı çaldın Valeria!

Yorumlar (0)