Veli Çelik

Bütün Yazıları

Veli Çelik
Yazar hakkında: Erzincan’da dünyaya gelen Veli Çelik, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldu. Ayrıca 1994-1997 yılları arasında USC University of Southern California'da sinema eğitimi aldı. 22 yaşında Sinevizyon, Orta Sayfa Kızları ve Sahra isimli televizyon programlarının yönetmenliğini yaptı. 1995-1996 yıllarında İstanbul Üniversitesi’nde sinematografi derslerine girdi. Ay Işığında Saklıdır, Bir Aşkın Bittiği Yer, Sakin Kasabanın Kadını filmlerini çekti. 1998’de Sıcak Saatleri yönetti. 1999 yılında yönettiği Aşkın Dağlarda Gezer dizisiyle Emmy Ödülleri’ne aday gösterildi ve beş finalist arasına girdi. Daha sonra Merdoğlu, Kedi, Hırsız, Kumsaldaki İzler, Zeybek Ateşi, Hırçın Menekşe, Kayıp Aşklar, Komiser Nevzat, Annem, Acayip Hikayeler, Sakarya Fırat, Görüş Günü Kadınları, Diğer Yarım, Göç Zamanı, Sen Anlat Karadeniz dizilerini yönetti.

Masum kalma derdine düşenlere saygıyla!

Masumiyetini kaybetmek bekaretini kaybetmeye benzemez... Islı ıssız yalnızlıklara feda edilmiş farkındalıklardaydı. Yangınlardan geçmiş ama küle dönmemiş hasretleri vardı. Aşık bir kadını yüz kilometreden tanırdı. Kürk mantolu...
09 Ağustos 2020

Yetenekli ve omurgalı insanlar var olacak

Mayalar, Baykuş Günü'nde doğanların karmasını temizlemek üzere hayata yeniden gelen yaşlı ruhlar olduğunu söylerler... Yüz yirmi birinci doğum gününü kutlamaya hazırlanıyordu. Seksen yedi yıldır çalıştığı ve hatta yaşadığı...
01 Ağustos 2020

Yeryüzünde bir kadın ölse hayat bin ölür!

İlla kadınlar, kadın kere kadınlar… Vezir edeni, rezil edeni… Eş olanı, leş olanı, besmelesiz süt vermeyeni.                                       ...
25 Temmuz 2020

Öküz bilgeliği, sığır sessizliği…

Ne zaman bir öküz görsem, gözlerindeki bilgeliği, ne zaman bir sığır görsem duruşundaki sessizliği kıskanırım. Bu kadar bilgi, bu kadar huzur nereden geliyor ve dahası neden bizde yok… Telaşlarımızın içine karışan şeytanda mı aramalı,...
19 Temmuz 2020

Aşklar ve köpekler…

İt yine ağustosa çıkmıştı, hani nasıl çıktığını sadece kendinin bildiği ağustos… Sıcaktı ama çok sıcak, meydandaki yüce söğüdün gölgesinde, Çaykovski ile Şeker Ahmet Paşa sohbetteydi. Çaykovski göldeki kuğudan hatta uyuyan...
11 Temmuz 2020

Adam gibi adam olmak

Adam olmak, adam gibi adam olmak… Mazhar Fuat Özkan söylüyordu, o şarkıyı. Bir mahkemede onunla tanışıyordum. Ortak hükümler giymiştik ama suçlu da değildik, benzer de… Sıfırdan geliyordu, dişiyle tırnağıyla hayat kavgasını vermiş...
04 Temmuz 2020

Hayaller ve gerçekler…

"Anlamaya başlamanın ilk işaretlerinden biri ölme isteğidir ve zincire vurulmuşluk, çoğu kez özgür olmaktan daha iyidir" dedi Kafka. Bunun üstüne hiç es vermeden Mevlana söze girdi; "Bugün de, dünün yarınıdır" dedi. Islak bir...
27 Haziran 2020

Lodos yazı

Daha dün olmaması gereken, hatta yapılmaması gereken bir sürü şey olmuş ve yapılmıştı… Yalnızca ölümü getirmesi gereken gece işini sabaha ertelemişti. Bu olmaması gereken, dahası yapılmaması gerekenlerden sadece bir tanesi bile otuz...
20 Haziran 2020

Anarşist!

Sensizliğe vaktim yok, dedi... Balat'ta oturuyorlardı, ikisi Midyatlı, biri Diyarbakırlı üç güzel çocuk. Herkes kadar hayalleri vardı. Saz çalmayı bilmezlerdi. Ağlamayı da... Sevmek zamanı öldüler. Bile isteye öldüler, hem de güzel...
14 Haziran 2020

Çöpler ve insanlar…

Dün keyfim çok yerindeydi ve kendimi daha da iyi hissetmek için, şehrin çöplüğüne gittim… Uçsuz bucaksız bir tepenin üzerinde, daha büyük bir tepe oluşmuştu çöplerden, rengarenktiler ve irili ufaklı. Arada esen rüzgarla salınıyorlar...
06 Haziran 2020

Rağmen yaşanacaksa yaşanıyor işte!

Sekizinci ayın, sekiziydi… Saadet ve Felaket kardeşleri bekliyordum. Kardeştiler ve daima peş peşe gelirlerdi… Bukowski, yine mutfağımın lavabosuna işiyordu. Onun alışkanlığı benim farketmezim olmuştu. Konunun dostlukla hiçbir alakası...
30 Mayıs 2020

İkimizin de aşka saygısı vardı

Dün gece Şems uğradı… O gelmeden biraz önce, ekmemi bekleyen limon ağaçlarına bakıyordum. Fidelerin kokusu anason kokusuna karışırken, ben galiba daha karışıktım… Yaşamak için köklerini toprağa gömmemi istiyorlardı, oysa ben ya da...
23 Mayıs 2020

İkindide cenaze, yatsıda düğün

O gün köyde hem cenaze hem de düğün vardı... İkindide cenaze, yatsıda düğün olacak iş değildi ama oldu. Araba aynı araba, konvoy aynı konvoydu, evet bunu yapacaklardı, yaptılar. Tüm köy, cenazeye de düğüne de katılacaktı bundan sebep,...
16 Mayıs 2020

Kar Karası…

1941 yılının kasım ayıydı ve yılın ilk karı yağıyordu. Pandeli Restaurant'ta Veysel ile yemek yiyordum. Yorgunduk, hatta çok yorgun. Yan masada sufi ve eski bir dost, Kemal. Susmayı en iyi bilen adam. Şehrin en güzel ağabeyi. Karşısındaki...
09 Mayıs 2020

Ahmet’in kırkı çıkmamıştı

Ahmet'in kırkı çıkmamıştı, Müjgan da, Kum da öksüzdü… O gün o çınarın altında artık biz oturmuyorduk. Kırık dökük yürüyordum, ellerim cebimde, ıslıksız ve ıssız dudaklarım yanımda. Çınarın gölgesinde iki eski dostu...
02 Mayıs 2020

Eylediğim minnetlerin bedeli mi bu?

O gün ordaydım ve sırf bunu diyebilmek için kaybetmeye değerdi. Aylardan henüz Ramazan değildi, ama saatler üçüncü kerahat vaktindeydi… Bilmem kaçıncı kere, yine kötü yazılmış bir senaryonun son satırındaydım. Yarın başlayacağım...
26 Nisan 2020

Zamana, zaman verin…

Ve doğa ciğerlerini temizledi. Ona yaptığımız tüm kötülüklere inat, direncini yitirmedi hatta sert bir cevap verdi: 'Dur” dedi, 'artık bir dur…” Ve durdurdu! Hikayelerimiz bitmiş, nefesimiz kirlenmişti, sevgiyi satın alır ama...
18 Nisan 2020

Ve hayat... Ve Aşk... Ve Seda

Bu kubbede hayat, hayatta kalma savaşıdır ve kazananı daima hayatın tam da kendisidir… Yaşam, üstünü örtüp gözlerini kapattığında bile, inadına yarınlara kalmak kodudur, vazgeçilmez olan. İşte bu yüzden sadece bu yüzden, nefes ve akıl,...
11 Nisan 2020