"TRT özel kanalların rakibi değil"

TRT 1 bu sezon dizileriyle çok konuşuldu. Masumlar Apartmanı, Uyanış Büyük Selçuklu, Gönül Dağı, Teşkilat dizileriyle reytinglerde zirveye yerleşen kanalın koordinatörü Cemil Yavuz, “Biz özel kanalların rakibi değiliz” dedi

RÖPORTAJ 29.06.2021, 10:14 30.06.2021, 15:36
"TRT özel kanalların rakibi değil"

Cemil Yavuz’la birkaç yıl önce tanıştım. Henüz TRT 1 Kanal Koordinatörü değildi. Kamuda çalışmıyordu. Yazan, üreten ve sorgulayan biriydi. Sonra TRT’ye geldi, ardından 12 Punto’yu ve TRT 1’in başarılarını konuşmaya başladık. Ona bunu söylediğimde “Bu başarı TRT Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Eren’in vizyonunun başarısı, biz iyi bir uygulayıcıyız” diyor. Sinema sektörüne yeni bir soluk kazandırmak amacıyla TRT tarafından bu yıl 3’üncüsü düzenlenen “12 Punto TRT Senaryo Günleri” bugün sona eriyor. Dopdolu bir içerik ve etkinlikler tüm hafta boyunca sinemacıları bir araya getirdi. Her yıl bir önceki yılın üstüne koyarak ilerlediklerini ve bağımsız uluslararası bir jürinin seçimleri yaptığını ifade eden TRT 1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz’la hem 12 Punto’yu, hem de TRT 1’i konuştuk.

12 Punto’nun açılışındaki basın toplantısında “Bizi eleştirin, eleştirin ki kendimizi geliştirelim. Eksiklerimizin üstüne koyalım” dediniz. Neden bu cümleyi üstüne basa basa, defalarca söyleme ihtiyacı hissettiniz?

Çünkü Türkiye'de bir fon kurmak zor fakat yaşatmak daha da zor. Basının desteği bizim için çok önemli ama eleştirileri de çok kıymetli. Üçüncü senemiz oldu ve artık hesap verme zamanımız geldi. Bu süreçte eksik, yanlış, hatalı yaptığımız her türlü eleştiriyi dinlemeye gönüllüyüz. TRT 12 Punto Fonu’nu biz kurduk ama bizim olmaktan çıkan bir marka haline geldi. Bu marka artık sektörün markası.

MASUMLAR APARTMANI’NI BAŞKA KANALLAR ALMAMIŞ

12 Punto’nun özel bir marka olduğunu ve daha da büyüyerek yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Ama sizi bulmuşken de TRT 1 ve bu yıl gelen başarıları da konuşmak isterim. Bu sene reyting demek TRT 1 demek haline geldi. Özel televizyonlara ciddi rakip oldunuz…

Öncelikle biz özel kanalların rakibi değiliz.

Ama öyle görünüyor ve bu konuda çok eleştiri alıyorsunuz…

Ben bir yapımcı olarak herhangi bir özel kanala gitseydim ve “Selçuklu dönemiyle ilgili bir iş yapmak istiyorum, alır mısınız?” deseydim özel kanallar projeyi almayacaklardı. “Diriliş yapıldı, Kuruluş şu anda yayınlanıyor. Üçüncü bir işe ne gerek var. Pahalı iş girmeyin” diyeceklerdi. Biz yapılmayanı yaptık. Mesela Masumlar Apartmanı için yapımcısı Onur Güvenatam’a “Daha evvel başka kanallara götürdünüz mü?” diye sordum. Götürmüş ve kabul edilmemiş. Size bir hikaye geliyor siz almıyorsunuz. Daha sonra kamu kanalı alıp bu hikayeyi bir noktaya getiriyor. Sonra “Neden bizimle rekabet ediyor?” diyorsunuz. Bir Anadolu işi yapacağız, çok ünlü oyuncular olmayacak ve içinde kötüsü de olmayan bir iş yapacağız desek hangi özel kanal alırdı o projeyi? Teşkilat’ı da götürsek “Siz devlet güzellemesi yapacaksınız” derlerdi. TRT 1 bu projeleri yapıp başarılı oldu ama TRT 1 sadece bir proje yapayım, bundan da reyting alayım peşinde olamaz. Biz hem sektörü geliştirmeye, hem de hikayeyi derinleştirmeye yönelik işler yapıyoruz.

Buna nasıl karar veriyorsunuz?

Bizim Yayın Stratejiler Merkezi’miz (YSM) var. O merkez araştırmalar yapıyor ve hangi projeyi yapmamız gerektiğini belirtiyor. Bize önerilerle geliyor. Genel müdürümüz İbrahim Eren’le birlikte toplantılar yapıyoruz ve projeler çalışmaya başlıyoruz. Mesela YSM “İnsanların girişimcilik ruhunu artırmak gerekiyor” diyor. Ona göre proje çalışıyoruz. Türkiye’de gündüz kuşakları Anadolu insanının ne kadar kötü olduğunu anlatıyor. Biz de Anadolu insanının iyi olduğunu ve dayanışma içinde olduğunu anlatan projeler yapıyoruz. Bunu yaparken de Türk edebiyatından ve edebiyatçılardan faydalanalım istiyoruz. Bir projeye en az bir yıl hazırlanıyor ve ekrana öyle çıkıyoruz.

SÜPER KAHRAMAN DİZİSİ GELİYOR

Yayın Stratejiler Merkezi yeni sezon için neler önerdi?

Bu sezon öğretmen dizisi yapacağız. Polisiye yazarlarımızla çalıştığımız bir işimiz var. Bir süper kahraman işi geliyor; T World. Osmanlı döneminde geçen bir işimiz var, Kandil. Ayrıca kadın meselesine odaklanacağız. Aslında kadın meselesine pandemide odaklanmaya başladık. Gülseren Budayıcıoğlu’yla ilk televizyon programını yaptık. Genel müdürümüz İbrahim Eren, “Kadınlarımız bütün gün evde ve şimdi daha fazla bulaşık yıkamak, yemek yapmak, çocuğa bakmakla ilgileniyor. Pandemi şartları da yüklerini artırdı. Onların seslerini duyuracak bir program yapalım” dedi. Kadınlar anlatıyordu, Gülseren Budayıcıoğlu görüşlerini bildiriyordu. Aslında Kırmızı Oda’yı yapıyorduk.

Bizde hiçbir şey tesadüf değil! İbrahim Bey geldiğinden beri hep bu amaçlarla proje üretiyoruz. Reyting alacak diye proje üretmiyoruz. Önümüze çok güzel reyting alacak projeler geliyor ama kamu kanalı bunu yapmıyor. TRT bu sene bazı işlerini birbirinin türevi olmaktan çıkardı ve başarı elde etti. Aslında TRT’den bir dip dalga geliyordu. Eskiden Hakkari’de çekim yapamayacak belgesel ekipleri senelerdir dünyanın dört bir yanında çekim yapıyor. TRT Belgesel dünyaya açıldı. Uzun zamandır kapalı olan TRT 2 açıldı. İnanılmaz güzel tepkiler alıyor. TRT’nin desteklediği filmler iki senedir Oscar adayı. Geçen sene 200 festivalden davet aldık. Sinemada Rafadan Tayfa Türk tarihinin en fazla izlenen animasyon işi oldu. Şimdi Eren Bülbül’ü yapıyoruz, Sadık Ahmet geliyor. TRT kendisini uluslararası sektöre de açtı. TRT 1 aslında bu kervana katılmakta geç kaldı. Sonunda TRT 1 başarılı olunca tepki gelmeye başladı.

ULUSLARARASI FİLM STÜDYOLARI KURUYORUZ

Şimdi Barbaros, Alpaslan, Mevlana geliyor…

Heyecanlıyız çünkü bu projeler sektörün endüstrileşmesine katkı sağlayacak. Biz şimdi uluslararası film stüdyoları kuruyoruz. Yani havuzlar kuruyoruz. Bugün biz çekiyoruz, yarın başkası çekecek bu stüdyolarda. Kültür Bakanlığı yurtdışı ortaklı Türkiye’de çekilen filmlere geri iade veriyor artık. Onun da katkısıyla Türkiye’ye gelecekler ve stüdyolarımızda çekebilecekler. Aslında 360 derece düşünülmüş projeler yapıyoruz. Bir yenilik daha yapacağız. Mevlana 60 dakika yayınlanacak.

İbrahim Eren uluslararası bir dijital platform açılacağını açıkladı. Bu 60 dakikalık dizileri oraya mı yapacaksınız?

Öncelikle şu anda kabul ettiğimiz projeleri hem platform için, hem de Türkiye’deki alıcı için yapıyoruz. Genel müdürümüz İbrahim Eren, TRT’nin stratejik hedeflerini çıkardı. Hedeflerden bir tanesi yenilikçi olması. Bu sadece içerik olarak değil, format olarak da yenilikçi olmak anlamına geliyor. 60 dakikalık formatları deneyelim istedik. Ya İstiklal Ya Ölüm’le denedik aslında. İstanbul’un işgaliyle meclisin açılması arasında 6 hafta vardı. 6 haftayı anlatan bir dizi yaptık. Kıbrıs’ı 60 dakika olarak çektik. Birleştirerek 120 dakika yayınladık.

GÜNDÜZ KUŞAĞIYLA FESTİVAL SİNEMASI AYNI

Mevlana’yı 60 dakika mı yayınlayacaksınız yoksa yine birleştirerek 120 dakika mı?

60 dakika yayınlamayı düşünüyoruz. Nihayetinde yayın zamanında dönemin şartları, izleme alışkanlıkları devreye giriyor ister istemez. Bunu kamu daha rahat yapabilir. Çünkü 60 dakika dediğiniz diziyi de 6 günde çekiyorsunuz, 160 dakikayı da… 60 dakikanın bütçesi de düşük olmuyor. Finalinde TRT’de yayınlandığında ertesi gün izleme oranları önemli oluyor. Ama biz TRT olarak Mevlana’yla bunu deneyeceğiz. Dönem şartları iyi giderse haftada 2 günümüzü 60 dakikalık dizilerimize ayırarak başlamayı planlıyoruz.

Az önce sohbet ederken “Gönül Dağı dizimizi çok önemsiyorum” dediniz. Nedir sizin için önemi?

Oya, sen bizim festival sinemamızı takip ediyor musun? Festival sinemamızın gündüz kuşağından farkı ne? Çok absürt bir şey söyledin diyeceksin. Birkaç usta yönetmen ve genç yönetmenleri çık, Anadolu’ya giden ve Anadolu’daki birtakım kötü insanlarla karşılaşan, kendilerine kötülük yapılan ve soyulan karakterler izlemiyor muyuz? Kültür Bakanlığı’na ve TRT’ye başvurulan işlere bakıyorum. Yüzde 90’ının konusu bu! Gündüz kuşağının da konusu bu. Düşünce yoğun sinemamızın da buna benzer işler yapması normal mi? Anadolu’yla sürekli bir savaş var. Biz şehirli işler yapmıyoruz ve köyü kötü bir dekor olarak kullanıyoruz. Köye hiç gitmeyen sinemacımız köyle ilgili filmler yapıyor. TRT olarak Anadolu’da iyi insanların yaşadığı bir hayatı anlatmak istedik. Seyirci de buna ilgi gösteriyor.

Sana enteresan bir şey söyleyeyim. Aslında Masumlar Apartmanı’yla Gönül Dağı birbirinin antitezi.

Nasıl yani?

Masumlar Apartmanı “Siz duygusal ya da fiziksel şiddet sarmalının içinde kalırsanız bu hayatınızın diğer dönemlerinde sizi etkiler” diyor. Gönül Dağı ne diyor? Geçmişinizde yaralarınız olabilir. Ama siz ve toplum bunu sağaltabilirsiniz. Sonuç olarak; festival sinemamızda sanki Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan o gariban köylü sorumluymuş gibi… Sanki Türkiye’nin düşünce hayatını köylü belirliyormuş, onları düzeltirsek ve aydınlatırsak her şey iyi olacak. O nedenle büyükşehirden köye gitmiş, oradaki ailesiyle hesaplaşan karakterler var. TRT’ye geliyorsa içerisine biraz muhafazakar öğeler koyuluyor, Euroimages’a müracaat ediyorsa cinsel içerikli bazı şeyler koyuluyor.

CAHİLLİĞİN MUHAFAZAKARLARA ATFEDİLMESİNE KARŞIYIZ

Bu algı gerçekten var. Bu muhafazkarlık durumuna bakıyor musunuz?

Geçen sene 12 Punto’da verdiğimiz ödüllere bakın. Sizce bakıyor muyuz?

Ama 12 Punto’da ödül alacak yapımları siz seçmiyorsunuz… İradenizi teslim ettiğiniz profesyonel bir jüri var…

Toplumun genel algısına hitap etmesini istiyoruz. Bu ülkede namaz kılan insanlar var mı? Var. Dizilerimizde de olmasını istiyoruz. Bu ülkede seküler insanlar var. Dizilerimizde de olsun. Farklı etnik insanlar dizilerimizde de olsun istiyoruz. Ama cahilliğin sadece muhafazakarlara atfedilmesine de karşıyız. Yıllarca dizilerimizde bize bu öğretildi. Biz Gönül Dağı’nda bir aile anlatıyoruz. Kadir Gecesi topluca namaza giden bir yapı var. Masumlar Apartmanı’nda başka bir yapı var. Çeşitlilik var. Özgürlük diye konuştuğumuz şey tek taraflı bir özgürlük. Ben de diyorum ki; özgürlükse herkese özgürlük, çeşitlilikse herkese çeşitlilik. Toplumda görüp de dizilerimizde görmediğimiz şey neyse onu görelim. TRT destekli film olduğu için ödül almayan filmlerimiz var. Bizi görmeyen internet siteleri var. 12 Punto gibi bir markayı görmüyorlar. O nedenle filmleri biz seçmiyoruz. Biz kamuyuz, bürokratız. Biz kendimiz seçersek nitelikli proje seçemeyebiliriz. O nedenle üç senedir profesyonel bir jüri seçim yapıyor. İtiraz etme hakkımız bile olmuyor.

POZİTİF MÜDAHALE BİLE MÜDAHALEDİR

Geçen sene 12 Punto’dan bir kadın projesi çıkmadığı için eleştiri aldınız…

Ve sorun çıkacağını biliyorduk ama itiraz edemedik. Çünkü pozitif müdahale bile bir müdahale olacaktı. Biz karışmıyoruz. Bizim seçtiğimiz filmler 100 festival gezdi, 140 ödül aldı. 12 Punto bunun çok üstüne çıkmayacaksa zaten başarısız olmuş demektir. Genel müdürümüz İbrahim Eren kendi iradesini sektöre emanet etti. İlk sene “Bu çok güzel bir proje” dediği proje seçilmedi. Bize de dönüp “Beğendiğim iş neden destek almadı?” diye sormadı. Bize “Uluslararası bir jüri olsun. Türk sinemasının her rengini açacağız. Biz müdahil olmayalım” dedi. 3 senedir ortaya koyduğu iradeden bir adım geri atmadı. İbrahim Bey’le yakın çalışıyorum. Adamın ufku bizim çok ilerimizde.

Proje beğendirmek zor oluyor mu?

Pandemi öncesi her hafta sinemaya giden, her şeyi takip eden bir genel müdüre proje beğendiremiyoruz. Şimdi durum iyi ama sen gel bize sor. Kaç tane proje götürdük ve beğenmedi. Bu başarıların yüzde 80’i İbrahim Bey’indir. Biz uygulamada başarılıyız. Biz de uygularken İbrahim Bey’in vizyonunu sahaya en doğru şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Bizim her yaptığımız işin mutlaka bir alt metni olmalı ve bir kamusal yarar sağlamalı.

Yorumlar (0)